Vakıflar Genel Müdürlüğü, Erzurum’un simgeleri ve Anadolu’daki en önemli Selçuklu eserleri arasında yer alan Çifte Minareli Medrese’nin dört bir yanına restorasyon gerekçesiyle su borusu döşenmesinin nedeninin ‘biriken kar suyunun temizlenmesi’ olduğunu söyledi.
Anadolu Selçuklu Sultanı 1’inci Alaeddin Keykubad’ın kızı Hüdavent Hatun tarafından 1253 yılında yaptırılan Çifte Minareli Medrese, 15 Ağustos 2011’de restorasyona alınmıştı.
Çalışmalar boyunca ziyarete kapatılan medresenin restorasyonu için 6 milyon 22 bin TL ihale bedelinin yanında ilave işler ve keşif artışlarıyla 7 milyonTL dolayında harcama yapıldı.
2015’in başında bitirilmesi öngörülen restorasyon 10 kez revize ediler projeler nedeniyle uzatıldı. Aradan geçen zaman ve harcanan parayla, medresenin restorasyonla güçlendirilmesi beklenirken, ortaya çıkan görüntü şaşkınlık yarattı.
Çifte Minareli Medrese’nin önce havalandırma için arka bölümüne çelik bir yapı konuldu. Ardından, arka tarafa yapılan merdiven için cam bölme inşa edildi.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onayıyla yapılan restorasyonda, son olarak tarihi yapının çatısındaki kar ve yağmur sularını taşıyacak 15 ayrı çelik boru monte edildi. Yapının ön yüzeyinde de rahatlıkla görülen borular medresenin yanı başındaki tarihi Ulu Cami’nin restorasyonunda yapılan tahliye borularını akıllara getirdi.
‘Kontrollü tahliye amaçlandı’
Tepkiler üzerine internet sitesinden bir açıklama yayınlayan Vakıflar Genel Müdürlüğü, restorasyonun koruma kurulu ve bilim heyetinin kararları doğrultusunda yapıldığını belirtti.
Biriken kar suyunun kolaylıkla tahliyesinin sağlanmasının amaçlandığının belirtildiği açıklamada şöyle dendi: “Erzurum’un iklim koşulları nedeniyle sac malzemeden üretilen yağmur borusu ve olukların içine rezistanslar yerleştirilmiş olup, biriken kar suyunun kolaylıkla tahliyesinin sağlanması amaçlanmıştır. Orijinal haline göre çatı çörtenli iken geçen yüzyıllar sonucunda çatının orijinal hali değişmiştir. Yapının sudan korunabilmesi için çatı sistemi yapılarak, kar suyu ve yağmur suyundan eserin zarar görmesinin engellenebilmesi ve ayrıca suyun, yere çarptıktan sonra da sıçrayarak esere zarar vermemesi amacıyla kontrollü şekilde tahliye edilmesi amaçlanmıştır.”
‘Çifte Minareli Medrese’nin hava alması sağlanmıştır’
2011 yılından beri devam eden restorasyon çalışmalarında 800 yıllık eserin uzun yıllar korunabilmesinin amaçlandığı ve orjinaline en yakın şekilde uygulama yapıldığı belirtildi.
Açıklamaya şöyle devam edildi: “Bu kapsamda, 26 bin tane çini montajı yapılmıştır. Yok olan, kırılan çinilerin tamamı İznik’te üretilerek yerine takılmıştır. Yerlerinde duran çinilerin yerinde restorasyonu yapılmıştır. Sadece minaresinde 15 bin çini bulunmuş ve koruma altına alınmıştır. Her sütunda ‘Allah’ lafzı ortaya çıkartılmıştır. Vakıf eserin taş temizliği yapılmış ve yapı çimentolu derzlerden arındırılmıştır. Ulu Camii tarafındaki yol ile olan teması kesilerek yapının rutubetten arındırılması önlenmiş, Çifte Minareli Medrese’nin hava alması sağlanmıştır.”
Valiyi de rahatsız etmişti
Restorasyonun ve boruların Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onayıyla yapıldığını söyleyen Vali Ahmet Altıparmak, “Tabii her şey usulüne göre, kuruldan alınmış onay doğrultusunda restore edildi. Ancak o dışarıda görülen borular da kuruldan onay alınarak restore edilmiş. Görüntüden ben de rahatsız oldum” demiş, boruların kaldırılması için revize bir proje hazırlayacaklarını belirtmişti.
‘Türkiye’nin restorasyonla imtihanı’nda Çifte Minareli Medrese ilk değil. ‘Restorasyon faciaları’nın hatırı sayılır bir külliyat oluşturduğu Türkiye’de Şile Kalesi, ‘Sünger Bob’a çevrilmiş, Türkiye’nin en önemli tarihi eserlerinden Ağrı’daki İshak Paşa Sarayı’nın tavanı şeffaf bir çatıyla kaplanmış; 1700 yıllık tarihi İznik Ayasofya Camii’neyse lale motifli cam kapı takılmıştı.
‘Türkiye’nin restorasyonla imtihanı’nı gösteren hafızalardan ‘silinemeyen’ son örneklerine buradan ulaşılabilir.