AYŞEGÜL KASAP
@aysegul_kasap
Türkiye’yi adeta ateş çemberine alan yangınlar aslında bir uyarı niteliğinde. Diken’e konuşan yangın ekoloğu ve Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu, iklim değişikliğine dikkat çekerek bu yangınların daha da şiddetlisiyle karşı karşıya kalabileceğimizi belirtti: “Gelecekte dikkatli olmamız için bize bir mesaj. İklim krizinizin ana sonuçlarından biri aşırı hava olaylarının artması. Bu da İç Anadolu’da kendini kuraklık olarak gösteriyor. Akdeniz’de daha şiddetli yangınlar olarak gösteriyor.” Tavşanoğlu ayrıca yangınların şehre ve köylere inmesi konusunda devletin hazırlıksız olduğunu da söyledi.
Ağaç dikme seferberliğinin ise Akdeniz bölgesi için ‘yanlış olduğunu’ belirten Tavşanoğlu, şöyle devam etti: ”Herhangi bir şeyi evrenselleştirmek istemem, bu sadece Akdeniz için geçerli.”

Akdeniz’de ağaç dikmenin etkileri olumsuz
Türkiye’de sadece Akdeniz bölgesinde değil İç Anadolu ve Ege Bölgesi’nde de yangın var. Tavşanoğlu’nun uyarısı Akdeniz bölgesi için: “Akdeniz’de yangınlardan sonra ekosistem büyük ölçüde kendini yenilediği için tekrardan ağaç dikmek gerekmiyor. Bir de ötesinde ağaç diktiğinizde oradaki bitkileri, mikroorganizmaları ve topraktaki tohumları da yok ettiğiniz için o ağaçları asıl o anlamda olumsuz etkileri oluyor. O nedenle ekologlar olarak eğer biyoçeşitliliği korumak istiyorsak biz önermiyoruz.”
Geçtiğimiz ay Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) ve Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetlerine İlişkin Hükümetler Arası Bilim-Politika Platformu (IPBES) tarafından bir rapor yayımlanmış ve iklim değişikliğinde akut müdahalelerin doğayı yok edebileceği uyarısı yapılmıştı. Yani yanlış ağaç dikiminin bir kelebek etkisi yaratıp tüm ormanın kaybolmasına neden olabileceği söylenmişti.
Yaşamımızın parçası olacak
İklim değişikliğiyle beraber bu çeşit büyük yangınların artık yaşamımızın bir parçası olup olmayacağı sorusuna Prof. Tavşanoğlu ‘Evet’ yanıtını vererek şöyle devam etti: “Zaten her gün yangın oluyor ama hemen söndürüldüğü için biz bunları duymuyoruz. Ama dikkat ederseniz bu sefer Antalya’dan Hatay’ kadar yangın var. Bunun temel sebeplerinden biri de yangının kontrol altına alınamaması ve büyüyerek devam etmesi. Sıcak hava dalgası ve kuru rüzgarlar da artırdı. Şu an Marmaris’te de devam ediyor yangın.”
“Bir gün önce Akdeniz’de Kaş tarafındaydım. Orada yangın çıkmadı ama sabahın beşinde araziye giderken çalışma arkadaşlarıma ‘Yangın havası var’ demiştim. Bir yerlerin yanacağı belliydi ama bu kadar büyük ölçekte bir şeyler olacağını düşünmemiştim. Haftaya daha sıcak bir hava geliyor.”
Tavşanoğlu aşırı hava olaylarının artmasının iklim krizininin ana sonuçlarından biri olduğunu söyledi: Yangını söndürmek ve müdahale etmek çok zor hale geliyor. Bazen tüm kapasite tek bir yangınla uğraşsanız bile sıcak rüzgarlardan dolayı mümkün olamayabiliyor binlerce hektar yanabiliyor.”
‘Devletin hazırlıksız olduğunu gördük’
Tavşanoğlu, Türkiye’yi üç gündür kasıp kavuran yangınlarda devletin hazırlıksız olduğunu şu ifadelerle söyledi: “Çok açık bir şekilde bunu gördük. Orman yangınlarında hazır ama yangının şehirlere ve köylere inmesinde hazır değil. Yangın ilerlediğinde halka mesaj atılmalı, anonslar yapılmalı.”
Erken uyarı sistemleri gerekiyor
Bu tarz yangınların artabileceği yönünde uyaran Tavşanoğlu, erken uyarı sistemlerine ihtiyaç olduğunu söyledi: “İnsanların ölmeye başladığını görüyoruz. Geçen sene Hatay’da kıl payı kurtuldular. Bu yıl Manavgat’ta ve Marmaris’te ölenler var. Kıl payı turistik yerler kurtuldu ama bu sonunda belki gerçekten yüzlerce kişinin öldüğü büyük bir afetle karşılaşabiliriz. Bu çekirge bir sıçrar iki sıçrar örneği gibi.”
Tavşanoğlu üç yıl önce Yunanistan’ın başkenti Atina yakınlarında meydana gelen yangını hatırlattı. O yangının şu an Türkiye’de olan yangınlardan bir farkı olmadığını belirterek, şunları kaydetti: “100’ün üzerinde insan öldü. Temel sebebi ağaçların olduğu turizm bölgesinde sadece küçük bir yol var tahliye için ve insanlar 100 metre denize koşmaya çalışırken öldü. Yani 100 metre denize gidemedi. Yine o yangın da bir sıcak hava dalgasında olmuştu.”
“Bizim geleceğe yönelik önlemler almamız gerekiyor. Gerekirse sigorta şirketlerinin bu konuda çalışmalar yapması, devletin, sivil toplum kuruluşlarının orada yaşayan insanlar için ya da turizm bölgesine tatil için gelen insanların olası bir yangında nasıl tahliye edilebileceğinin planları yapılmalı. İnsanlara bir ön uyarı sistemi kurulmalı. Bunlar çok sık olacak ve daha şiddetlisi olacak. Doğanın kendini yenileyebileceğini söylüyoruz ama şehirlere geldiğinde bu sefer olay insana gelecek. Bunu ön görebiliyoruz. Şimdiden bu yangınlar gelecekte dikkatli olmamız için bize bir mesaj. Bu konuda plan yapmamız gerekiyoruz.”
Gelecekte belki iklim değişikliği bakanlığı olacak
Tavşanoğlu, “İklim kriziyle ilgili bir bilim kurulu oluşturulmalı mı” sorumuza ise şöyle yanıt verdi: “İklim krizini kabul etmekle olmuyor sadece. Harekete de geçmek lazım .O nedenle teknik bilgilerle gerekiyor. Uzmanlardan oluşan insanlardan danışmanlık almak gerekiyor. İklim bilimciler, ekologlar, meteorologlar… Çok değerli bilim insanları var bu ülkede.
Belki de bakanlık seviyesinde temsil edilecek. Belki iklim değişikliği bakanlığı olacak ülkede. Çünkü bunları yaşayacağız. Bunu sadece yangınla da değil, kuraklık ve sel olarak da kendini gösterecek. Bir koordinasyon kurulu gerekecek ya da her valiliğin bünyesinde alt kurullar oluşturulacak anında müdahale için.”
‘Çaresiz hissediyorsunuz’
Sivil toplum kuruluşlarının önemine dikkat çeken Tavşanoğlu Arama Kurtarma Derneği (AKUT)’tan örnek verdi: “Gerçekten çok iyi çalışıyorlar. Ben Kaş’tayken Akut’tan Manavgat’a insanları tahliye için gönüllü gittiler. Aktif olarak çalıştılar. Toplum kuruluşları da insanlar kendi lokal çevrelerinde örgütlenip devletten bir destek bulamıyorsa ‘Biz kendimiz yapabiliriz’ diyorlar. Çünkü böyle büyük bir yangınla karşılaştığınızda aşırı çaresizlik hissi yaşıyorsunuz ve o anda ne yapabileceğiniz konusunda önceden eğitilmiş olmanız lazım. Çünkü o an doğrudan yangına doğru bile koşuyor olabilirsiniz farkında olmadan.”