Alan Kurdi’nin babası Abdullah Kurdi, oğlunun fotoğrafının yarattığı anlık tepkilerin dışında değişen bir şey olmadığını söylerken, Türkiye’ye Suriyelileri kabul ettiği için minnettar olduğunu belirtti.

Fotoğraf: Reuters
Üç yaşındaki Alan Kurdi, ailesiyle birlikte Ege’yi geçerek Yunanistan’a gitmeye çalışırken boğulmuş, Bodrum’da kıyıya vurmuş cesedi tüm dünyada mülteci konusunun gündem olmasını sağlamıştı.
BBC Türkçe’den Övgü Pınar’ın haberine göre BM’nin İtalya açıklarında geçen hafta içinde batan göçmen teknelerinde 700’den fazla kişinin ölmüş olabileceği açıklamasının ardından, İtalyan La Repubblica gazetesi, Alan Kurdi’nin babası Abdullah Kurdi ile konuştu.
Şu anda Irak’ın Erbil kentinde yaşayan baba Kurdi, geçen yıl eylülde Yunanistan’a kaçmaya çalıştıkları botun batması sonucu oğulları Alan ve Galip ile karısı Rehan’ı kaybetmişti. Kurdi, geçen zaman içinde Batı’nın mülteci politikalarının iyiye gitmemesinden duyduğu hayal kırıklığını ifade etti: “Alan’ın fotoğrafı Batı kamuoyunun ruhunda ve siyaset odalarında bir şeyleri harekete geçirmiş gibi görünüyordu. Oğlumun adına okullar ve kampanyalar yapıldı. Ama yine batan teknelerin, Balkanlar’da örülen duvarların, hükümetler arasındaki polemiklerin haberleri aslında anlık duygusal tepkilerin ötesinde değişen pek de bir şeyin olmadığını gösteriyor” dedi.
Davutoğlu 5 bin dolar, Barzani de bir ev vermiş

Üç yaşındaki Alan Kurdi’nin Bodrum sahiline vuran cansız bedeninin fotoğrafını çeken DHA muhabiri Nilüfer Demir, “Yapabileceğim tek şey o çığlığı duyurmaktı” demişti.
Başına gelen felaketin ardından Kobani’ye dönen Kurdi, kimseden yardım görmemiş ve Kobani harap halde olduğundan Erbil’e taşınmak zorunda kalmış: “Ne uluslararası, ne Suriyeli örgütler yardım etti. Dayanışma ruhu yok oldu. Eski Türk başbakan Davutoğlu dışında, o bana 5 bin dolar verdi. Bir de Irak Kürdistanı Başbakanı Neçirvan Barzani beni Erbil’e davet etti ve bana bir ev satın aldı.”
Kurdi, Türk hükümetinin mültecilere yaklaşımını, “Türkiye’ye minnettarım, yurttaşlarıma çok sayıda çalışma izni verdi ve birçoğuna vatandaşlık alma hakkı tanıdı” diye överken Avrupa’nın tavrını eleştirdi: “Ölümden ve aşağılanmaktan kaçan insanların suratına kapıları kapatmak ahlaki açıdan kabul edilemez. O teknelere binenlerin başka seçeneği yok.”
‘Aylan değil, Alan’
Kurdi, oğlunun adının ‘Aylan’ olarak yazılmasından rahatsız olduğunu da söyleyerek ismin ‘Alan’ olarak yazılmasını istedi.