• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

'Serum mesaisi' acil servisleri tıkıyor: 'Kontrolsüz bir hastalık algısı var'

14/02/2022 14:22

MESUDE ERŞAN

mesudeersan@diken.com.tr / @mesudersan

Günün her saati hasta yoğunluğuyla baş etmeye çalışan acil servislere başvuranların arasında serum isteyenler de yer alıyor. Hastaların ‘sarı serum’ veya ‘atom’ adını verdiği serumlara talep, enfeksiyonlarla birlikte kış aylarında artıyor.

Acillerdeki hasta yoğunluğuna bakılmadan, hekimlerin tanı ve tedavi planı beklenmeden, ısrarlarla serum takılması isteniyor. Hastaların iki ‘gözde’ serumu var. İlki, içine katılan B vitamininden ötürü sarı renkli. Halk arasında ‘sarı serum’ veya ‘renkli serum’ diye isimlendiriliyor. Diğeri ise ağrı kesici, antibiyotik, sakinleştirici ve vitamin katılarak hazırlanıyor. Hastalar bu karışıma ‘atom’ diyor.


Enfeksiyonların birçoğunda, hemen serumla yerine koyulması gereken sıvı kaybı ya da vitamin eksikliği yaşanmıyor. Serum talepleri gereksiz yere damar yolu açılması, sedye ve yataklarınsa 3-4 saat ‘işgal edilmesi’ anlamına da geliyor.

Sağlıkta şiddete bahane

Serum, sağlıkta şiddetin ‘Türkiye’ye özgü nedenleri’ arasında yer alıyor. Hastalar serum taleplerinin hekimler tarafından uygun görülmeyerek karşılanmaması halinde şiddete başvurmaktan, hastane yönetimlerinden Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) kadar şikayet etmekten çekinmiyor.

İstanbul’un Fatih ilçesinde dün akşam bir devlet hastanesinde serum iğnesi çıkarılırken canının yandığını öne süren hasta ve yakınlarının sağlık çalışanlarına saldırması olayındaki gibi işlem tek başına şiddetin bahanesi olabiliyor. Bazı hastalarsa serum takılırken hissettikleri acıdan ötürü saldırıyor.

Serum tedavi etmez!

Diken’e konuşan Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD) Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ayhan Özhasenekler, sözlerine acillere başvuru sayısını hatırlatarak başladı. Türkiye’de acil servislere yılda 160 milyon başvuru yapılıyor. Yani nüfusun iki katı insan acilleri kelimenin tam anlamıyla dolduruyor. Bunların sadece yüzde 20’si gerçek acil.

Özhasenekler, şunları kaydetti: “Acillere bu kadar yüksek sayıda başvuru tek başına, sağlık sisteminde bir sorun olduğunu gösteriyor. Bizim camiamızda ünlü bir söz var ‘Uygunsuz her acil başvurusu, halk sağlığı sisteminin yetersizliğinin bir sonucudur’ diye. Ya hastalar iyileşmiyor ya doğru tedavi almıyor ya da doğru yerlere gidemiyorlar. Koruyucu sağlık hizmetleriyle, hastalıkların gelişmeden önlenmesi tedavi etmekten çok daha önemli. Bunu yapamıyoruz maalesef. Hastalarda, kontrolsüz bir hastalık algısı var.”

Bazı durumlarda riskli

15 gündür topuğu ağrıdığı, yıllardır kaşındığı için acile başvuranlar olduğunu anlatan Özhasenekler, şunları söyledi: “İnsan biyo-psiko-sosyal bir varlık. Biz hekimler ister istemez sadece biyolojisiyle uğraşıyoruz. Aslında sosyal devlet yapısındaki sağlık sistemleri, insanların psikolojik ve sosyal yapılarıyla da ilgilenmeli. Tam da bu nedenle, acillik olmadığı halde acile başvuruların bir sebebi de psikolojik ve sosyal açlıklarının göstergesi olan değer görme ihtiyacı. Bir de serum takılınca, ‘Bakın ben hasta oldum, bana serum bile taktılar’ duygusu yaşanıyor. İşyerinden izin almak için bir bahane, evde aileden yardım istemenin farklı bir istem şekli bu. Bu sayede insanlar bundan ikincil kazanç elde ediyor. Oysa serum bir sıvıdır ve bazı durumlar ve hastalarda riskli de olabilir. Serum vermeyi uygun görmediğimiz kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği hastalarını bile ikna etmekte güçlük çekebiliyoruz ama uygulamıyoruz da. Sonuçta serum bir ilaç ve gerektiği zaman, doğru hastalar için, doğru zamanda kullanılmalı.”

Yerine su içilse de olur

Serumun gerekip gerekmediği hekimin vereceği bir karar. Ancak hasta ve yakınlarının ısrarlı talepleri, iş yoğunluğu, hasta kalabalığı gibi faktörler nedeniyle hekimler “Serum takılsın, gitsin” diye düşünebiliyor.

Özhasenekler, “Bazen içine ilaçlar katılarak bazen de sadece serum (tuzlu ya da şekerli sıvı) veriliyor. Halbuki hasta serum yerine daha fizyolojik bir ihtiyacını da karşılayarak su içebilir. Kaldı ki içine ilaçlar karıştırılarak verilmesi başka sorunlara, ilaç etkileşimlerine, beklenmedik yan etkilere yol açabilir” ifadesini kullandı.

Kış aylarında üst solunum yolu, ateş, öksürük, balgam gibi şikayeti olanların acillerde serum takılmasını istediklerini anlatan Özhasenekler, şunları kaydetti: “Yaz aylarında da güneşin altında kalanlar da sıvı takviyesi için serum istiyor. Her türlü şikayet için serumun tedavi edici olduğuyla ilgili bilgi, bilimsel dayanak yok. Serum aslında bir nevi yerine koyma tedavisi, sadece ihtiyaç halinde uygulanmalı. Ayrıca serum için girişimsel bir işlem uygulanır ve damar yolu açılır. Damar yolu açılması da çıkarılması da can yakıcı bir işlemdir, buna rağmen hastalar yine de göze alıyorlar nedense.”

İkna etmek zor oluyor

Bazı hastalarsa daha önce reçete edilen ilaçlarıyla acillere gelerek, bunların seruma katılıp damardan verilmesini istiyor. Özhasenekler, “Bazen hastalar kas içine yapılması gereken ilacı illa serumla vermemiz için acile geliyor. İlaç formları farklı olduğu bu ilaçları böyle vermek doğru değil. Anlatmaya çalışıyoruz ve yapmıyoruz. Maalesef ısrarları devam ediyor” diye konuştu.

Serum vermenin belli bir hızı var. Dolayısıyla serum uygulanırken, hastanın yatırılması gerekiyor: “Bu gereksiz yere sedye işgaline sebep oluyor. Sağlık çalışanlarına iş yükü getiriyor, zaman kaybettiriyor. Özellikle birinci ve ikinci basamakta bu serum işi maalesef daha yaygın. Hasta yoğunluğu çok fazla, serumun gerekmediğine ikna etmek için uğraşmak yerine serumu verip gönderebiliyorlar.”

İstanbul’da sağlık çalışanlarına saldırıya dört suçtan tutuklama

Kategori:Diken özel, Sağlık

SON HABERLER

Polisler hastaneden ayrılan İnan Kıraç'ı arıyor

İş adamı İnan Kıraç, bugün bir hastanede check-up işlemlerin ardından bir araçla hastaneden ayrıldı. Kaçırıldığı iddiaları üzerine polis çalışma başlattı.

Fenerbahçe'den bedelli sermaye artırımı kararı: Hedef borç kapatmak

Fenerbahçe Futbol AŞ, 250 milyon lira olan sermayesini yüzde 400 artırarak 1 milyar 250 milyon liraya çıkarma kararı aldı.

İBB soruşturması: Yedi kişi daha tutuklandı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) odaklı ‘yolsuzluk’ soruşturması kapsamında gözaltına alınan yedi kişi daha tutuklandı.

Trump yönetimi Harvard'ın yabancı öğrenci alma yetkisini iptal etti

ABD İç Güvenlik Bakanlığı, Harvard Üniversitesi’nin uluslararası öğrenci kaydetme yetkisini iptal etti.

Trump'ın Eğitim Bakanlığı'nı kapatma kararı durduruldu

ABD’de bir federal yargıç, Başkan Donald Trump’ın Eğitim Bakanlığı’nı kapatma kararının uygulanmasını durdurdu. 

TİP'in 'müdahalesi': Bir şey yapmalı ama ne?
Türkiye İşçi Partisi 2.0

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 760 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

İhsan Çaralan: İster istemez akla 'ahtapot suç örgütü' tanımı geliyor

Emre Kongar: Erdoğan/AKP iktidarı, zayıfladığı dönemlerde, ömrünü uzatmak için, önce Kürt milliyetçiliğini kullanmıştır

Mine Söğüt: Rahat rahat konuşalım, Linet bu ülkede bizimle kalsın mı yoksa gitsin mi?

Mustafa Balbay: Kurtulmuş, 'Alevileri inciten bir şey demedim' yerine, özür dileyip ne düşündüğünü daha net ifade edebilirdi

Feray Aytekin Aydoğan: Mücadele ederek kazandığımız tüm haklar hedef tahtası hâline getiriliyor.

Alaattin Aktaş: Resmi tatillere niye ek yapılıyor?

Zeynep Altıok Akatlı: Türkiye'de barışın tartışıldığı bu günlerde, nefretin sanat üzerindeki gölgesi hepimize ağır geliyor

Nevşin Mengü: İnternet sitelerinin basın yasasına göre künyesi olmak zorunda

Gökçer Tahincioğlu: Kaç süslü lafla, 12 yaşında bir çocuğun öldürülmesinin üzeri kapanır?

Hediye Levent: ABD Dışişleri Bakanı Rubio'nun Suriye'de her an bir iç savaş patlayabileceğine dair açıklaması gündemde

Abdulkadir Selvi: Macaristan'da Orban, Türkiye'de Erdoğan kazandı; küresel proje çöktü

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×