Yeniden Doğan medyanın başına getirilen Mehmet Ali Yalçındağ tarafından gönderilip Enerji Bakanı Berat Albayrak’a da iletildiği öne sürülen bazı mailler ifşa edildi.
Bakan Albayrak’ın elektronik posta hesapları hacker grubu RedHack tarafından ele geçirilmişti. Grup 23 Eylül’de, Alp Altınörs ve Aslı Erdoğan başta olmak üzere solcu muhalifler 27 Eylül’e kadar serbest bırakılmazsa Albayrak’ın hesaplarındaki mailleri yayınlamaya başlayacağını duyurmuştu. Grup sürenin dolması ardından dediğini yapmıştı.
Bunun üzerine beş kişi gözaltına alınmış, RedHack ise söz konusu kişilerin grupla bağlantısı bulunmadığını ve haksız yere gözaltına alınıp işkence edildiklerini savunarak ele geçirdiği mailleri yayınlamayı sürdürmüştü.
Son olarak bu akşam Dicle Haber Ajansı (DİHA) RedHack tarafından servis edildiğini belirttiği bir takım maillerin deşifre edilmiş haline dair bir haber geçti.
DİHA’nın haberine göre söz konusu mailler Yalçındağ tarafından gönderilmiş.
Aydın Doğan’ın kızı Arzuhan Doğan’la evli Yalçındağ, 2012’de uzaklaştırıldığı CEO’luk görevine 2015 sonunda yeniden getirilmişti. Halihazırda Hürriyet, Posta, CNN Türk ve Kanal D’yi de bünyesinde bulunduran grubun yönetim ve eşgüdümünden Yalçındağ sorumlu.
İşte Dicle Haber Ajansı’nın ulaştığını öne sürdüğü mailler…
‘Başkanlık modelinin gelmesi için çalışılacak’
6 Mayıs 2016 tarihli mail (Bu ve tüm maillerde imla hataları Yalçındağ’a aittir): “Bu dönemde grubumuzla ilgili artıların ve eksilerin muhakemesini yaparsak hepimiz için faydalı olur. Net olunması gereken 2 konunun Paralel ile mücadelede ve Başkanlık sistemi olduğu kanaatindeyim. Alınan bu değişim kararının 1 gün, 1 hafta, 1 ayda değil uzun süre önce alındığını biliyoruz. Her türlü ayrıntısına kadar planlandı ve en doğru zaman beklendi. Şu anda AK Parti ve Sayın Tayyip Erdoğan en güçlü olduğu günleri yaşıyor. Hem içerde hem de dışarda. Türkiye’nin bir numaralı konusu olan Terörle mücadelede yol haritası başarıyla sürdürülüyor. Motor ısındı bundan sonra durması mümkün değil. Ancak tam temizlik olduğunda motor kapanacak, bu konuda herkes ne yaptığını ve ne yapacağını biliyor. Yeni Başbakan ile 1 yıla kalmadan Partili Cumhurbaşkanı veya Başkanlık modelinin gelmesi için çalışılacak.”
‘Kafasızlığın daniskası Sedat’ın yaptığı’
Mailde şunlar da yazılı: “Son olarak bugün Hürriyet gazetesinin manşetini büyük sorumsuzluk ve düşmanlık olarak görüyorum. İş bitmiş gitmiş neye yarayacak bu manşet anlamakta zorluk çekiyorum. Kafasızlığın daniskası Sedat’ın yaptığı (Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’i kastediyor). Yine bir çuval inciri berbat ettiğimizi düşünüyorum. Yazık.”
CHP’li İnce ‘en yanlış adres’e gitmiş!
10 Mayıs 2016 tarihli mail: 14:16’da gönderilmiş. ‘Sürpriz ziyaret’ başlıklı mailde şunlar yazılı: “(CHP) Yalova Milletvekili Muharrem İnce ziyarete geldi. Meral hanımın (MHP liderliğine soyunan Meral Akşener’i kastediyor) çıkışının siyaseti hareketlendirdiğini bunun arkasından CHP de de değişimin önünün açılacağını bunun bir fırsat olduğunu, bu fırsatı iyi kullanırsak Başkanlığın önünün tıkanacağını ve vakit geçirmeden bu projeye destek olunması gerektiğini, burada da Doğan medya ve hürriyet in çok önemli konumda olduğunu anlattı. Başkan olunduğu takdirde artık Türkiye’nin kötü günlere geçeceğini ve yapılacakların durdurulamayacağı anlattı. Hadi destek olun yapalım şu işi çıkarın beni ortaya dedi. Bu işi yapacak tek kişi kendisinin olduğunu ifade etti:))) Benim cevabım; Medyanın siyasete karışmasının doğru olmayacağını, siyaseti yönetmeye kalktığımız için çok prestij kaybettiğimizi söyledim. Nasıl olsa bir gün Kılıçlaroğlunun yerine geçme şansının olduğunu böyle işleri biraz zamana bırakmakta fayda olacağını anlattım. Yok yok hemen acele yapıp durduralım Tayyip beyi diyor:)). Diyecektim ki en yanlış adrese geldiniz, ama kendimi tuttum, Hayırlısı olsun bir bakalım dedim, ayrıldık. Kolay gelsin.”
Sedat Ergin’in yerine Ahmet Hakan
11 Mayıs 2016 tarihli mail: Saat 21:31’de gönderilmiş. ‘Konu: Ahmet Hakan.’ Şöyle deniyor: “Bildiğiniz gibi uzun zamandır Hürriyet gazetesinde yapılan hatalar, yanlışlar ve gazetedeki satış kaybı sebebiyle mevcut genel yayın müdürünün (Sedat Ergin’i kastediyor) değiştirilmesi gerektiği konusunda 2 aydır çalışmalar yapmaktayım. Sedat değiştiğinde kim olmalı ki ben kefil olayım diye ciddi bir araştırma yapmaktayım. Sonunda benim sorumluluğumda işi yeni birine teslim edeceğim ama beni zor durumda bırakacak biri olmaması lazım. Bu arada Vuslat (Aydın Doğan’ın kızı, Ali Sabancı’nın karısı, Hürriyet Gazetecilik Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı’yı kastediyor), ‘ben Sedat’a çok güveniyorum benim adamım oldu’ diye Sedat’tan vazgeçmiyor. Sedat benimle yaptığı her toplantıyı Vuslat’a gidip anlatıyormuş diye Sedat’a çok güveniyormuş.
Diğer taraftan Aydın bey de nasıl olsa Sedat değişecek diye düşündüğü için kim olmalı ki rahat etsin ve güvensin diye bir çalışma içinde. Ahmet Hakan’ı düşünüyorum dediğinde ben Ahmet ile uzun toplantılar yaptım. Ahmet’te şunun farkındaki biz birbirimizi anlamalıyız ki birlikte çalışalım. Sonunda gördüm ki ben Ahmet’e kefil olabilirim. Benimle çok paralel düşünüyor. Ayrıca sadece size bağlı olursam çalışırım, Vuslat hanım müdahale ederse çalışamam diyor. Bugün gazeteciler.com da çıkan haber ilginç. Çoğu doğru. Vuslat’ın kendi yapmak istediği, Aydın beyin olmaz dediği dahil doğru. Vuslat genel yayın müdürü olacakmış. Olmaz dedi. Ben Ahmet ile bu işi yapabileceğimizi düşünüyorum. Düşünmekte fayda görüyorum.”
‘Beni sıkıntıya sokuyor’
13 Mayıs 2016 tarihli mail: Saat 18:57’de gönderilmiş. Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’a hitaben şöyle deniyor: “Hasan bey kolay gelsin. Geçen gün Sayın Cumhurbaşkanı’mız Hilton Oteline gelmiş. Benim bilgim yoktu, olsa zatıalilerini kapıda karşılardım. Bizimkiler bana haber vermemişler ve Vuslat, (Aydın Doğan’ın kızı, işadamı Ali Sabancı’nın karısı Hürriyet Gazetecilik Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı’yı kastediyor) İbrahim Kalın (Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü) beyle görüşerek haberleşerek orada karşılamak talebinde bulunmuş, hatta Aydın beyle birlikte. Sonra askeri protokol Aydın beyin karşılama Ekibinde olmasının uygun olmayacağını bildirmiş. Vuslat ise İbrahim beyle görüşerek oraya davet edilmiş. Ve gitmiş Beyfendiyi kapıda karşılamış. Olabilir çok normal tabiki. Ama burada bu iş şöyle satılıyor, işte bizde Külliye ile temas kurabiliyoruz. Bu beni biraz sıkıntıya sokuyor. Sadece bilgi vermek istedim. Kolay gelsin.”
‘Siz geldiniz grup kurtuldu’
6 Eylül 2016 tarihli mail: Hasan Doğan’ın yanısıra, Sabah ve A TV’nin de sahibi Turkuvaz Medya Grubu’nun CEO’su Serhat Albayrak ve Bakan Berat Albayrak’a gece saat 02:25’te gönderilmiş. Konu, Yalçındağ’ın Jandarma Genel Komutanı Yaşar Güler’i ziyaretinde konuşulanlar.
Yalçındağ şunları yazmış : “10 gün önce Yaşar Paşa’ya Ankara’da geçmiş olsun ziyaretinde bulundum. Yanıma (Doğan TV Ankara Temsilcisi) Hande Fırat’ı da aldım. Yaşar Paşa şöyle lafa başladı; Mehmet Ali bey eğer Aydın bey (Aydın Doğan’ı kastediyor) sizi tekrar bu göreve getirmeseydi belki de bugün Doğan grubu olmayacaktı. Siz geldiniz grup kurtuldu ama siz de iyi şeyler yaptınız. Teşekkür ederiz. Ama bundan sonra da beklentimiz bu birlik beraberliğe sahip çıkmak. İnşallah bu ayarda gidersiniz dedi. ( bu arada bunları bayağı asker sertliğinde söyledi:) ). Bende emredersiniz komutanım dedim.”
Yalçındağ’ın Natek işi
Aynı mailde ‘İkinci notum’ başlığı altında şöyle deniyor: “Ortak olduğum siber güvenlik şirketi Natek için tebrik etti. Kuran çocukları çok iyi tanırım, bizimle iş yaparlar dedi. Fetö’cü olmadıkları için şimdi daha iyi anlıyorum ki yapın bu şirketle çalışın dediğim bir sürü işi de bunlara vermemiş Fetö’ya yakın olan gruplar dedi. Bende Amerika’da olduğu gibi bu şirketin devletin siber güvenlik şirketi olması gerektiğini ve bu konudaki vizyonumu anlattım. Tamamen katılıyorum ama bunu konuşacağınız tek kişi var Sayın Cumhurbaşkanı’mız, gidin bunu anlatın ve dediğinizi tek kendisi anlar ve yol verir dedi.”
‘Başkomutanım dedim, hoşuma gitti’
18 Ağustos tarihli mail: ‘Günlük’ olarak kaydedilen mesajda şöyle deniyor: “Sağolsun Hasan Doğanın yardımıyla hemen darbe sonrası Sayın CB mızı telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerimi ilettim kendisine sayın başkomutanım diye hitap ettim hoşuna gitti, anayasamızda böyle söylüyor sen de rahatlıkla söyle dedi, gülüştük, çok keyifliydi. Ve telefona AD’ı (Aydın Doğan’ı kastediyor) verdim. Çok uzun zamandır ilk kez telefonla konuştular. Bence iyiydi. Daha sonra aile fertleri bana teşekkür edeceklerine, ‘bizde zannettik ki CB ı kendi aradı babama teşekkür etti dediler. Küçümsediler işi. Beklentileri sayın CB mızın AD’yi arayıp teşekkür etmesiymiş.”
‘Vuslat ve Ali daha düne kadar bizden (AK Parti’den) nefret ederken…’
Mesaja şöyle devam ediliyor: “03/ağustos Çarşamba akşamı geç saatte Hande Fırat ile birlikte Sayın CB’mızı ziyaretimizden sonra çıkarken Hasan bey Hande ile Aydın beyle birlikte randevu konusunu konuşmuş. Siz isteyin randevuyu bir bakalım dediğini AD ye ertesi gün ilettik. Hande AD’ye demişki Mehmet Ali beyle birlikte olacak. AD 2 gün sonra beni çağırarak bu randevuyu sadece benimle değil Vuslat’ı da yanına alacağını söyledi. Gerekçe olarak Vuslat’ın eşi Ali’nin (işadamı Ali Sabancı’yı kastediyor) işlerinin bizim yüzümüzden kötü gittiğini ve bu sebeple de Vuslat da bu oyuna dahil olmak istiyor dedi. Benim yaptığım işe devam edeceğimi Vuslat’ın ise yurt dışında çalışmalar yapmak istediğini ve olan olayların yurt dışında anlatılmasına yardımcı olacağını anlattı. Bende cevaben Vuslat ve Ali daha düne kadar bizden ( AK Partiden ) nefret ederken nasıl gidip yurt dışında bu olanları samimiyetle anlatacak, nasıl Sayın CB mızı, nasıl bu darbeyi, içten anlatacak. Bu doğru bir karar değil hoş karşılanmayacaktır dedim. (…) Daha sonra AD Hande Fırat ile konuşur ve CB randevusuna Vuslat’ı da dahil etmek istediğini anlatır. Hande bunun çok yanlış olduğunu böyle bir şey yaparsanız randevuyu riske atarsınız der. Hatta Hasan Doğan’ın randevu için kesin değil uğraşacağız bir bakalım dediğini hatırlatmış. AD bunun üzerine karar değiştirir ve bana ‘seni de götürmeyeceğim ben yalnız gideceğim’ der. Burada niyet yine iyi giden birşeyi bozmaktır.”
‘Nuray Mert Erdoğan’ın hayranı olmuş’
Aynı mailde devamla şöyle deniyor: “Ahmet Hakan, Nuray Mert, Arzu (karısı Arzuhan Yalçındağ’ı kastediyor) ve ben Bodrum’da 12/ağustos cuma akşamı sohbet. Nuray Mert Sayın CB mızın hayranı olmuş, ‘doğru konuşalım olmasaydı mahvolmuştuk’ der. Arzu sorar neden akademisyenler yurt dışında gazete ilanları vermiyorsunuz düşüncelerinizi anlatsanız çok hoş olur. Nuray cevaben çok doğru olur ben bir yoklayayım etrafı der.”