Darbe girişimi sırasında ‘Akıncı Üssü’nde olup bitenlerle ilgili davada dönemin Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi başkanı tümgeneral Mehmet Dişli savunma yaptı.
Dişli’nin AKP’den Sakarya milletvekili ve partinin genel başkan yardımcısı olan kardeşi Şaban Dişli, partisinin son Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) listesinde yer bulamamıştı.
Dişli, Akar’ı odasında derdest eden ekibin içinde yer almakla ve kendisine darbe girişimini tebliğ etmekle suçlanıyor. Dişli’nin Akar’a, “Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız. Taburlar, tugaylar yola çıktı. Biraz sonra göreceksiniz” dediği öne sürülmüştü.
‘Olağandışı bir durum yok’
Sözlerine “Savunmama FETÖ’nün hiçbir kurumuna dahil olmadığımı, aksine bu örgütün hedefinde olduğumu söyleyerek başlamak istiyorum” diyerek başlayan Dişli, başarılarına rağmen ‘FETÖ’ tarafından terfilerinin engellendiğini ileri sürerek, “Ben FETÖ üyesi değil, mağdurlarından biriyim” diye konuştu.
15 Temmuz 2016 günü olaylardan habersiz genelkurmay karargahındaki odasında çalıştığını belirten Dişli, “Darbenin fiilen başladığı saatten beş dakika sonra da saat 20.07’de karargahtan ayrılıp evime gittim. Evimden tekrar karargaha Genelkurmay Başkanımıza yapacağım bir arz için gittim. Daha doğrusu çağrıldım. Bu husus Sayın Genelkurmay Başkanımızın da bilgisi dahilindedir. Bunda olağandışı bir durum yoktur. Gün içinde bu arzı yapmak istediğimi Genelkurmay Başkanımızın özel kalem müdürüne, emir subayına, başdanışmanına iletmiştim. Bu nedenle söz konusu saatte çağrılmam bende farklı bir düşünce oluşturmadı” dedi.
‘Komutan önce ciddiye almadı’
Akar’ın odasına girerken silahla rehin alındığını anlatan Dişli şöyle devam etti: “Önüme boş kart ve kalem attılar. TSK’nın yönetime el koyduğu, Yurtta Sulh Konseyi’nin kurulduğu, bildirinin yakında okunacağı, karşı çıkanların etkisiz hale getirileceği, komutanın onlarla birlikte olmasını istediklerini ve bana, ‘Sizi tanır, size güvenir, yoksa ikinizi de paketleyeceğiz’ dediler. Bu talepleri kartlara not ettirdiler ve beni komutanın odasına soktular. Kartlara silah zoruyla yazdırdıkları notları komutana okudum. Komutan önce ciddiye almadı. Bu arada kışlada silah sesleri gelmeye başladı. Daha sonra ikinci başkan Yaşar Güler’in emir subayının vurulduğunu öğrendik. Gelişmeler vahim bir hal almıştı” diye konuştu.
Kısa bir süre sonra içeri silahlı bir grubun girdiğini ve Akar’ın etkisiz hale getirilmesi için emir vermediğini aktaran Dişli, silahlı tehditle Akıncı Üssü’ne götürüldüğünü söyledi.
‘İknaya yönelik tek bir cümlem yok’
Dişli şöyle devam etti: “Ne karargahta ne Akıncı’da Sayın Genelkurmay Başkanımızın darbeye katılması için benim herhangi bir telkinim, iknaya yönelik tek bir cümlem yoktur. Komutana söylediklerim; bana söylenenleri rapor etmek, askeri terimle vukuat tekmili vermektir.”
Akıncı’da kaldıkları sürede Akar’ın darbecileri kararlarından vazgeçirmek için uğraştığını belirten Dişli, “Bunun için Akın Öztürk paşadan talepte bulundu. O da başaramadı. Ben komutana sekreterlik veya sekretaryalık yaptım. Zaman zaman karargah ile irtibat kurup onu bilgilendirdim. Komutanın taleplerini zaman zaman 143. Filo’da bulunanlara ilettim. Harekatı silahlı kuvvetlerin durdurması gerektiği, polis-asker çatışmasına mani olunmasını, komutanın Cumhurbaşkanı ve Başbakanla görüşerek, onları ikna etmesi imkanının tanınmasını, aksi halde inisiyatifini kullanmasına imkan kalmayacağını anlattım” ifadelerini kullandı.
Darbeci askerlere “‘Bu son şans, bize bir helikopter verin gidelim’ dedim” dediğini savunan Dişli, teklifinin kabul edildiğini belirtti.
‘Sağ ol evlat’
Akar’ın helikoptere bindikten sonra yorgun bir şekilde arkasına yaslanarak oturduğunu belirten Dişli, “Başını bana doğru çevirip, ‘Sağ ol evlat’ dedi. Bir süre sonra da ‘Hazırlık yaptın mı? Ne diyeceğiz?’ dedi. Ben de, ‘Komutanım her şeyi olduğu gibi anlatacağız. Olanlar sizin gözünüzün önünde oldu. Bunları olduğu gibi anlatacağız’ dedim. Helikopter çalıştığı için daha fazla konuşamadık. Dolayısıyla benim Akıncı’dan komutanla birlikte ayrılmam, komutanın emirleri doğrultusundadır. Bu konuda iddianamede çok sayıda görgü tanığının ifadeleri de mevcuttur. Helikopterde yaptığım görüşmeler rota değişikliğiyle ilgilidir” diye konuştu.
‘Yanlış değerlendirmiş olabilir’
Dişli, 16 Temmuz günü Çankaya Köşkü’ne indikleri saat 09.00’dan gözaltına alındığı saate kadar kriz masasında görev aldığını söyledi.
Dişli, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın hakkında verdiği ifadeleri de şöyle değerlendirdi: “Sayın komutanımız yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, gayretlerimi yanlış değerlendirmiş olabilir. O gece karargahta ve Akıncı’da neler yaşandığını, kendisiyle neler konuştuğumuzu en iyi Sayın Hulusi Akar bilmektedir.”