Maruz kaldığımız gerçekler kurguyu geride bırakacak ölçüde acayipleşiyor. “Bu kadar da olmaz” dedirtiyor belki yaşananlar. Lakin doğrular değişmiyor, baharın gelişinin ikinci bir emre kadar yasaklanamıyor olması gibi, bir nehrin akışının engellenememesi gibi, bunca tehdide hakarete karşılık, hakikati söyleyip yazmaya devam edenlerin varlığı gibi…
Garo Paylan’ın üstü çizilen kelimeleri
O uzun sofra bu hakikatle kurulur bakarsın yeniden. O zaman Neşet Ertaş da dinleriz belki, usta “Evvelim sen oldun âhirim sensin” derken, eski hesaplar artık mahkeme-i kübra’ya kalmazken… İşte belki o zaman başlayabiliriz yeniden….
Kış ne kadar uzun sürerse sürsün sonu bahardır daima
Devleti yönetenler “Vatan için şehit gerekir” diye dursunlar, aylık 1300 lira kazanan güvenlik görevlisi ile o parayı bir yılbaşı gecesi eğlencesinde harcayabilecek olanın aynı yerde, yan yana ölebiliyor olması değildir bu toprağı vatan yapacak olan.
Asıl mesele o önerge değil, sizin ikiyüzlü muhafazakar ahlakınız
Bu önergenin varacağı yer, kız çocuklarının zorla evlendirilmesini hukuka uygun hale getirmek, istismar edilen çocuğu istismarcısıyla evlenmeye zorlamak için yasal zemin hazırlamaktır.
Ümit Bey’in vedası
Ümit Bey’in Türkiye’nin en önemli barosunu yönettiği vakitlerde öldürülen kadınlar, iş cinayetine kurban giden işçiler, tek bir davalarına bile müdahil olmayan baronun başkanına haklarını helal etsinler mi?
Hayattan geriye iyi yürekli insanların kelimeleri kalacak…
Kelimeleri tutsak edemezsiniz, sizin tozlu dosyalardaki utanç verici kararlarınız, fezlekeleriniz, kanun hükmünde kararnameleriniz değil, iyi yürekli insanların kelimeleri kalacak geriye hayattan.
Cumartesi Anneleri bize insan olduğumuzu hatırlatıyor, 600 haftadır…
Yıllardır evlatlarını, yakınlarını bekliyorlar, her gece rüyalarında bir sabah çıkıp geldiğini görüyorlar belki de.
Ver abine güzel bir poz ver lan… Hem de gülerek ver, güzel bir poz ver
Şimdi siz o çay ocağından kafanızı uzatmış aynaya bakarken, bir başka kirli cinayetin aydınlanması için devletin adamları içinde kopacak yeni bir kapışmayı beklerken, biz ne verelim abime?
Hainler Mezarlığı…
Ekilen nefret tohumları öyle boy verdi ki, önce halkına hiç tereddüt etmeden silah doğrultanları, sivillerin üstüne bomba yağdıranları gördük, sonra da ölülerden dahi intikam almak isteyenleri.
‘Eksik’ olan biz değiliz, özgürce yaşama hakkımız
Kadınlar bu mücadeleden vazgeçmeyecek, baskı arttıkça itiraz edenlerin, razı olmayanların sesi daha güçlü çıkacak. Başka türlüsü mümkün değil…
- « Previous Page
- 1
- …
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- …
- 11
- Next Page »