CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com
@canancoskun
Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciaya ilişkin davanın yeniden yargılamasında 3’üncü duruşma bugün Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Mahkeme heyeti, hükmü 16 Haziran Çarşamba günü açıklayacağını belirtti.
Son duruşmada madencilerin avukatlarının bütün talepleri reddedilmişti. Avukatların reddettiği mahkeme heyeti duruşmayı 14 Haziran’a ertelemişti.
Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi’nin son kararıyla davada tutuklu sanık kalmamıştı.
Yargıtay’ın bozma kararıyla yeniden yargılanan Soma Holding’in ‘küçük patron’u Can Gürkan, yönetim kurulu üyesi Haluk Evinç, Türkiye Kömür İşletmeleri baş kontrolörleri Adem Ormanoğlu ve Efkan Kurt, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada salonda hazır değildi. Gürkan, duruşmaya başka bir şehirden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Cezaevinde avukatlık yapmaya engel
Duruşmanın başında mahkeme başkanı Salih Pehlivanoğlu, dosyaya gelen evrakı okudu. Gelen belgeler arasında davanın Silivri Cezaevi’nde hapsedilen avukatlarından Selçuk Kozağaçlı’nın duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılma isteği de vardı. Ancak mahkeme başkanı, Kozağaçlı’nın talebini Adalet Bakanlığının yönetmelik ve görüşüne dayanarak reddetti.
‘Tarihe not düşme zamanı‘
Bunun üzerine söz alan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Sekreteri Nergiz Tuba Arslan ‘sanık Can Gürkan’ın SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılma hakkı varsa Kozağaçlı’nın da bu yöntemle duruşmaya katılma hakkı bulunduğunu’ söyledi. Aslan, mahkeme heyetinden, ‘hukuka uygun, adil ve ailelerin yüreğine su serpecek bir karar beklemediklerini’ söyleyerek “Böyle bir karar vereceğinizi düşünmüyoruz. Siz alelacele bir karar verip altına imza atmak istiyorsunuz. Bizim artık sizden bir beklentimiz yok. Tarihe not düşme zamanı bizim için” dedi. Bugünün (14 Haziran) Uluslararası Adil Yargılanma Hakkı Günü olduğunu da anımsatan Aslan, “Bu sene Türkiye’ye ithaf edilmiş bir gün. Bugün vereceğiniz kararın sorumluluğu ile alakalıdır bu durum” diye konuştu.
‘Siyasi müdahale ilk gün başladı‘
Avukat Can Atalay da dosyada siyasi müdahalenin ilk günden başladığını ifade etti ve “Kapıya barikat kuran polis aileleri içeri almadı, sanıklar salona getirilmedi. İnsanlar dişleriyle, tırnaklarıyla tutunmasaydı dosya bu hale gelmezdi. Bu suçlar ne kitap ne gazete sayfalarında kalacak” dedi. Avukat Mürsel Ünder de boş sanık sıralarını göstererek “Biz şu an kimi yargılıyoruz? Sanıklar ailelermiş gibi muamele görüyor” dedi.
‘Kozağaçlı buraya, bunlar dışarıya‘
Avukat Seçil Ege Değerli de Kozağaçlı ile ilgili kararı nedeniyle heyeti eleştirdi ve salondaki ailelere “Kozağaçlı’nın avukatı olduğu aile var mı” diye sordu. Aileler, Değerli’nin sorusuna “Selçuk Kozağaçlı buraya, bunlar dışarıya” diye yanıt verdi.
Danıştay’dan 16-17 aydır ses yok
Avukat Murat Kemal Gündüz de Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi’nin dava hakkında verdiği bozma kararından bahsederek “Bu Daire’nin iş cinayetlerinde verdiği kararlar ortadadır. Dört sanık haricinde diğer sanıkların beraatini onamıştır. Dört üst düzey yönetici ile ilgili yeniden yargılama kararı doğrudur ama eksiktir” dedi. Avukat Gündüz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan denetim görevlileri hakkında Anayasa Mahkemesi’nin etkili soruşturma yürütmeyerek yaşam hakkını ihlal ettiğini tespit ettiğini anımsattı ve “Buna karşın Danıştay 16-17 aydır bir işlem yapmadı. Denetim görevlileri hakkında dava açılacak. Bu nedenle bu hususun bekletici mesele yapılması gerekir” dedi.
Ailelerin tepkileri
Avukatların konuşmalarından sonra söz sırası faciada yaşamını yitiren kişilerin yakınlarına geçti. Duruşmada konuşan yakınlar şunları söyledi:
- Oğlunu kaybetmiş bir baba: “Verdiğiniz cezalar 301 madenci için altışar güne denk geldi. Dört kişiyi koruyarak burada bir tiyatro sergiliyorsunuz. Fıtrat diyeni de, tekme atanı da, sizin vereceğiniz kararları da unutmayacağız.”
- Eşini kaybetmiş bir kadın: “Çocuğum babasız kalmasın diye bu davayı takip ediyorum. Sen hakim olsaydın suçluları buraya getirirdin.”
- İki oğlunu kaybetmiş bir anne: “Benim çocuklarım geri gelmez. Adalet yok. Parayla satılmışsınız.”
- Eşini kaybetmiş bir kadın: “Adalet mülkün temeli ya hani, temel kalmadı, çöktü. Türkiye’nin üzerine çöktü. Kızım Erdoğan’a laf söyledi diye para cezası verildi. Para hırsı yüzünden yakıp kavurdular bizi. Elinizi vicdanınıza koyun. Tarih sizi adaletsizliğinizle yazacak.”
Küçük patron: İyi niyetle cezaevine girdim
Ailelerin sözlerinden sonra konuşma sırası ‘küçük patron’ Can Gürkan’a geçti. Gürkan’ın konuşması yakınlarını kaybeden kişilerin tepkileriyle sık sık kesildi. Gürkan sözlerine yaşamın yitiren kişilerin yakınlarının halini anladığını ve onların tepkilerini hiç yadırgamadığını söyleyerek başladı ve “Acılarını bir nebze dindiriyorsa bir şey demiyorum” dedi.
Yargılama sürecinde hakkında haber yapan kişilerin kendisini tanımadığını kaydeden Gürkan “Ben o insan değilim. Yaratılan Can Gürkan cezalandırılmak istendi” diye konuştu. Gürkan, tutuklu bulunduğu sırada adaletle ilgili çok şey okuduğunu kaydederek “Bugün geldiğimiz adalet sürecinde mahkemeden beklenen suçlunun cezalandırılması. Mahkeme ancak cezalandırdığı zaman mahkeme olarak kabul ediliyor” dedi.
“İyi niyetle cezaevine girdim” diyen Gürkan, ‘kimseye kötülük etmediğini, başından bu yana hiç yalan söylemediğini’ savundu. Gürkan, kendine yöneltilen suçlamayı kabul etmeyerek “O fiili işlemiş olsam 10 ay hapis cezası alırdım. Beş yılımı cezaevinde geçirdim. Artık bir işim yok. Sizin o fiili benim işlemiş olduğumu düşünmeniz karşısında tekrar düşünün diyorum” dedi.
Sanık avukatlarının da savunmalarından sonra Can Gürkan’a son sözü soruldu. Gürkan, ‘mahkemenin bir önceki heyetinin yargılaması sırasında sabah erken saatlerde ve soğuk havalarda salonun önünde beklediğini’ söyledi. Mahkeme, hükmü 16 Haziran Çarşamba günü açıklayacağını söyledi.
Bugüne kadarki süreç
Soma davasının 19 Haziran 2018 tarihli duruşmasında savcılık, ‘küçük patron’ Can Gürkan dahil sekiz sanık için ‘olası kastla öldürme’ suçundan 301 kez 20 ila 25 yıl, ‘neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçundan ise 162 kez iki ila altı yıl hapis cezası istedi.
Dava sürecinde değiştirilen üyelerden oluşan yeni mahkeme heyeti ise 11 Temmuz 2018’de cezaları ‘bilinçsiz taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan verdi. Can Gürkan’a 15 yıl, genel müdür Ramazan Doğru ve işletme müdür yardımcısı İsmail Adalı’ya 22 yıl 6’şar ay, işletme müdürü Akın Çelik’e ve maden mühendisi Ertan Ersoy’a 18 yıl 9’ar ay hapis cezası verildi. Gürkan ayrıca üç yıl süreyle maden faaliyetlerinde bulunmaktan men edildi.
Tutuksuz sanıklardan emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik 11 yıl sekiz ay, maden mühendisleri Yasin Kurnaz ve Hilmi Kazık 10 yıl 10’ar ay, yönetim kurulu üyesi Haluk Evinç, çalışanlar Hilmi Karakoç, Mehmet Eres, Hüseyin Alkan ve Fuat Ünal Aydın sekiz yıl 4’er ay ve Murat Bodur’a da altı yıl üç ay hapis cezasına çarptırıldı.
Büyük patron Alp Gürkan ve Türkiye Kömür İşletmeleri baş kontrolörleri Adem Ormanoğlu ve Efkan Kurt dahil 37 kişi ise beraat etti.
Karar, istinaf mahkemesi tarafından onanınca, Can Gürkan, 19 Nisan 2019’da tahliye edildi, dava dosyası da Yargıtay’a taşındı.
Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi, 2 Ekim 2020’de Soma davasında cezaları az bularak ‘basit taksirle ölüme neden olma’ suçundan kurulan hükmü bozdu, Can Gürkan, yönetim kurulu üyesi Haluk Evinç, Türkiye Kömür İşletmeleri baş kontrolörleri Adem Ormanoğlu ve Efkan Kurt’un cezasının ‘301 kez kastla öldürme ve 162 kez yaralama’ suçundan verilmesini istedi.
8 Ocak 2021’de iki Yargıtay savcısı kararın düzeltilmesi için başvuruda bulundu.
Aynı günlerde 12’inci Ceza Dairesi’nin beş üyesinden üçü değiştirildi. Başkan Ahmet Er ve üye hâkim Nadir Güngündeş koltuğunu korurken sanıklara daha ağır hapis cezası verilmesi istenen kararda imzası bulunan üç üyenin yerine eski adalet bakanı ve adalet bakanlığı müsteşarı Kenan İpek, eski HSK genel sekreteri Fuzuli Aydoğdu ve eski Ceza ve Tevkifevleri genel müdürü Mustafa Yapıcı getirildi.
Kenan İpek, davaya daha önce de ‘müdahil olmuştu.’ Dosyanın ilk hâkimi Aytaç Ballı’nın İzmir’e gönderilip yerine Elbistan’dan Salih Pehlivanoğlu’nun getirilmesine karar verilen HSK kararnamesinde İpek’in de imzası vardı.
Yargıtay savcılarının yaptığı itiraz, 12’inci Ceza Dairesi tarafından oy çokluğuyla kabul edildi. Can Gürkan dahil dört sanığın ‘bilinçli taksirle ölüme sebep olma’ suçundan cezalandırılmasına karar verildi. Böylece, Can Gürkan’a en fazla 22 yıl hapis cezası verilebilecekti.
Yargıtay’ın hükmüyle birlikte tahliye kararları da gecikmedi. Böylece davada tutuklu sanık kalmadı.