Türkiye’de 10 kadından sadece ikisi üniversite veya yüksekokul mezunu. İki kadından biri ev kadını. Kadının toplum içinde yaşadığı en büyük sorun yüzde 66 ile ‘şiddet’ olurken, yarısından fazlasının şahsına ait banka hesabı yok.
Kadir Has Üniversitesi’nin ‘Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’ açıklandı.
Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması Merkezi Müdürü Prof. Drç Mary Lou O’Neil ve İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Psikoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Aslı Çakıroğlu’nun koordinasyonuyla yürütülen çalışmada, bu yıl sonu itibariyle toplam 6 bin 21 kişiyle yüz yüze görüşülmüş.
Kadınların yüzde 49’u ‘ev kadını’
Araştırmaya göre kadınların yüzde 49’u ‘ev kadını’, erkeklerin ise yüzde 40’ı ‘işçi.’
Çakıroğlu’na göre Türkiye’de kadın-erkek nüfusunun neredeyse eşit olmasından dolayı ülkenin dörtte biri ‘ev kadını’ olarak ’emeğinin karşılığını alamıyor’ ve işsizlik hesaplarında ev kadınları ‘işsiz’ sayılmadığından asıl işsizlik oranı açıklanandan çok daha fazla.
Yıllar içinde hem kadın hem de erkekler arasında ‘siyasetle ilgilenmeyen’ grupta büyüme gözlenirken, ‘milliyetçi’ olduğunu belirten kişi sayısında yıllar içinde artış devam ediyor. Bu grupta erkek sayısı kadın sayısından hep daha fazla. Kadınlarda ilk sırada yüzde 20 ile ‘cumhuriyetçi-kemalist’ bakış açısı var.
‘Eşinizle nasıl tanıştınız?’ sorusuna verilen yanıtlarda, eğitim düzeyi arttıkça aile aracılığı yerine sosyal ortam oranı artıyor. İlk-orta okul mezunlarında eşini aile büyüklerinin aracılığıyla bulma oranı yüzde 51’ken yüksekokul ve üstü eğitime sahip olanlarda bu oran yüzde 20’ye düşüyor.
Eğitim düzeyi arttıkça aile veya görücü kararı yerine kendi kararıyla evliliğe başlama oranları artıyor. Araştırmaya göre evlilik kararını ortak alan yüksekokul mezunu çift oranı yüzde 54’ken ilk-orta okul mezunlarında bu oran yüzde 29.
Temizlik yapan erkek oranı yüzde 10’dan az
10 erkekten altısı ‘evdeki tadilat ve bakım işleri’ veya ‘ev için alışveriş yapmak’ alanlarında sorumluluk alırken; çamaşır veya bulaşık yıkayan, yemek yapan, evi toplayan veya temizlik yapan erkek oranı yüzde 10’dan az. Eğitim düzeyi arttıkça erkeklerin ev işlerine katkısı da artıyor. Yine de hiçbir kategoride yüzde 20’ye ulaşılamıyor.
Babaların yarısı çocuklarıyla ilgilenmiyor. Çocuğunun altını değiştiren baba oranı yalnızca yüzde 8. Ancak 25-35 yaş arası babalar çocuklarının bakımına, daha yaşlı babalara kıyasla daha fazla dahil. Genel olarak yaş arttıkça babaların dahiliyeti azalıyor.
Kadınlar ve erkekler çocuklarına verilmesi gereken en önemli değer konusunda fikir birliğinde görünüyor. ‘Sorumluluk sahibi’, ‘dürüst’ veya ‘hoşgörülü’ yeni bir nesil yetiştirmek önemseniyor.
Çarkoğlu ve O’Neil’a göre bu değerler konusunda kız ve oğlan çocuk ayrımı yapılmaması ilginç ve değerli. Bunun tek istisnası ‘çalışkanlık’ konusunda. Oğlan çocuklarına çalışkan olma değerini aşılama, kız çocuklarına kıyasla daha fazla.
Kadınlar hayatından erkeklere göre daha memnun
Gene hayat memnuniyeti ortalamasına göre kadınlar erkeklerden daha memnun. Kadınların memnuniyeti 2019’a göre 0.23 puanlık artışla 7.47’yken erkeklerinki 0.17 düşüşle 7.06. Kadınlar erkeklere kıyasla eş ve kayın ailelerinden daha az memnun.
Araştırmadaki ‘güven endeksi’ne göre toplum en çok annesine, babasına, çocuklarına ve eşine güvenirken; komşularına ve hemşerilerine güvenmiyor. Toplum askerlere ve polislere, ‘arkadaşlarından daha çok’ güveniyor.
Kadının toplumda yaşadığı en büyük sorun ‘şiddet’
Kadının toplumda yaşadığı en büyük sorun ezici bir farkla ‘şiddet.’ 2016 yılında yüzde 53 olan bu oran, her yıl artarak 2020’de yüzde 66’ya ulaşmış.
Yıllar içinde şiddetin boşanma için yeterli sebep olduğu, aile bütünlüğü veya düzeni için göz ardı edilecek bir unsur olmadığı düşüncesine destek artıyor. Kadınlar erkeklerden daha yüksek oranlarda aile içi şiddeti boşanma için yeterli sebep olarak görüyor. Boşanmış kadınların iffetinin eski eşleri ilgilendirmediğini düşünüyor. Boşanma sonrası çocukların anneyle kalması gerektiğini savunuyor. Aile bütünlüğü adına şiddet kullanımını ve kayıtsız şartsız evliliğin devamı düşüncesini desteklemediğini söylüyor.
Kadınların yüzde 36’sı daha önce ‘feminizm’ kelimesini duymamış
2020 yılı verilerine göre kadınların yüzde 36’sı daha önce ‘feminizm’ kelimesini duymamış. Erkeklerde ise bu oran yüzde 34.
Araştırmada kürtaja karşı olanların oranının yükseldiği görülürken, ‘Kürtaj sadece belirli durumlarda (tıbbi zorunluluk, ensest, tecavüz) uygulanabilir’ diyenlerin oranı yüzde 70. ‘Kürtaj kadının en temel haklarındandır, yasaklanamaz’ diyenlerin oranı ise yüzde 38.
Türkiye’de kadınların aktif siyasete katılımının artması hem erkek hem de kadınların çoğunluğunun katıldığı bir görüş. Ve yıllar içinde bu görüşe katılımda anlamlı artış var. Türkiye’de 10 kişiden sekizi siyasette kadının yerinin güçlenmesini istiyor.
Türkiye’nin ekonomisinin eskiye kıyasla bugün daha kötü olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 72. Kendi hanesinin ekonomik durumunun kötü olduğunu söyleyenlerin oranı sadece yüzde 31. Araştırmaya göre kadınların sadece yüzde 33’ünün kredi kartı var.
İşi bırakmış kadınların dörtte birinin sebebi ‘evlilik ve ev işi sorumlulukları’
Hayatı boyunca hiç gelir getiren bir işte çalışmamış kadınların oranı yüzde 46.1. Daha önce çalışmış ancak işi bırakmış kadınların dörtte birinin sebebi ‘evlilik ve ev işi sorumlulukları’. Yüzde 14’ünün ‘çocuklara bakım desteği olmaması’, yüzde 5’inin ise ‘baba-eş-aile izni olmaması’.
Çalışmayı bırakan kadınların şu an çalışmama sebepleri arasında en büyük oran yüzde 23’le ‘çocuk bakım desteği eksikliği.’ Hiç çalışmamış kadınların en büyük nedeni yüzde 33’le ‘çalışmak istememesi.’
Araştırmaya göre kadınların çalışma hayatında yer edinmesine kadınlardan destek yüzde 83, erkeklerden yüzde 75 oranında.
Yetişkin kadınların ise akşam 9-10 sonrası tek başına sokakta olması güvenli görülmüyor
‘Sizce, yaşadığınız yerde 18 yaş altı genç genç kız veya kız çocuğu tek başına sokakta güvenle hangi saate kadar dolaşabilir?’ sorusuna verilen cevaplara göre 18 yaşı altı kız çocuklarının akşam 7-8 sonrası tek başına sokakta olması hem kadın hem erkekler tarafından güvenli görülmüyor. Yetişkin kadınların ise akşam 9-10 sonrası tek başına sokakta olması hem kadın hem erkekler tarafından güvenli görülmüyor.
10 kişiden dokuzu kadın ve erkeklerin aynı imkanlara sahip olmasını savunurken, aynı işte çalışan kadın ve erkeklerin eşit ücret almalarını da destekliyor. Ayrıca eşitliği sağlamanın devletin temel görevlerinden biri olduğunu düşünüyor. Ancak kadınların yüzde 76’sı, erkeklerinse yüzde 64’ü kadın ve erkeklerin eşit haklara/imkanlara sahip olduğunu düşünmüyor.