AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr
@aysegul_kasap
Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘kayyım rektör’ Prof. Dr. Naci İnci’nin şikayetiyle tutuklanan Enis Berke Gök ve Caner Perit Özen Diken’e konuştu.
Gök, İnci için “13,5 milyar yıllık koskoca evrende soluk mavi bir noktada hırslarının hiçbir önemi yok” derken Özen ise İnci’nin bir iradesi olmadığını, bu nedenle kendisini önemsemediğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Bunlar olsa olsa ancak üniversitelerin içerisine sızmış teröristlerdir” diyerek hedef göstermesinin ardından İnci’nin şikayetiyle gözaltına alınan Boğaziçili öğrenciler Enis Berke Gök ve Caner Perit Özen 6 Ekim’de tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderilmişti.
Avukatları Feyzi Erçin aracılığıyla sorularımız yanıtlayan Gök ve Özen’e tecrit de uygulanmış, en temel haklarına ulaşım imkanı kısıtlanmış. Her şeye rağmen ikisinin de morali yüksek.
En büyük dertleri dersler. Hapishane şartları ders çalışmak için uygun değil. Ellerinde ders notlarından başka materyel de yok. Onlar da geç ulaşıyor ellerine.
Avukatları Feyzi Erçin: “Dersleri konusunda hocalarıyla çok aracılık yaptım. Bütün hocaları ellerinden geleni yapıyor. Ama olmuyor. Mesela biz oraya gittiğimizde ders notu bırakıyoruz, sonra bir hafta sonra tekrar gittiğimizde o ders notunun ulaşmamış olduğunu görüyoruz. Ya da ikisine ödev vermiş oluyoruz ama o ödevi yaptıkları zaman geri alma imkanımız yok çünkü bir evrak alamıyoruz. Onlar bize evrak veremiyorlar. Biz avukatları olarak ders notu onlara bırakıyoruz ama alamıyoruz. Kimse şu algıda olmasın, hocaları ödevlerini veriyor, ödevlerini yapıyor ve iade ediyorlar. Öyle bir şey yok. Bütün her şey tırnağımızla kazıya kazıya olabiliyor hapishane sisteminde. Sınavlar imkansız. Ödevlerin ulaşması geri dönmesi çok zor. Dolayısıyla orada kitap okumak dışında aslında bir şey yapamıyorlar.”
Diken’in soruları ve Berke ile Perit’in yanıtları şöyle:
İnci’nin öğrencileri ihbar etmesini bekliyor muydunuz?
Berke: Evet, İnci’den her türlü kötülüğü bekliyoruz.
Perit: İnci’nin kendi özgür iradesi olduğunu düşünmüyorum. Zaten iktidar tarafından hedef gösterilmiştik. O yüzden onun ihbar etmesinin bir önemi olduğuna inanmıyorum.
Tutuklanmayı bekliyor muydunuz? Tutuklama kararını duyduğunuz ilk an ne hissettiniz?
Berke: Tutuklanmayı beklemiyordum ama şaşırmadım da. Tutuklanma kararını duyduğum ilk an bir boşluk hissettim. Aşırı bir şekilde hissizleştim ama bu da bir his aslında.
Perit: Zaten ülkemizde tutukluk çoğunlukla medya üzerinden hedef göstermekle ilerliyor. Ve ben Twitter’da hedef gösterilmeye başladığım an başıma bir şey geleceğini de hissetmiştim. Tutukluluğun ceza olarak dayatıldığı bir ülkede yaşıyoruz. O nedenle tutuklama kararına şaşırmadım.
Tutuklanma kararını bir gözdağı olarak yorumluyor musunuz? Direnişinizi etkileyeceğini düşünüyor musunuz?
Berke: Evet, bu tutuklamanın amacı bir gözdağı vermek. Hatta sadece bir gözdağı. Bu tabii ki direnişi etkileyecek. Ama bu etkileme, direnişin daha da büyümesine sebep olacak.
Perit: Evet bu bir gözdağıdır ama yalnızca bize karşı değil tüm Boğaziçi camiası, kamuoyu ve üniversite gençliğine verilmeye çalışılan bir gözdağı. Ve ayrıca bizim ne kadar haklı ve güçlü olduğumuzu hatırlatan bir mesaj.
İnci şu an karşınızda olsaydı kendisine ne demek isterdiniz?
Berke: 13,5 milyar yıllık koskoca evrende soluk mavi bir noktada senin (İnci) küçük hırslarının hiçbir önemi yok. Aslında senin de (İnci) bir önemin yok.
Perit: İnci’yi önemsemiyorum. Zaten bir varlığı, iradesi yok ki. İktidar tarafından kayyım olarak atanmış.
Eğitim süreciniz nasıl ilerliyor şu an? Ders kitaplarınıza ulaşabiliyor musunuz?
Berke: Kitaplarımız var başka da hiçbir şey yok.
Perit: Hapishane şartlarında geç de olsa ders notlarına ulaşabiliyoruz evet ama bunun dışında başka hiçbir şey yok. Mesela ben dört hafta geriden geliyorum. Ki dönemin bitmesine sadece bir ay kaldı.
Hapishane şartlarınız nasıl? Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?
Berke: (Müstehzi gülümsemeyle) Hapishanenin şartları iyi. Herkesi buraya, bu deneyimi yaşamaları için bir ay davet etmek isterim. Günlük rutinimde ders çalışıyorum, spor yapıyorum ve yemek yiyorum. Başka bir şey yapmıyoruz bütün gün. Ben veganım ve vegan yemek çıkmıyor. Dolayısıyla gelen yemeklerden sadece vejeteryan olanını yiyebiliyorum. Perit’le aramızda paylaşıyoruz. Vegan yemek çıkması için de dilekçe verdim.
Perit: 51 gün boyunca Metris’te tek kişili bir hücrede kaldım. Disiplin cezası amaçla kullanılan bir hücre bu. Tek kişilik bir odada yetersiz beslendim. Odada böcekler vardı. Zayıf düştüm ama moralimi yüksek tutabildim. Tabii ki Silivri Metris’e göre daha iyi koşullarda. Fakat yaşadığımız şartlar oldukça kötüydü ve biz tecrit edilelim diye bunu yaptılar.
Direnişteki arkadaşlarınız ve hocalarınıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Berke: Bu sistem değişmeyecek gibi görünebilir ama zamanında en büyük krallıklar da öyleydi.
Perit: İnci’nin sırtını yasladığı iktidar bizimle beraber son mağdurlarını yaratıyor.
Boğaziçi’nde ‘kayyım’ düzeninin değişeceği ve akademik özgürlüğün sağlanabileceği yönünde umudunuz var mı?
Berke: Evet umudum var. Başka bir Boğaziçi Üniversitesi ve başka bir akademi mümkün.
Perit: Tabii ki umudumuz var. Olmasa devam edemezdik. Kayyım siyaseti yok olacak ve hayal ettiğimiz özgür üniversiteye kavuşacağız. Yeter ki bunun için mücadeleye devam edelim.