Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘siyasi cinayet’ iddialarıyla ilgili soruşturma açan Ankara başsavcılığına, avukatı Hüseyin Aydın aracılığıyla ikinci kez dilekçe verdi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun soruşturma kapsamında ifadesinin alınmasını istedi.
Erdoğan, muhalefeti hedef alarak, “Ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını da hatırlatmak istiyoruz” demişti. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu’ndan, “Siyasi cinayet kaygım var. ‘Başınıza neler gelecek’ dedi. Açıkça tehdit ediyor” açıklaması gelmişti. İYİ Parti Teşkilat Başkanı Koray Aydın da, “Bizim de aldığımız suikast duyumları var” demişti. AKP sözcüsü Ömer Çelik ise hükümetleri döneminde Türkiye’de siyasi cinayetlere ve faili meçhullere son verildiğini, vesayet döneminin kapandığını savunmuştu.
Ankara başsavcılığı, 13 Ekim’de resen soruşturma başlatmıştı. Aydın, cumhurbaşkanı adına 15 Ekim’de yazılı müracaatta bulunarak iddiaların incelenmesini, iddia sahiplerinin bilgisine başvurulmasını istemişti.
Erdoğan’dan sonra yazılı sunacağını bildirmiş
AA’nın haberine göre dilekçede, Kılıçdaroğlu’nun sunduğu dilekçede, iddiaların Erdoğan’ın bazı beyanlarına dayandığını iddia ettiği, Erdoğan’ın 15 Aralık 2018, 26 Mayıs 2021 ve 7 Ekim 2021’deki konuşmalarına değindiği, bu konuşmalarındaki niyet ve yaklaşımlarına dair beyanının alınmasını müteakip kendisinin de gerekli beyan ve değerlendirmeleri başsavcılığa yazılı sunacağını bildirdiği kaydedildi.
Erdoğan’ın ’50 yıla yaklaşan siyasi hayatının hiçbir evresinde şiddete ve türevlerine tolerans göstermediği, barışçıl, meşru ve demokratik siyaset tarzını siyasi yolculuğunun temel referansı olarak belirlediği’ vurgulanan dilekçede, bu nedenle cumhurbaşkanını bir kısım beyanlarını bağlamından kopararak, siyasi cinayet iddialarının dayanağı olarak göstermenin gerçekçi, sorumlu ve makul bir yaklaşım olmadığı gibi iyi niyetle de bağdaşmayacağı belirtildi.
Dilekçede, “Yaklaşık üç yıl önceki bir konuşmayı, bugünlerde dile getirilen siyasi cinayet iddialarının dayanağı olarak göstermek korku ve paniğe neden olabilecek, toplumun huzurunu bozabilecek iddialarının ne kadar sorumsuzca dile getirildiğini göstermesi açısından dikkat çekicidir” ifadelerine yer verildi.
‘Paylaşması yasal zorunluluk’
Erdoğan’ın konuşmalarında şiddeti çağrıştıracak iddialara dayanak teşkil edebilecek hiçbir ifade olmadığı savunulan dilekçede şunlar kaydedildi: “Muhalefetin iktidarı eleştirmesi, uyarması ne kadar meşru ise cumhurbaşkanımızın, muhalefeti eleştirmesi ve uyarması da o kadar meşrudur. Cumhurbaşkanımızın, muhalefete ve muhalefet liderlerine yönelik olarak halkın gösterdiği ve şiddet içermeyen demokratik tepkileri tasvip ve takdir etmesi de hukuk dışı bir çağrı olarak nitelendirilemez. Kaldı ki CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, milletvekili sıfatını haiz olması hasebiyle ceza hukuku bağlamında kamu görevlisi de sayılmaktadır. Dolayısıyla bildiklerini, varsa elindeki belge ve delilleri, herhangi bir şart ileri sürmeksizin yetkili makamlarla paylaşması yasal bir zorunluluktur. Bu nedenle 15 Ekim 2021 tarihli dilekçesinde bu yükümlülüğünü yerine getirmek için ileri sürdüğü koşulların hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Dilekçede sonuç olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bilgisine başvurulması için lüzumlu usuli işlemlerin, iddiaların vahameti de dikkate alınarak ivedilikle yerine getirilmesi vekil olarak talep edilmiştir.”