MEHMET BARAN KILIÇ
@MehmetBaranKl
barankilic@diken.com.tr
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), geçen günlerde ‘Akademik Hareketlilik Programı’ adı altında ‘sürgün projesi’ olarak görülen bir uygulama duyurmuştu. Projenin uygulanacağı ilk üniversitelerden biri Boğaziçi oldu. YÖK, iki öğretim üyesinin Burdur’a, bir öğretim üyesinin Bingöl’e gönderileceğini üniversiteye bildirdi.

YÖK’ün 18 Kasım’daki duyurusunda, 2006’dan sonra kurulmuş üniversitelerin farklı uzmanlık alanlarında öğretim üyesi ihtiyacı bildirdiğini ve bu ihtiyacın araştırma üniversiteleri başta olmak üzere köklü üniversitelerden karşılanacağı belirtilmişti.
Duyuruya göre, öğretim üyeleri belli bir süreliğine farklı üniversitelerde bulunacak. Uygulama, 2022-2023’ün bahar döneminde başlayacak. Uygulamanın kapsamı ilerleyen dönemlerde genişletilecek.
Görevlendirmelerse ‘gönüllülük esasına öncelik verilmek şartıyla, üniversite yönetim kurulu kararı ve rektörün onayıyla’ yapılacak. Duyuruda yer alan bu ibare, ‘muhalif akademisyenler sürgün mü edilmek isteniyor’ tartışması yaratmıştı. Diken’in yönetmelik duyurulduğundan bu yana görüştüğü çeşitli üniversitelerden çok sayıda akademisyen, bunun bir ‘sürgün projesi’ olduğunu ve muhalif isimlerin üniversitelerden uzaklaştırılacağını söyledi.
Diken’in ulaştığı ve YÖK’ten Boğaziçi Üniversitesi’ne gönderilen bir yazıda, iki öğretim üyesinin Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’ne, bir öğretim üyesinin Bingöl Üniversitesi’ne gönderileceği bildirildi.
Hangi bölüm ve anabilim dalından akademisyenin gönderileceği YÖK’ün ilettiği yazıda özel olarak belirtildi. Anabilim dallarındaysa az sayıda akademisyen bulunuyor.
Gönderilen yazıda, YÖK’ün 18 Kasım’da yayımladığı duyurudaki gibi gönüllülüğe öncelik verileceği belirtilirken, gönüllü çıkmadığı takdirde ne yapılacağı belirtilmedi.
‘İstifa etmiş sayılır’
YÖK’ün gönderdiği yazıda, ‘2547 sayılı kanunun 41’inci maddesi’ dikkate alınıyor. Bu maddeye göre, görevlendirildikleri kendilerine tebliğ edilen akademisyenler, kanuni süresi içinde göreve başlamadıysa istifa etmiş sayılıyor. Bu şekilde istifa etmiş sayılanlar, bu hizmeti yerine getirmedikçe herhangi bir yükseköğretim kurumunda yeniden görevlendirilemeyip diğer kamu kuruluşlarında çalıştırılamıyor.
Boğaziçi baskı altında
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, öğrencileri ve mezunları, Ocak 2021’de Melih Bulu’nun üniversiteye ‘kayyım rektör’ olarak atanmasından beri direnişlerini sürdürüyor. Bulu’dan sonra atanan ‘kayyım rektör’ Naci İnci’yse, baskının boyutunu artırarak akademisyenleri görevlerinden uzaklaştırıyor, kampüse girişini yasaklıyor. İnci yönetimi, adrese teslim kadrolarla ‘tanıdık’ kişileri üniversiteye dolduruyor.