Analistlere göre potansiyel bir kur krizine karşı ekonomiyi savunmak için hazırlık yapan Ankara, dış kaynak sağlamak için yakın sayılan başkentler ile görüşmeler yürütüyor.
Yetkililerin verdiği bilgiye göre Ankara yeni döviz takas hattı (swap) kurmak için Tokyo ve Londra ile görüşürken, var olan swap imkanının hacmini artırmak için Pekin ve Katar ile de temas halinde.
Ankara swap hatları için yürütülen müzakereler ile hem dış ticaret açığının cari işlemler dengesine olumsuz yansımasını bir miktar gidermeyi hem de yerli para ile ticareti geliştirmeyi amaçlıyor. AKP’nin Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz da Türkiye’nin yeni swap hatları kurmayı amaçladığını teyit etti.
AKP yetkilileri de farklı merkez bankalarıyla swap fırsatlarını görüştüğünü belirtmişti.
Swap baskıyı azaltabilir
Türk lirası son zamanlarda hızla değer kaybederek geçen hafta dolar karşısında tarihi dip seviyeyi gördü. Her ne kadar bu hafta bir miktar değer kazansa da liranın kayıpları ülkenin düşük döviz rezervleri ve yüksek borçları hakkında endişelere neden oluyor. Olası swap anlaşmalarının lira üzerindeki baskıyı azaltacağı düşünülüyor.
Yetkililerden birinin Reuters’a verdiği bilgiye göre, son günlerdeki ikili görüşmelerin ardından Ankara’nın kendine güveni geldi. Ancak swap anlaşmasına ne kadar yaklaşıldığı net değil. Salgın hastalık sadece Türkiye’yi değil tüm dünya ekonomilerini hırpalıyor.
Analistler, Türkiye’nin 10 milyarlarca dolar değerinde dış kaynak sağlayamaması halinde 2018 yılındakine benzer kur krizine girme ihtimali olduğunu belirtmişlerdi. Liranın 2018 kur krizde dolar karşısında kaybı bir ara yüzde 50’yi bulmuştu.
Hız kazandı
Hükümet yetkilileri geçen haftaki açıklamalarında döviz kaynaklarının yeterli olduğunu belirtti. Ancak corona virüsü nedeniyle ekonomik resesyon ile karşı karşıya kalan Ankara’nın diplomatik çabaları son haftalarda hız kazandı.
Yatırımcılara göre bu durum Türkiye’nin şu ana kadar döviz kaynağı olarak birinci tercih olan ABD Merkez Bankası’ndan başka seçenekleri değerlendirdiğini gösteriyor.
Yatırımcılar Türkiye’nin faiz artırımı veya Ankara’nın reddettiği IMF’den yardım almak ve sermaye kontrolleri başlatmak gibi zor seçenekleri değerlendirmek zorunda kalabileceğine işaret ediyor.
Ancak Türk yetkililer, IMF ile herhangi bir anlaşmaya sıcak bakmayan Türkiye’nin ‘sermaye kontrolü’ gibi bir düşüncesinin bulunmadığının altını ısrarla çiziyor.
Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey yetkili, “Görüşmeler özellikle Katar, Çin ve İngiltere ile daha iyi durumda. Belli bir miktarda kaynağın sağlanacağı konusunda iyimserim… anlaşmaya varılması çok uzun sürmeyebilir” dedi.
Diğer iki yetkili, Türkiye’nin potansiyel kaynak sağlayabileceği Japonya ile temas kurulduğunu belirtirken, bir diğer yetkili swap müzakerelerinin hızlı sonuçlandırılması için ek bir görüşme gerçekleştirilebileceğini söyledi.
Riskler
Merkez Bankası’nın (MB) yıl başında 40 milyar dolar olan net döviz rezervleri 28 milyar dolara düştü. Bankacılar, düşüşün büyük bir kısmının, bu yıl yüzde 15 değer kaybetmiş lirayı desteklemek için döviz piyasalarında 30 milyar dolar satan kamu bankalarından kaynaklandığını söylüyor.
Türkiye’nin 12 aylık dış borç yükümlülüğü 168 milyar dolar seviyesinde ve bu yükümlülüklerin yaklaşık yarısının ağustos ayına kadar ödenmesi gerekiyor. Turizm gelirlerinin azalması nedeniyle aylık cari açık da yaklaşık 5 milyar dolara çıktı.
Bir yetkili, özel sektör dahil Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmede herhangi bir sorun içinde olmadığını ve olmayacağını belirtti.
New York’taki AllianceBernstein’deki gelişmekte olan ülke tahvili birimi direktörü Shamaila Khan, “Türkiye’nin özellikle dış kırılganlıklarını göz önünde bulundurarak bu süreci nasıl atlatacağını gerçekten öngöremiyorum” dedi.
Geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın uluslararası yatırımcılara yönelik düzenlediği telekonferanstaki yüzlerce yatırımcı arasında bulunan Khan, Türkiye’nin ‘maalesef aylardır’ risklerini hafife aldığını söyledi.
Albayrak 6 Mayıs’ta Türkiye’nin yeterli olandan da fazla döviz rezervi olduğunu söyleyerek, sermaye kontrolleri getirilmesi gibi bir planları olmadığını söylemişti.
Albayrak ayrıca yabancı ülkelerle lira-döviz swap mekanizması kurulması konusunda iyimser olduğunu belirtmiş, ancak ayrıntı vermemişti.
Telekonferansa katılan bir yatırımcı, Albayrak’ın Türkiye’nin yüksek ticaret açığına sahip olduğu ülkelere atıfta bulunarak var olan swap imkanlarının güncelleneceğine söz verdiğini ifade etti. Türkiye’nin Çin ile 1.7 milyar dolar ve Katar ile 5 milyar dolar hacimde swap hattı bulunuyor.
Fed mart ayında corona virüsü salgınıyla mücadele için daha önce swap imkanı sağladığı ülkelere ek olarak Brezilya, Yeni Zelanda ve Güney Kore ile de swap hattı kurdu. Ancak swap anlaşması olan ülkeler arasında Türkiye yer almadı.
New York Fed eski başkanı William Dudley, ekonomik zorlukları ve ABD ile inişli çıkışlı diplomatik ilişkileri göz önüne alındığında Türkiye’nin nakit ihtiyaçlarını Fed’in gidermesinin muhtemel olmadığını söylemişti.
Bir Japon hükümet yetkilisi Tokyo’nun şimdilik Türk lirasını yakından izlemenin ötesinde bir planı olmadığını, ancak ‘gerçek bir krize dönüşürse’ G7 ülkelerinin veya IMF’nin Türkiye’yi kurtaracağını da sözlerine ekledi.
Beklenmeyen durumlar
Hükümet yerel bankaların döviz işlemlerine getirdiği sınırlamaları daha katı hale getirirken, düzenleyici kuruluşlar UBS, Citigroup ve BNP Paribas hakkında soruşturma başlattı.
Yatırımcılar ve bankacılar, şirketlerin dış borç ödemelerinde temerrüte düşmeleri veya Türklerin mevduatları bankalardan çekmeye başlaması durumunda güvenin yeniden tesis etmek için hükümetin hızlı hareket etmesi gerekeceğine dikkat çekti.
Yatırımcılar ve bankacılar seçeneklerden birinin faiz artırımı olduğunu, bunu ise IMF’nin izleyeceğini söylüyor. Erdoğan IMF’ye başvurulması seçeneğini reddederken Albayrak da gündemde olmadığını söylemişti.
Brown Brothers Harriman’ın küresel para birimi stratejisi başkanı Win Thin, “Bu olanlar son Türk lirası krizinin tekrarı gibi. Geçen iki yılda Türkiye’nin temellerinde yatırım yapmayı daha da zorlaştıran (politikalar hariç) şaşırtıcı düzeyde az şey değişti” dedi.
Yatırımcılar ve bankacılar, Türkiye’nin kredibilitesine zarar verecek para aktarma veya çekme limitlerini ancak en kötü senaryoda uygulayacağını düşündüklerini dile getirdiler.
İlk Türk yetkili, kura yönelik ‘spekülatif saldırıları’ önlemek için bazı adımlar atıldığını ancak sermaye kontrollerinin ‘kesinlikle gündemde olmadığını’ söyledi.