HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) 25 Eylül’deki referanumu öncesi Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’e mektup gönderdi.

Fotoğraf: Reuters
Zana, mektubunda ‘devletsiz’ Kürtlerin son 50 yılı katliam, sürgün, inkar ve asimilasyon politikalarıyla geçirdiğini ifade etti.
Kürtlerin hak arayışlarında devletlerin zalim yüzleriyle karşılaştığını ifade eden HDP’li vekil şunları yazdı: “Kürtler pek çok farklı kültürel, etnik ve dini çeşitliliklere ev sahipliği yapmış ve hiçbir zaman, hiç kimseye konuştuğu dilden, etnik kimliğinden veya inancından dolayı zulüm etmemiştir. Yaşadığı tüm haksızlıklara rağmen sabrını, olgunluğunu ve mazlum duruşunu korumuştur. Kürtler, IŞİD barbarlığına karşı binbir bedel ödeyerek hem kendi varlıkları hem de tüm insanlık için onurlu bir mücadele vermiş ve hâlâ bu mücadeleyi sürdürmektedir. Bugün Güney Kürdistan halkları, meşru haklarını talep etmek için referanduma gidiyor. Referandum, halkların taleplerini, nasıl yaşamak istediklerini belirlemek için başvurdukları demokratik ve barışçıl bir araçtır. Bu demokratik talep, sadece Kürdistan halklarının iradesine, onayına bırakılmalı, haklı ve meşru bir adım olarak ele alınmalıdır. Konu Kürtler ve hakları olunca aralarındaki sorunları bir tarafa iterek tarihsel ittifaklarını sürdüren devletler için ‘Seni sevmem ama senden de olmam’ sözü miadını doldurmuştur.”
‘Kölelik reddedilirken onay beklenmez’
Onurlu her toplumun ve bireyin köleliği reddederken komşu onayı beklemeyeceğine dikkati çeken Zana şöyle devam etti: “Güney Kürdistan halklarının özgürlük ve hak talepleri komşu devletlerin ve halklarının hak gaspı olarak görülemez, hiçbir ülkenin milli güvenlik sorunu olarak da görülemez. Komşular haddini aşmadan, sağduyuyla hareket etmeli, tehditlerden uzak durmalı ve sorumlu bir dil kullanarak Kürdistan halklarının demokratik kararına saygı duymalı. Kimse Kürtlerden en temel hak ve özgürlüklerini talep ettikleri için bedel ödemelerini beklememeli!”
‘Şimdi değilse ne zaman?’
Sistematik olarak katliam ve işkencelere maruz kalan bir halkın daha ne kadar bedel ödeyebileceğini soran Zana, “Dünya devletleri, Kürdistan halklarının meşru taleplerini demokratik ve barışçıl yöntemlerle arama iradesine engel değil, aksine var gücüyle destek olmalı. Halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkı vardır. Kürdistan halkları da bu haktan muaf değildir. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Koalisyon güçleri ve bölge devletleri; Kürdistan halklarına, en çok da Kürt halkına karşı olan sorumluluklarını yerine getirmeli ve tarihsel borçlarına sahip çıkmalılar. Şimdi değilse ne zaman?” ifadelerini kullandı.
‘Referandum onurdur’
HDP’li vekil mektubuna şöyle devam etti: “Artık Kürdün ‘Yeter’ dediği, 21’inci Yüzyıl Kürdistanı’nda, halkların haklarına ve özgürlüklerine kavuştuğu, tüm diğer halklar gibi eşit ve özgür bir biçimde yaşadığı, yeni bir demokratik sistemin temelleri atılmalı. Bu referandum yeni bir umuttur. İnkara, yok oluşa, asimilasyona, ötekileştirmeye ve hak gaspına karşı bir çıkıştır. Egemen zihniyetlerin, zorba iktidarların kıyımlarına uğrayan; farklı kültürlere, etnik kimliklere, dini inançlara sahip Kürdistan halkları ve özellikle kadınları için bir fırsat doğmakta. Kürdistan halkları son bir haftadır sandığını meydanlarda kurdu ve özgürlük taleplerini tüm dünyaya haykırdı. Hiçbir şey özgürlükten daha değerli olamaz.”