Darbe girişimi sırasında ‘Akıncı Üssü’nde olup bitenlerle ilgili davada dönemin Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi başkanı tümgeneral Mehmet Dişli’nin çapraz sorgusuna devam edildi.
Dişli’nin AKP’den Sakarya milletvekili ve partinin genel başkan yardımcısı olan kardeşi Şaban Dişli, partisinin son Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) listesinde yer bulamamıştı.
Dişli, Akar’ı odasında derdest eden ekibin içinde yer almakla ve kendisine darbe girişimini tebliğ etmekle suçlanıyor. Dişli’nin Akar’a, “Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız. Taburlar, tugaylar yola çıktı. Biraz sonra göreceksiniz” dediği öne sürülmüştü.
AA’nın haberine göre Dişli, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’la Akıncı Üssü’nden Çankaya Köşkü’ne sanıklardan eski pilot albay Uğur Kapan’ın kullandığı helikopterle gittiklerini, Akar’ın pilotla konuştuğunu, ancak ne konuştuklarını duymadığını söyledi.
‘Ölmek kolay’
Dişli, “Sizce bu darbeyi kursiyer teğmen ve üsteğmenler yapmış olabilir mi?” yolundaki soruya “Bu yorum sorusu ancak askerlik mutlak itaat mesleğidir. Üst emir verir ast yapar, yorum yapmaz. O rütbedeki insanların verilen emirleri yapmaktan başka bir yolu yoktur” diye yanıt verdi.
Akıncı Üssü’nde darbecilerin faaliyetlerini engellemeye yönelik kendisinin ve Akar’ın bir faaliyeti olup olmadığı yolundaki soruyu şöyle yanıtladı: “13 ay sonra geriye baktığımda doğru işi yaptığımı savunuyorum. Bir general plan yapar, strateji yapar. Benim stratejim sayın komutanın güvenliğini sağlamak, onun emirleri doğrultusunda kriz planıyla bu işi en kısa sürede sonlandırmaktı. Asker gerektiğinde ölümü göze alabilir ama burada benim birinci şartım hayatta kalmaktı. O anda hayatta kalmak ve komutanın hayatını korumaktı yoksa ölmek kolay.”
‘Ne tedbiri almışsın, iş bitmiş’
Dişli, kendisi için kullanılan ‘aracı ve ikna edici’ ifadelerini kabul etmedi: “Sayın komutanın emirlerini ilettim. Komutanımız ‘Aman can yanmasın, dikkat etsinler, aman gençleri uyar’ dedi, ben de bunları muhataplarıma ilettim.”
Helikopter hazırlanırken Akar’ın pilotla ayaküstü konuştuğunu, helikopterin Genelkurmay’a gitmek için havalandığını ancak daha sonra başbakanlık özel kaleminden gelen telefon üzerine Çankaya Köşkü’ne indiklerini anlata Dişli, şöyle devam etti: “Saat 16.00’da başlayan süreçte neler yaşandığını bilmiyorum. MİT Müsteşarı gelmiş, gitmiş, hava sahası kapanmış bir sürü olay var. Komutana (Akar) ‘Uçaklar yola çıkmış, 5 tugay geliyormuş’ dediğimde zannederim komutan hava sahasını kapattıklarını, tedbirler aldıklarını kastetti. Ben de bunları bilmediğim için ‘Ne tedbiri almışsın, iş bitmiş’ tepkisini gösterdim. Darbe olmuş, ilk benim ağzımdan duydu, belki de bu ülkede bu kelimeleri ilk ben kullandım. Silah tehdidi, sürekli alnımıza silah dayanması olarak mı algılanıyor bilemiyorum ama ilk aşamadan sonra etrafımızda nöbetçi şeklinde silah tehdidi vardı, sürekli alnımıza silah dayanmadı. Arabuluculuk yapmadım, orada komutanın yanında başka kimse yoktu, sekreterlik değil belki tek kişilik karargahı gibi de görev yaptım diyebilir, emirlerini ilettim.”
‘Darbenin mimarı’ denen Akın Öztürk’ün, Akar’ın emriyle Akıncı Üssü’ne geldiğini, Öztürk’ün daha sonra Çankaya Köşkü’ne gelmek üzere, planlama gereği orada kaldığını savunan Dişli, bu konuda en doğru ve net ifadeyi Akar’ın vereceğini söyledi.
Dişli, Akar’ın Akıncı Üssü’nde hiçbir siyasiyle konuşmasına şahit olmadığını da ekledi.