• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Profesör: Yanan ormanların ağaçlandırma yerine doğal yollarla gençleştirilmesi lazım

31/07/2021 19:04

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay’a göre yanan ormanların mümkün olduğunca ağaçlandırma yerine doğal yollarla gençleştirilmesi gerekiyor.

Fotoğraf: AA

Türkiye yükselen hava sıcaklıklarının ortasında orman yangınlarıyla boğuşuyor. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 28-31 Temmuz arasında çıkan 101 orman yangınının 91’inin kontrol altına alındığını belirtti. Orman yangınları devam ederken kamuoyu ağaçlandırma kampanyalarına yöneldi.


Diken’e konuşan Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu da “Akdeniz’de yangınlardan sonra ekosistem büyük ölçüde kendini yenilediği için tekrardan ağaç dikmek gerekmiyor” demişti.

Tolunay, Twitter hesabı üzerinden orman yangınlarından sonra yanan alanların yeniden ormanlaştırılması için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini şu ifadelerle aktardı: “Ülkemizin toplam orman alanı 22,9 milyon hektar. Bunun 5.9 milyon hektarı meşe, 5,6 milyon hektarı ise kızılçam ormanlarından oluşuyor. Kızılçam ülkemizin en geniş yayılışa sahip ikinci türü ve tamamen doğal. Kızılçam ekolojik istekleri gereği Akdeniz ikliminin hakim olduğu ağırlıklı olarak Ege ve Akdeniz bölgelerinde yayılıyor. Az da olsa Marmara ve Batı Karadeniz Bölgelerinde de bulunuyor. Orman yangınları da ağırlıklı olarak yazları sıcak ve kurak bölgelerde çıkıyor.”

Bu bölgelerin aynı zamanda kızılçam ormanlarının bulunduğu alanlar olduğunu kaydeden profesör, Ege ve Akdeniz bölgesinde ‘maki bitki örtüsünün de yayılış göstermekte olduğunu, hem kızılçam ormanlarının hem de maki bitki örtüsünü oluşturan bitki türlerinin yangınlarda kolayca yanabildiğini’ ifade etti.

Prof. Tolunay şöyle devam etti: “Ancak kızılçam ve maki bitki örtüsü yangına uyum sağlamış türlerdir. Başka bir ifadeyle kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsü yangınlardan sonra kolayca yeniden yanan alanlara gelmektedir. Bunun sebebi kızılçam kozalaklarının ve tohumlarının yangında zarar görmemesidir. Yangın sonrasında kozalaklardaki tohumlar külün içine düşmektedir. Bu tohumlar yangını takip eden bahar ayında çimlenmekte ve yanan alana metrekareye onlarca fidan gelmektedir.

Yangın görmemiş kızılçam ormanlarında ağaçlardan dökülen kuru yapraklar kalın bir tabaka halinde birikmekte, tohumlar toprağa ulaşamadığı için çimlenmemekte, çimlenenler ise yaz kuraklığını atlatamadıkları için kurumaktadır. Maki bitki örtüsünün de gövde ve sürgünleri yansa da kökler yanmamakta yine bir sonraki baharda 1-1,5 metre boyunda sürgün verebilmektedir.”

‘Ancak fidan gelmeyen alanlarda düşünülmesi gerekmektedir‘

Profesör, bu nedenlerle yanan kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsünün bulunduğu bölgelerde ağaçlandırma yerine sadece ‘yanan alanların koruma altına alınması ve bir sonraki baharın beklenmesi’ durumunda fidan ile diğer çalı ve otsu türlerin yeniden sahaya gelmesinin mümkün olduğunu söyledi.

Tolunay şunları kaydetti: “Bu noktada yeterince tohum olmayan yerlere civardaki yanmamış ormanlardan toplanan tohumlar serpilerek ormanlaştırmaya yardımcı olunmaktadır. Ağaçlandırmanın ancak fidan gelmeyen alanlarda düşünülmesi gerekmektedir. Yanan ormanların ağaçlandırmasında yanan ağaçların ve çalıların kökleri sökülmekte toprak işlenmekte otsu türlerin tohumları ve soğanları toprak işleme sırasında yanan alandan uzaklaştırılmaktadır. Diğer yandan yangınlar beklenmedik olaylardır ve fidanlıklarda yeterince fidan bulunmaması olasılığı oldukça yüksektir.

Bu durumda da başka bölgelerden kızılçam ya da diğer türlerin fidanları ağaçlandırmada kullanılmaktadır. Ancak kızılçam dahi olsa örneğin Antalya’ya İzmir’den kızılçam fidanları getirilse dahi farklı iklim, toprak gibi ekolojik koşullarda yetişmiş ve farklı genetik özelliklere sahip bireylerin uzun zamanda yaşayıp yaşamayacakları belirsiz olmaktadır.”

‘Genetik kirliliğe neden olabilir’

Diğer yandan bu uygulamanın ‘genetik kirliliğe neden olabileceğini’ kaydeden İstanbul Üniversitesi akademisyeni şöyle devam etti: “Yanan kızılçam ormanları yerine başka türlerin kullanılması da benzer sorun oluşturmaktadır. Çünkü tür değişikliğine gidilirken en az 80-100 yıl sonrasındaki iklim özellikleri düşünülerek karar alınması gerekmektedir. Ülkemizde 80-100 yıl sonra sıcaklıkların 4-5 derece daha yüksek olacağı ve yağışların azalarak kuraklığın artacağı öngörülmektedir.

Ülkemizde kızılçam, maki bitki örtüsü dışındaki türlerin bu koşullara uyum sağlaması oldukça zordur.Bu nedenle iklim değişikliği de göz önünde bulundurularak yanan ormanların hatta diğer ormanların mümkün olduğunca ağaçlandırma yerine doğal yollarla gençleştirilmesi gerekmektedir. Bu uygulama ağaç türlerinin iklim değişikliğine uyumu açısından önemlidir. Çünkü genetik çeşitliliği korunması ormanların iklim değişikliğine uyumundaki en önemli araçtır. Yanan ormanların korunarak bitkilerin kendiliğinden geri gelmesinin sağlanması ağaçlar dışındaki diğer otsu ve çalı türlerinin, özellikle endemik ve tehdit altındaki türlerin geleceği açısından önemlidir.”

‘Meyve ağaçlarıyla orman kurulmaz‘

‘Yanan ormanların yerine otel yapılması örneği ortadayken bu alanların imara açılmayacağını iddia etmenin kamuoyunda kabul görmediğini’ kaydeden Prof. Tolunay, “Ancak Anayasamızın 169. Maddesi gereğince yanan alanların yeniden orman haline getirilmesi zorunludur” dedi.

Doğanay Tolunay şöyle devam etti: “İlgili kurumlara güvenilmiyorsa yanan alanların takibi yapılarak yapılaşma durumunda suç duyurusunda bulunularak bunun önüne geçilebilir. Yanan alanlara kızılçam yerine meyve ağacı dikilmesi önerisi de sıkça dile getirilmektedir. Ceviz, Badem, zeytin gibi meyve ağaçlarıyla orman kurulmaz, olsa olsa meyve bahçesi oluşturulur. Bu türler sulama, gübreleme yapmadan gelişemezler.

Aynı zamanda geniş aralıklarla dikildiği için erozyon önleme, karbon tutma, oksijen üretme gibi ekosistem hizmetleri de düşük olur. Yaban hayvanlarına habitat oluşturma fonksiyonları da olmaz. Aynı zamanda bu meyve ağaçlarının altlarına gelen otsu çalı türleri de meyve verimini arttırmak için kesildiği için bitkisel biyoçeşitlilik de az olur. Özetle yanan kızılçam ormanlarının da iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetleri gözetilerek öncelikli olarak doğal yollarla gençleştirme düşünülmelidir.”

Manavgat ve Marmaris’te çaresizlik: ‘İnsanlar kendi imkanıyla mücadele ediyor’

Böcek: Bizi kurtarın, Antalya’yı kurtarın

Prof. Tavşanoğlu: Yangınlar bir mesaj, önlem alınmalı

Marmaris’te ne bir yetkili ne de bilgi veren var: ‘Geç kalsaydık diri diri yanacaktık’

THK’nın eski başkanı Karakuş: Rus uçakları orman yangınlarını söndüremez

Kategori:Aktüel, Sürdürülebilirlik

SON HABERLER

75 ilde uyuşturucu operasyonu: 2 bin 311 kişi gözaltına alındı

Son üç haftada 75 ilde düzenlenen operasyonlarda 1 ton 24 kilogram uyuşturucu madde ve 5 milyon 375 bin uyuşturucu hapa el kondu, 2 bin 311 şüpheli yakalandı.

Beş il için sağanak uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), beş ilde sağanak bekliyor.

Netanyahu: İran yeniden büyük olabilir

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, saldırıların devam ettiği İran’daki muhaliflere seslenerek “İran yeniden büyük olabilir” dedi.

İsrail'de 40 bin turist mahsur

İsrail’de İran’la çatışmalar nedeniyle yaklaşık 40 bin turist mahsur kaldı.

Trump: Herkes Tahran'ı derhal terk etmeli

ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın nükleerle ilgili anlaşmayı imzalamamasına tepki göstererek “Herkes Tahran’ı derhal terk etmeli” dedi.

Van'da sel: Beş ev yıkıldı
Bakan Koca'dan BioNTech açıklaması: Sevkiyatta birkaç gün azalma olacak

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 786 gündür hapiste

YAZARLAR

Ofansif mizah örneği olarak birkaç anayasa maddesi

Murat Sevinç

İnsan aynı anda iki kişiyi sevebilir mi?

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Roma dondurması meselesi

Elvan Uysal Bottoni

Gelecekten ses veren siyasetçiler…

Murat Sevinç

İşgalci kelimeler

Mustafa Dağıstanlı

Dere Sokak Üçlemesi, 'Körfez'le sona eriyor

Behzat Şahin

Yanlış 'tarafında' bu ısrar acep nedendir?

Mustafa Dağıstanlı

GÜNÜN 11’İ

Esfender Korkmaz: Gençler başka ülkeye gidip çalışmaya başlarsa, bu maliyetin atıl kalması demek

Akif Beki: Türkiye, Rusya'dan daha etkin bir rol oynayabilir

Yılmaz Özdil: İsrail nüfusunun toplamından daha fazla sayıda İranlı İran dışında yaşıyor

Alaattin Aktaş: İki yılın en yüksek cari açığı bu nisanda verildi

Ceren Sözeri: Gazetecilerin gazeteci olduğuna şahidiz diye çırpınıyoruz

Murat Ağırel: 40 bin lira para için gece gündüz çalışıyor, Afrika'ya döndük

Nevşin Mengü: Biz milletçe gerçeklerle değil fantezilerle ilgileniyoruz

Murat Sabuncu: Öcalan'ın İsrail ile ilgili söyledikleri önemli

Hande Fırat: İsrail uçaklarından bazıları ilk gece Türkiye'nin hava sahasını ihlal etti

Yaşar Aydın: 'İran'dan sonra hedef biz miyiz?' tartışması sürüyor

Ali Eyüboğlu: Arda Güler'li soru 'Laiklik elden mi gidiyor?' tartışmalarını yeniden gündeme oturttu

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×