ABD son 20 yılda Afganistan’da ordu, polis, hava kuvvetleri ve özel kuvvetlerin eğitim ve donanımı için 83 milyar dolardan fazla para harcadı. Ancak onca ‘yatırım’a rağmen hafif silahlı radikal İslamcı Taliban militanları ülkenin kontrolünü şaşkınlık verecek kadar kısa bir sürede ele geçirmeyi başardı.
Gerek ABD istihbarı, gerekse NATO söz konusu Taliban ilerleyişini açıklamakta zorluk çekiyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, durumun sürpriz olduğunu ve NATO’nun bundan ders alması gerektiğini ifade ediyor. ABD Başkanı Joe Biden’a göre ise suçlu Afgan siyasiler ve savaşmayan ordu.
Batılı analistler ve istihbarat teşkilatları şaşkın olsa da bölgeyi yakından takip edenler için Taliban’ın bu kadar kısa sürede ülkenin kontrolünü ele alması pek de sürpriz değil.
Aljazeera yazarı ve akademisyen Abdul Basit‘e göre, Afgan ordusundaki yolsuzluklar, aidiyet duygusunun bir türlü oluşturulamaması, siyasi güvensizlik gibi bir dizi faktör bu yaşananların oluşmasında temel nedenler. Taliban’ın halihazırda ‘içten çürümüş‘ bir orduya karşı doğru askeri stratejileri uygulaması ise sonucu bu kadar hızlı ve keskin bir hale getirdi.
Hızlı çözülmedeki altı neden
1- Afganistan’ın savunma ve içişleri bakanlıklarında tarihin en büyük yolsuzlukları yaşanıyordu. Mühimmatlar ve gıdalar çoğunlukla askerlere ulaşmadan karaborsada satılıyor ve genellikle Taliban militanlarının eline düşüyordu. Ayrıca bazı komutanlar gerçekte hiç olmayan askerleri orduda varmış gibi gösterip maaşlarını zimmetine geçiriyordu. Bu olurken orduda askerler de uzun süre maaşsız bırakıldı ve ailelerini görmelerine bile izin verilmedi. Normal olarak, Afgan ordusu dünyadaki en fazla firar ve kayıp oranlarına sahip orduların başında geliyordu.
2-Zimmete para geçirme ve yolsuzluk askerlerin moralini her geçen gün daha da zayıflattı. Maaş alamayan askerlerin boğazına kadar yolsuzluğa batmış komutanlarının gösterişli yaşam tarzlarına öfkesi giderek büyüdü. Bu nedenle savaşmak ve ölmek yerine Taliban saflarına katılıp hayatlarını kurtarmak seçeneği daha ağır bastı.
3- Tüm çabalara rağmen orduda ideolojik bütünlük veya aidiyet duygusu oluşturulamadı. Ülkenin siyasi liderliğine karşı güvensizlik hiç geçmedi. Hiçbir Afgan askeri, cumhurbaşkanı veya hükümeti savunmak için savaşmaya ya da ölmeye hazır değildi. Ayrıca hükümet ile Taliban arasındaki gizli bir anlaşmayla ilgili komplo teorileri de askerler arasında yaygındı. Bu şüphe ortamı, Taliban’ın ilerlemesine karşı direnç gösterme kararlılığını iyice zayıflattı.
4- Cumhurbaşkanı Eşref Gani, ABD’nin geri çekilmesi ve Taliban’ın Afganistan’daki saldırıları sırasında komutanlarını düzenli olarak değiştirdi. Bu durum savaş alanında komuta birliği ve liderliğe ihtiyaç duyan askerlerin performansını düşürdü.
5-Taliban ilk olarak sınır geçişleri ve otoyolların kontrolünü ele geçirerek büyük şehirleri kuşattı ve bu noktada akıllı bir askeri strateji izledi. Bu durum Kabil’in takviye ve malzeme gönderme yeteneğini tam anlamıyla sekteye uğrattı. Birçok ordu birliğinin ülkenin geri kalanından bağlantısı kesildi ve bu nedenle ya komşu ülkelerden kaçmak ya da dağılmak zorunda kaldı.
6-Son olarak, Afgan ordusu yıllarca eğitim almasına ve milyarlarca dolar değerinde ekipmana sahip olmasına rağmen hiçbir zaman kendi başına ayakta durma kapasitesini geliştirmedi. Ülkede, kentleri koruma görevi hep ABD ve NATO birliklerine bağlı kaldı. Taliban ilerleyişiyle birlikte ABD ve NATO askeri varlığının örtbas ettiği zayıflıklar bir anda ön plana çıkmış oldu.