Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Bir yanda, imzalayarak kabul ettiğimiz ‘Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, 18 yaşından küçük olanları çocuk sayıp evlenmelerine izin vermiyoruz; öte yanda her yıl evlendirilen binlerce çocuk, çocuk anneler ya da Karaman’da olduğu gibi düşük yapan kız çocuklar! Bir yanda bilimsel veriler felakete yol açacağını gösterdiği için Kanal İstanbul’a karşı çıkanlar; öte yanda kanal yapımında ısrarcı olanlar! Bir yanda sanatını icra ederken kalp krizinden sahnede rahmetli olan sanatçı için yas tutan toplum; öte yanda “Sahnede gebermiş” diyen bir (hem de) müftü ve “Karadeniz’i de kirletir, Hindistan Ganj Nehri’ne atsınlar” diyebilen bir AKP’li eski belediye başkanı!
Bir yanda “Turpla, şalgamla devlet yönetilmez, hakla hukukla yönetilir” diyen çiftçi; öte yanda “Turpun büyüğü kasada” diyen yönetim anlayışı! Bir yanda resmen ’emek ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenler; öte yanda onları Taksim’e sokmayıp izin verdikleri alana bile gitmelerini engellemek için her türlü önlemi alan yönetim anlayışı! Bir yanda yasal hakkını kullanıp cumhurbaşkanı adayı olmak isteyenler; öte yanda “Cumhurbaşkanlığı hevesiyle daha kaç kişi siyaset girdabında telef olacak” diyen yönetim anlayışı! Bir yanda dünyayı değiştirmek isteyen çocuklar; öte yanda aklını fikrini öteki dünyaya yönlendirmeye çalıştığımız çocuklar!
Ne yazık böylesi birbirine karşıt eylem ve söylemler, yukarıda örneklenenlerle sınırlı değildir. Birbirine karşıt eylem ve söylemlerin yaygınlaştığı bir ülkede birliği korumak da, barış ve huzur içinde yaşamak da kolay değildir. Böylesi karşıtlıkları en alt düzeye indirgeyebilmek için, bağımsızlık, barışseverlik, bilimsellik, halkçılık, hukuksallık, laiklik ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkacak yurttaş yetiştirecek eğitim sistemine işlerlik kazandırmak gerekir.