‘Darbenin mimarı’ olarak anılan eski Orgeneral Akın Öztürk, hakkındaki suçlamaları ‘haksız’ diye niteledi.

Fotoğraf: Reuters
Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, darbe girişiminin en kritik noktası olarak gösterilen Akıncı Üssü’nde yaşananlara ilişkin davanın duruşmasında konuşan Öztürk, darbe girişiminden 15 gün önce İzmir’de bulunduğunu ve darbe girişimine hazırlık toplantılarına katılmadığını söyledi.
‘Kimse benim o gece talimat verdiğimi söyleyemez’
15 Temmuz gecesi yaşananları eski hava kuvvetleri komutanı orgeneral Abidin Ünal’dan öğrendiğini belirten Öztürk, darbeci askerlere “Bu dönemde darbe olmaz. halkın destek vermediği hiçbir darbe başarıya ulaşmaz” dediğini ifade etti.
Yıllardır ‘FETÖ’yle mücadele ettiğini ve raporlar hazırladığını söyleyen Öztürk, “Kimse benim o gece talimat verdiğimi söyleyemez” ifadelerini kullandı.
Öztürk, “Keşke bu operasyonlardan birinde ölseydim de bugün bu haksız suçlamayla karşı karşıya kalmasaydım” diye konuştu.
Eski orgeneral çapraz sorgusunda, 15 Temmuz öncesinde askeri üslere ziyarette bulunup bulunmadığı sorusunu yanıtlarken, Hava Kuvvetleri Komutanlığı döneminde gidemediği bazı birliklere, Hava Kuvvetleri Komutanının izniyle veda ziyaretinde bulunduğunu söyledi.
‘Bunlar insanın kanına dokunan şeyler’
Soru üzerine, Mehmet Partigöç ile görüşmediğini, temasın emir subayı tarafından kurulduğunu öne süren Öztürk, Partigöç’ün telefonla görüştükleri sırada kendisine “Komutanı Akıncılara tahliye ettik. Siz de oraya geçin” dediği yönündeki tanık beyanını kabul etmediğini, Partigöç’ün de Genelkurmay ‘çatı davası’nda bu anlatımını doğruladığını savundu.
Bir avukatın, “Neden Ömer Halisdemir gibi şehit olmayı göze almadınız? Siz orada ikna turlarındayken sokakta insanlar şehit oluyordu” sorusuna Öztürk, “Bunlar insanın kanına dokunan şeyler. Ben bu soruya cevap vermeyeceğim” dedi.
Lojmandan çıkarken telefonunu yanına alıp almadığını hatırlamadığını, telefonlarının emir subayında bulunduğunu savunan Öztürk’e, sanıklardan koruma astsubayı İsmail Keskin’in ifadesinde, ‘üsteki karargah binasında açık renk polo yaka tişört giyen bir kişi gördüğü’ yönündeki beyanı aktarılarak, tarifteki gibi sivil kişi görüp görmediği soruldu.
‘Genelkurmay başkanının kendisine soralım’
Öztürk, karargah binasında sivil görmediğini öne sürdü.
“Açık renk polo yaka tişört giyen kişi Nurettin Oruç olabilir mi?” yönündeki soru üzerine Öztürk, karargahta sivil görmediğini tekrarlayarak, “Bunu Sayın Genelkurmay Başkanımıza sorun” dedi. Sanıklar ile avukatları bu sözleri alkışladı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Giray, sanıkları uyardı. İzleyiciler de sanıklara tepki gösterdi.
Öztürk şöyle devam etti: “İsmail Keskin’in lafına inanıyorum, o görmüştür. Ben görmedim. Genelkurmay Başkanı beni birkaç kez filolara gönderdi. Ben yalan söylüyor olabilirim. Genelkurmay Başkanının kendisine soralım. Böyle bir sivil girdi mi, girmedi mi? Ben görmedim. Keskin, görmüş olabilir.” diye konuştu.
‘Güler’den çatışma olduğunu duydum’
Torunlarının sanıklardan Hakan Çiçek’e ait olan ve kapatılan Anafartalar Koleji’nde eğitim gördüğünü anlatan Öztürk, bu okullara, torunlarının gösterisi ve ödül töreni için iki kez gittiğini, ziyaretlerinden birinde yanında bir CHP milletvekiliyle okulun müdürünün oturduğunu söyledi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a verdiği 60 kişilik listede bulunan kişilerden hatırladıkları sorulan Öztürk, listenin önemli bir operasyon yürüttüğü sırada eline geçtiğini, isimleri hatırlamadığını, müsteşara vererek, “Bu çok acele geldi. Lütfen gereğini yapın” dediğini anlattı.
Üsse girdikten sonra dışarı çıkmadığını öne süren Öztürk, üs civarında yurttaşları görmediğini, bulundukları yerle tel örgüler arasında uzun mesafe olduğunu söyledi.
“Üsse giriş çıkış yaptığınız, bu andan 5 dakika sonra halka ateş edildiği iddia ediliyor. Bu konuda tanık beyanları var” sözleri üzerine Öztürk, halka ateş edildiğine dair bir bilgisinin bulunmadığını ancak Yaşar Güler’den bir çatışma olduğunu duyduğunu söyledi.
‘Soralım Hulusi Paşa’ya’
Akıncı’da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’la yan yana bulundukları sırada diğer askerlerin odadan çıktığı hatırlatılarak, “Herkes çıkıyor, Hulusi Paşa ile yalnız bırakılıyorsunuz. Hulusi Paşa’yı ikna etmeniz için yapılmış olabilir mi?” sorusu üzerine Öztürk, Akar’ı iknaya yönelik hiçbir çabasının bulunmadığını, bunun Akar’a da sorulabileceğini söyledi: “Soralım Hulusi Paşa’ya, bir tek kelime bu konuda konuşmuş muyum, sorun” dedi.
“Odada enterne edilmiş bir paşa var. Kime güvenerek bırakıp gittiler?” sorusu üzerine Öztürk, “Dışarıda silahlı askerler var.” dedi. “Bu kadar rahat dolaşabilmek için onlardan olmak gerekiyor” değerlendirmesi üzerine Öztürk, “Böyle bir şeyi kabul etmiyorum. Böyle bir şey yok. Bunu Genelkurmay Başkanına lütfen sorunuz” diye konuştu.
‘Ben önü açılarak gelen biri değilim’
Öztürk, 15 Temmuz’da damadı sanık Hakan Karakuş’u iki defa niçin aradığı sorusunu yanıtladı.
Birincisinde İzmir’den Kara Kuvvetleri Komutanının uçağıyla Ankara’ya döndüğünü bildirdiğini, ikincisinde ise Karakuş’un evine gideceği için “Evde misiniz?” diye sorduğunu Öztürk, derdest edilen komutanların yerini Kubilay Selçuk’tan öğrendiğini bildirdi.
“Fethullah Gülen eşinize saat hediye etti mi?” diye sorulan Öztürk, “Polis araştırma yapmıştır, evde ne var ne yok görmüşlerdir” karşılığını verdi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığının ambleminin bulunduğu saatin bir sahibinin de Adil Öksüz olduğuna dikkat çekilmesi üzerine Öztürk, bu saatlerin kendisinden önceki komutanlarca sınırlı sayıda yaptırıldığını, ancak sonradan, istendiği zaman yeniden üretildiğini kaydetti.
‘Balyoz kumpas soruşturmaları nedeniyle bazılarının önünün FETÖ tarafından kesilirken kendisinin önünün açıldığı’ yönündeki soru üzerine Öztürk, “Ben önü açılarak gelen biri değilim” dedi, önceki yıllarda ‘terfi ettirilmemek için önünün kesildiğini’ ileri sürdü.
‘Kapatmadım, sadece komutanlığa arz ettim’
Öztürk’e, TSK içindeki ‘FETÖ’ yapılanmasına dair belgelerin yer aldığı öne sürülen ‘flash disk’ de soruldu: “Sizin İstihbarat Başkanı olduğunuz dönemde Güneş Çalışma Grubunca, listedeki herhangi birinin FETÖ’cü olduğuna dair delile ulaşılamadığı iddiası var.”
Basında belleğin kendisinin de içinde bulunduğu çalışma grubu tarafından imha edildiği yönündeki haberleri hatırlatan Öztürk, “Güneş Çalışma Grubunda ben yoktum. Çünkü Hava Kuvvetleri Karargahına Ağustos 2008’de atandım. Flaş bellek İlker Başbuğ Kara Kuvvetleri Komutanıyken geliyor. Bunun gereği 2007’de yapılıyor. İş benden önce yapılmış ve bitmiş. Ben karargaha gittikten 6 ay sonra evrak geliyor. Altında görevlendirilenlerin hepsinin parafı imzası var. Ne yapıldı diyerek okudum. Ben de alıp kurmay başkanına ve o zamanki Hava Kuvvetleri Komutanına ilettim. Yani kapatmadım. Sadece komutanlığa arz ettim.”
‘Bu darbeyi FETÖ taraftarları yapmıştır’
Öztürk, “Damadınız Hakan Karakuş’un bu olayın içinde olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine, yargılamanın devam ettiğini söyledi.
“‘Bu iş sarpa sarıyor, gelin istifa edelim’ diyen kişi benim” diyen Öztürk, Hakan Evrim’in 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a “Dilerseniz sizi kanaat önderimiz Fethullah Gülen ile görüştüreyim” dediğini duymadığını, böyle bir şeyi hatırlamadığını iddia etti.
Bir soruyu yanıtlarken, “Bir, ben darbenin bir kişisi değilim. Bu darbeyi FETÖ taraftarları yapmıştır iki” diyen Öztürk, “Kardeşiniz FETÖ’nün okullarında çalışıyor. Damadınız FETÖ’cü subay. Damadınızı, kızınızı verirken araştırdınız mı?” sorusuna ise, “Ağabeyim, kesinlikle bir Cumhuriyet çocuğudur. Bu işlerle alakası olmayan bir insan. Damadımla ilgili yaptığım tek soruşturma, biz hemen komutanını arar, sorarız. Ziya Güler’e ‘Ne diyorsun?’ diye sordum” dedi.
‘Beni direkt telefonla arayamaz’
Çiğli imamı’ olduğu belirtilen eski astsubay Zekeriya Kuzu’yu Çiğli Üs Komutanı olduğu dönemden tanıdığını anlatan Öztürk, “Bu Zekeriya Kuzu sizi her istediğinde telefonla arayabiliyor, görüşebiliyor” denilmesi üzerine, “Böyle bir şey yok. Kabul etmiyorum. Beni direkt telefonla arayamaz. Ben Çiğli’de Hava Eğitim Komutanıyken denize düşen uçaklarımız oldu. Bu arama kurtarma ekibinin şefi olduğu için orada görüşmüş olabiliriz” dedi.
Öztürk, bir müşteki avukatının, “Rahatsızlığı nedeniyle güneşte durması yasak olan eşinizi sahile götürüyorsunuz ama düğüne götürmüyorsunuz. Çelişki değil mi?” sorusuna ise “Ben bu soruyu cevapladım. Cevaplamayacağım” karşılığını verdi.
Öztürk, “Akıncı Üssü’nde bulunduğu zaman aralığında sivil şahıslarla karşılaştınız mı?” sorusunu ise, “Ben 143. Filo’ya gittiğimde bütün personeli orada gördüm. Etrafta telefonlar ve bilgisayarlar vardı. Bunların operasyon için mi başka bir şey için mi kullanıldığını bilmiyorum. Işıklar kapalı ve loş olduğu için kimseyi tanıyamadım. İnanın kendimden başka bir tane sivil görmedim” diye yanıtladı.
Öztürk’ün sorgusuna 7 Ağustos Pazartesi günü devam edilecek.