CANAN ÇOŞKUN
canancoskun2@gmail.com
@canancoskun
Manisa’nın Soma ilçesindeki facianın üzerinden yedi yıl geçti ama adalet hala toprak altında.
Facianın ardından Türkiye şokta, aileler yastaydı. Ama bir yandan da öfke vardı. Herkes bu ‘katliam’ın sorumlulularının bir an önce ortaya çıkarılıp hesap sorulmasını istiyordu.
Hesap sorması gerekenlerin başında gelen dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan ise hemen ertesi gün “Bunun yapısında, fıtratında bunlar var” diyecekti. Bu söz, açılacak davanın nasıl seyredeceğinin de işaretiydi.
Yedi yıldır hiçbir bürokrat ya da siyasetçiden hesap sorulmadı. 301 kez 20 ila 25 yıl ve 162 kez iki ila altı yıl hapsi istenen ‘küçük patron’ Can Gürkan topu topu 15 yıl hapis cezasına çarptırılmakla kalmadı, 19 Nisan 2019’da da tahliye edildi. ‘Büyük patron’ Alp Gürkan’a ise önce takipsizlik sonra beraat layık görüldü.
Yedi yılda dava sürecinde olup bitenleri siyasi gelişmeler ışığında hatırlayalım.
432 çucuğu babasız bırakan facia
Manisa’daki Soma Kömür İşletmeleri’nde 13 Mayıs 2014’te meydana gelen facia Türkiye tarihinin ‘en fazla can kaybıyla sonuçlanan maden kazası’ olarak kayda geçti.
Soma katliamı… Katiller aramızda
Günlerce süren kurtarma çalışmalarından sonra 301 kişinin cansız bedenine ulaşılacaktı. Tam 432 çocuk babasız kalmıştı. 162 de yaralı vardı.
Bir ‘tokat’, bir tekme
Ertesi gün Erdoğan Soma’ya gitti ve ayağının tozuyla şunları söyledi: “Arkadaşlar yani biz bir defa bu tür ocaklarda, kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok. Tabii işin boyutunun bu kadar fazla olması bizi derinden yaralamıştır.”
Bu sözlerin yarattığı şok geçmeden Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel’in bir maden işçisini tekmelediği görüntünün şokuyla bir daha sarsıldı Türkiye.
Erdoğan’ın sözleri facianın acısına tuz biber ekince Soma’da sıcağı sıcağana protesto eylemleri başgöstermişti. Güvenlik güçleri ve özel koruma görevlilerin müdahalesine başbakanlık memuru da katıldı ve polisin yere yatırdığı protestocuya vargücüyle tekme savurdu.
Yerkel herhangi bir ceza almazken tekmelediği Erdal Kocabıyık adlı madenci çok geçmeden tazminatsız olarak işen çıkarıldı. ‘Kara liste’ye alındı. Nihayet başbakanlık makam aracını tekmelediği suçlamasıyla ‘kamu malına zarar vermek’ suçlamasıyla yargılandı ve 548 lira para cezasına çarptırıldı.
Erdal Kocabıyık
Açılışı bakan yapmıştı
310 madenciye mezar olacak madenin yeni ocaklarından birinin açılışı dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı Taner Yıldız tarafından faciadan dokuz ay önce, yani Temmuz 2013’te yapılmıştı.
Yıldız, törende işletmeden övgüyle söz ediyor, “Güvenlikle ilgili sistemlere para harcadıkça, işçi kardeşimizin veriminin arttığını gördük” diyordu.
Hürriyet’ten bir Alp Gürkan güzellemesi
Bundan üç ay sonra, Ekim 2013’te, CHP, MHP ve BDP’nin desteğiyle Soma’daki maden ocaklarında meydana gelen kazaları araştırmak için Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını önerildi. Öneri, faciadan iki hafta önce, 29 Nisan 2014’te AKP’lilerin oylarıyla reddedildi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na göre Soma Kömür İşletmeleri A.Ş., 2012 ve 2013 yıllarında ikişer kez, 2014 yılında ise 13, 14, 17 ve 18 Mart’ta teftiş edilmiş, iş sağlığı ve güvenliği açısından mevzuata aykırı bir durum görülmemişti.
‘Müfettişle Cuma’ya da gidilir, rakıya da. Yeter ki maden ocağı kapanmasın’
Bir mühendis
17 Mayıs 2014’te kurtarma çalışmaları bittikten sonra dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı Faruk Çelik ‘müjde’yi verdi: Ölenlerin ailelerine bir defaya mahsus olmak üzere 415 TL cenaze yardımı ödemesi yapılmıştı.
Başsavcılık: Trafo patlaması değil
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ise facianın ‘trafo patlaması sonucunda gerçekleştiğini’ öne sürüyordu.
Soruşturmayı Akhisar başsavcılığı yürütüyordu.
19 Mayıs 2014’te Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan dahil 25 kişi gözaltına alındı. Gürkan’ın yanısıra genel müdür Ramazan Doğru, işletme müdürü Akın Çelik, maden mühendisleri Yalçın Erdoğan, Ertan Ersoy, vardiya amirleri Yasin Kurnaz, İsmail Adalı ve Hilmi Kazık tutuklandı.
Başsavcılık, AFAD’ın iddiasının aksine facianın trafo patlaması sonucu meydana geldiğini düşünmüyordu.
Şüphelilere ‘maden ocağı içindeki ısı değerlerinin yüksek olduğu, buna karşın üretimin neden durdurulmadığı‘ da sorulmuştu.
Maden Mühendisleri Odası: Öngörülenin üzerinde üretim riski yükseltti
Faciadan önce kurulması AKP’lilerin oylarıyla Meclis’te reddedilen araştırma komisyonu 5 Haziran 2014’te çalışmalarına başladı.
Temmuz 2014’te Maden Mühendisleri Odası bir ön rapor hazırladı. Komisyona da sunulan rapora göre, faciada yaşamını yitirenlerin sayısının yüksekliği öngörülenin üzerinde üretimden kaynaklanıyordu. Türkiye Kömür İşletmeleri’yle yapılmış yıllık 1,5 milyon tonluk anlaşmaya karşın madende yılda 3,5 milyon ton kömür çıkarılıyordu. Mart 2017’de ulaşılması gereken üretim miktarına Mayıs 2014’te ulaşılmıştı.
Ayrıca, ocakta, görece dar bir alanda çok fazla pano aynı anda çalıştırılmış, üretim zorlaması ve yoğun çalışma nedeniyle işçi sayısı giderek artmış, dolayısıyla kaza riski de yükselmişti.
Dahası ocağın iş güvenliğiyle ilgili denetim sorumluluğu asıl işveren Türkiye Kömür İşletmeleri, alt işveren Soma Kömür A.Ş., Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndaydı. Ancak sayılan kurumların hiçbiri sorumluluklarını yerine getirmemişti.
Müfettişlere soruşturma yok
Faciadan iki ay önce iş sağlığı ve güvenliği açısından iki müfettiş inceleme yapmış, olumlu rapor vermişti. Ancak, bakan Çelik, müfettişler Emin Gümüş ve Ersin Bulut dahil 12 müfettiş ve İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürü Kasım Özer hakkında soruşturma izni vermedi.
Büyük patrona takipsizlik
Eylül 2014’te Soma Holding’in kurucusu Alp Gürkan, şirket yöneticileri Haluk Sevinç ve Hayri Kebapçılar hakkında faciada sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi. Bu karar ancak iki yıl sonra kaldırılacak ve söz konusu kişiler de davaya dahil edilecekti.
Kasım 2014’te tutuklu yargılanan yönetim kurulu başkanı Can Gürkan, genel müdür Ramazan Doğru, teknik nezaretçi Ertan Ersoy, işletme müdürü Akın Çelik, üretim müdürü İsmail Adalı, iş güvenliğinden sorumlu vardiya amirleri Mehmet Ali Günay Çelik, Yasin Kurnaz ve Hilmi Kazık hakkında ‘olası kastla öldürme’ suçundan 301 kez 20 ila 25 yıl, ‘neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçundan da 161 kez iki ila altı yıl; tutuksuz 37 sanık hakkında, ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma‘ suçlamasıyla iki yıldan 15 yıla kadar değişen hapis cezaları talep edildi.
Can Gürkan: En çok biz mağdur olduk
Yargılama 13 Nisan 2015’te başladı. Bu duruşmada iddianame okundu. Sanıkların ifadelerine ise 15 Nisan’daki duruşmada geçildi. Duruşmalara Can Gürkan’ın “En çok biz mağdur olduk” demesi damga vurdu.
Davanın ikinci tur duruşmaları 15 Haziran’da başlayacaktı. Bu duruşmaya iki gün kala Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), yaz kararnamesiyle soruşturmayı yürüten Akhisar Başsavcısı Bekir Şahiner’i, Bilecik başsavcılığına atadı.
Ben yapmadım, FETÖ yaptı
Yargılama sürecinde sanıkların birçok sözü hem hayatını kaybeden madencilerin aileleri tarafından hem de kamuoyu tarafından öfkeyle karşılanıyordu. Bunlardan biri yine Can Gürkan tarafından dile getirildi. Gürken, 9 Ağustos 2016’daki duruşmada, “Ülkemiz PKK, DHKP-C, FETÖ saldırısı altındadır. Bu örgütler Soma’yı da yapmışlardır” dedi.
Duruşma savcısı, davanın 20 Şubat 2017’deki 15’inci duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını açıklayacağını söyledi.
O gün geldiğinde mütalaa öncesinde beş dakika mola isteyen savcı, geri geldikten sonra bu kez mütalaa için süre istedi. Mahkeme, talebi kabul ederek bir sonraki duruşmanın 18 Nisan 2017’de yapılmasına karar verdi.
O gün geldiğinde savcı mütalaasını yine açıklamadı. Gerekçe olarak da, ‘o dönem yürütülen başka bir soruşturmanın tamamlanmaması’nı gösterdi.
İki hâkime el çektirildi
Savcının mütalaayı açıklamamasına gerekçe olarak gösterdiği soruşturmanın tamamlanması beklenirken davayı başından beri yürüten Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Aytaç Ballı, 4 Temmuz 2017’de yayınlanan Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kararnamesiyle İzmir’e gönderildi. Mahkemenin kıdemli üyesi Esra Dokur da Aydın’da görevlendirildi.
Madencilerin avukatları tutuklandı
İki ay sonra madenci ailelerinin ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı dahil bazı avukatları, mesleki faaliyetlerinden dolayı tutuklandı. Gerekçe olarak gösterilen faaliyetlerinden biri de Soma davasıydı.
Beş dakikalık mola bir buçuk yıl sürdü!
Duruşma savcısının esas hakkındaki mütalaayı açıklamak için istediği beş dakika mola tam bir buçuk yıl sürdü!
Mütalaa 19 Haziran 2018’de açıklandı. Can Gürkan dahil sekiz sanık için ‘olası kastla öldürme’ suçundan 301 kez 20 ila 25 yıl, ‘neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçundan ise 162 kez iki ila altı yıl hapis cezası istendi.
Büyük patrona beraat
11 Temmuz 2018’de mahkemenin yeni heyeti hükmü açıkladı.
‘Bilinçsiz taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan Patron Can Gürkan’a 15 yıl, genel müdür Ramazan Doğru ve işletme müdür yardımcısı İsmail Adalı’ya 22 yıl 6’şar ay, işletme müdürü Akın Çelik’e ve maden mühendisi Ertan Ersoy’a 18 yıl 9’ar ay hapis cezası verildi. Gürkan ayrıca üç yıl süreyle maden faaliyetlerinde bulunmaktan men edildi.
Tutuksuz sanıklardan emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik’e 11 yıl sekiz ay, maden mühendisleri Yasin Kurnaz ve Hilmi Kazık’a 10 yıl 10’ar ay, yönetim kurulu üyesi Haluk Sevinç, çalışanlar Hilmi Karakoç, Mehmet Eres, Hüseyin Alkan ve Fuat Ünal Aydın’a sekiz yıl 4’er ay ve Murat Bodur’a da altı yıl üç ay hapis cezası verildi.
Büyük patron Alp Gürkan dahil 37 kişi ise beraat etti.
Karar, istinaf mahkemesi tarafından onanınca, Can Gürkan, 19 Nisan 2019’da tahliye edildi. Dava dosyası da Yargıtay’a taşındı.
Yargıtay’ın kararına üye değişikliğiyle müdahale
2 Ekim 2020’de Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi sanıklara verilen cezayı az bularak mahkumiyet kararını bozdu.
Can Gürkan dahil dört sanığa iddianamede talep edildiği gibi ‘olası kastla’ 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama suçundan ceza verilmesi istendi.
8 Ocak 2021’de iki Yargıtay savcısı kararın düzeltilmesi için başvuruda bulundu.
Aynı günlerde 12’inci Ceza Dairesi’nin beş üyesinden üçü değiştirildi. Başkan Ahmet Er ve üye hâkim Nadir Güngündeş koltuğunu korurken sanıklara daha ağır hapis cezası verilmesi istenen kararda imzası bulunan üç üyenin yerine eski adalet bakanı ve adalet bakanlığı müsteşarı Kenan İpek, eski HSK genel sekreteri Fuzuli Aydoğdu ve eski Ceza ve Tevkifevleri genel müdürü Mustafa Yapıcı getirildi.
Kenan İpek, davaya daha önce de ‘müdahil olmuştu.’ Dosyanın ilk hâkimi Aytaç Ballı’nın İzmir’e gönderilip yerine Elbistan’dan Salih Pehlivanoğlu’nun getirilmesine karar verilen HSK kararnamesinde İpek’in de imzası vardı.
Yargıtay savcılarının yaptığı itiraz, 12’inci Ceza Dairesi tarafından oy çokluğuyla kabul edildi. Can Gürkan dahil dört sanığın ‘bilinçli taksirle ölüme sebep olma’ suçundan cezalandırılmasına karar verildi. Böylece, Can Gürkan’a en fazla 22 yıl hapis cezası verilebilecekti.
CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Yargıtay kararında imzası bulunan üç yeni hâkimle ilgili şunları söylüyordu: “Yargıtay’daki beş hâkimden yeni gelen ve bu anne ve babaları yeniden ağlatan üç hâkimin Soma A.Ş.’nin İstinye Park yakınlarındaki dev gökdelenine son zamanlarda girip çıktığı iddia edilir. MOBESE kameralarını ve o binanın kameralarını altı ay geriye dönük inceleyecek bir babayiğit var mıdır?”
Ve tahliye…
Yargıtay’ın hükmüyle birlikte tahliye kararları da gecikmedi. Böylece tutuklu sanık kalmadı.
Davanın Yargıtay kararından sonraki ilk duruşması 13 Nisan 2021’de yapıldı.
Can Gürkan, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Faciada yakınlarını kaybedenler bu duruma itiraz etti ancak yeni başkan itirazlara kulağını tıkayıp duruşmayı devam ettirdi.
Mahkeme, Can Gürkan dışındaki sanıkların duruşmaya katılma zorunluluğunu da kaldırdı. Gürkan’ın bir sonraki duruşmaya da SEGBİS yoluyla katılmasına karar veren heyet, mütalaaya karşı önümüzdeki celseye kadar taraflara ayrı ayrı süre verilmesine hükmetti.
Bir sonraki duruşma 24 Mayıs’ta.
Geçen yıl nisan ayında yapılan infaz düzenlemesi doğrultsunda nihai kararla verilecek cezaların yarısı infaz edilecek; dahası sanıklara üç yıllık denetimli serbestlik hakkı kullandırılacak.