Boğaziçi Üniversitesi’nden beş akademisyenin Boğaziçi Üniversite’sinde 29 Aralık 2021 tarihli cumhurbaşkanı kararıyla açılan veri bilimi ve yapay zeka enstitüsünün anayasaya aykırılığı ve iptali için açtığı davada, Danıştay savcısı, Danıştay 8’inci Daire için yazdığı değerlendirmede konunun Anayasa Mahkemesi’ne taşınması gerektiğini bildirdi.
![](https://www.diken.com.tr/wp-content/uploads/2021/10/20211008-bogazici-universitesi.jpg)
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ocak 2021’de Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne Melih Bulu’yu atamış, hemen ardından bugüne kadar devam eden ‘kayyım rektör’ protestoları başlamıştı. Bulu’nun yardımcılık, danışmanlık gibi pozisyonlara getirmek istediği akademisyenler görevi kabul etmemiş, bunun üzerine Erdoğan yeni bir hamleyle, şubatta üniversiteye hukuk ve iletişim fakültelerinin kurulmasına karar vermişti. Akademisyenler, iki fakülteyi ‘Truva atı’na benzetmiş, rektörü meşru kılmak için gerekli kadroların bu fakülteler üzerinden verileceği savunulmuştu. Bulu’dan sonra Naci İnci atanmıştı. Benzer nedenlerden dolayı da İnci döneminde yapay zeka ve veri bilimi enstitüsü kurulmuştu.
Boğaziçili beş akademisyen de enstitünün kurulmasının anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle dava açmıştı.
Danıştay savcısı, 2809 sayılı Yükseköğretim Teşkilatı Kanunu’nun Ek 30. Maddesi’nde, fakülte, yüksekokul ve enstitü kurma hakkının cumhurbaşkanına verilmesini, Anayasa’nın 130’uncu Maddesi’ne uymadığını, üniversite özerkliği doğrultusunda enstitülerin de kanunla kurulması gerektiğini belirtti.
Görüşün büyük bölümünde ek 30’uncu madde’nin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerekliliğini temellendirirken, Danıştay 8’inci Dairesi bu yola başvurmadığı takdirde, bu defa da var olan yasal yapı üzerinden fakültelerin kuruluşunun iptal edilmesi gerektiği belirtti. Öğretim üyelerinin bu enstitünün gereksizliğini ortaya koyan delillerine de ağırlıklı biçimde yer verildi.
Danıştay, 4 Ekim’deki kararında da Boğaziçi’nde cumhurbaşkanı tarafından hukuk ve iletişim fakültelerinin kurulmasını anayasaya aykırı bulmuştu.
Kadrolaşma
Bulu’yu görevden alan Erdoğan’ın atadığı ikinci ‘kayyım rektör’ İnci’nin göreve gelmesiyle beraber üniversitede ‘kadrolaşma’ tepkileri artmaya başlamıştı.
İnci, 19 Ocak’ta eğitim, fen-edebiyat ile iktisadi ve idari bilimler fakültesi dekanlarını 18 Ocak tarihli YÖK toplantısının kararını gerekçe göstererek görevden almıştı. İnci sonrasında söz konusu fakültelere vekaleten kendisi ve iki yardımcısını atamıştı.
Bu yeni atamalarla birlikte 2 Şubat’ta hukuk fakültesi lisans programı senato üyesi akademisyenlerin itirazlarına rağmen usule aykırı olarak seçilmiş bir dekanın bulunmadığı senatodan geçmişti.
5 Mart’ta Boğaziçi Üniversitesi’nde 1988’den günümüze üst yönetiminde aktif rol almış 46 akademisyen, bu üç fakülteye dışarıdan dekan atandığını açıklamış, bu atamaları kabul etmediklerini beyan etmişti.
Yönetim, farklı tarihlerde de adrese teslim kadrolarla akademisyen işe almıştı.
Veri bilimi ve yapay zeka enstitüsüne de adrese teslim ilanlarla akademisyen alınmıştı. Adrese teslim ilanla işe alınan bir akademisyen de İnci’nin doktora öğrencisiydi.
Avukat Kuyurtar: Savcının, işlemlerin anayasaya aykırı olduğunu teyit etmesi önemli
Akademisyenlerin avukatı Fırat Kuyurtar, kararı şu sözlerle değerlendirdi: “Boğaziçi Üniversitesi’nde 2021 yılı başından bu yana üç fakülte bir enstitü kuruldu. Bu birimlerin kuruluş işlemlerinin tamamı ‘güya’ üniversitenin talebi üzerine, YÖK’ün önerisiyle Cumhurbaşkanı tarafından yapıldı. Bu kuruluş işlemlerinin tamamına karşı Danıştay’da iptal davaları açtık. Tıpkı yeni kurulan hukuk fakültesi, iletişim fakültesi dava dosyalarımızda olduğu gibi veri bilimi ve yapay zeka enstitüsü kuruluş işlemlerine karşı açılan iptal davası dosyasında da, Danıştay Savcılığı dosyaya sunduğu görüşte, dava dilekçemizdeki argümanları büyük ölçüde haklı buldu ve benzer gerekçelerle iptal kararı verilmesi gerektiğini ifade etti. Temel gerekçeleri kısaca özetlemek gerekirse, yasama faaliyetiyle kurulması gereken fakülte ve enstitü gibi birimler cumhurbaşkanı tarafından kurulamaz deniyor ve buna imkân tanıdığı iddia edilen yasa maddesi Anayasa’ya ve Yükseköğretim Kanunu’na aykırı bulunuyor. Bu nedenle de Anayasa Mahkemesi’ne karışıklığa yol açan yasa maddesinin iptali için başvuruda bulunulması yönünde görüş bildiriliyor. Bu durumda gerek Anayasa gerekse Yükseköğretim Kanunu ile ilgili maddeleri uyarınca derhal iptal kararı verilebileceği için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması kanaatinde değilim ancak savcının cumhurbaşkanı işlemlerinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiamızı teyit etmesi önemli. Savcı düşüncesinde belirtilen bir diğer önemli husus şu; netice itibariyle Mahkeme heyeti Anayasa’ya aykırılık düşüncesine katılmasa bile üniversitenin yeni birimlerinin kurulmasına yönelik işlemlerin bilimsel ve idari özerkliğe aykırı olması nedeniyle de hukuksuz olduğu belirtiliyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde yeni kurulan bu enstitü ile benzer alanlarda çalışma yürüten bilgisayar mühendisliği bölümü gibi son derece yetkin ve başarılı akademik birimler varken yeni bir enstitü kurulması gereğinin davalı idarelerce bilimsel olarak ortaya konamadığı ifade ediliyor. Her şey son derece açık ve net, mahkeme hukuku uygulamalı ve bu açık hukuksuzluklara dur demeli.”