AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr
@aysegul_kasap
Migros’un Esenyurt’taki deposunda çalışan Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-Sen) üyesi 250 işçi, yüzde 8 zamma karşı eylem yaptığı ve saat ücretine 4 lira zam istedikleri için işten çıkarıldı.
İşten çıkarıldıklarını bir mesajla öğrenen Migros işçileri Diken’e konuştu.
İşçilerden Bekir Gök, geçen yıl asgari ücretle geçinebildiklerini ama bu yılki asgari ücret zammının hızla artan fiyatlar nedeniyle eridiğini ve geçinemediklerini anlattı. Gök, tek isteklerinin haklarını almak olduğunu söyledi.
İşçilerden Azad, eylemleri süresince yönetimin kendilerini ‘tehdit ettiğini’ ama haklarını alabilmek için ‘her şeyi göze aldıklarını’ söyleyerek, siyasilerin kendilerine sahip çıkmamasına tepki gösterdi: “Siyasilerin buna sahip çıkması gerektiği yerde gözlerini kapatmışlar. Gerek muhalefet gerekse iktidar partisi için diyorum. İşçi herkesin, bütün ülkenin işçisi.”

Migros’un Esenyurt’taki depo işçileri yüzde 8’lik ücret artışına “Sefalet zammı” diyerek tepki gösterip iş bırakmış, eylemlerinin yedinci gününde de işten çıkarılmıştı. İşten çıkarılmadan önceki gün çevik kuvvet ekibi TOMA’larla depoya gelerek işçileri gözaltına almıştı.
‘Üç çocuğum var, her şeyin fiyatı arttı’
İşten atıldıklarını bir mesajla öğrendiklerini belirten Migros işçisi Gök, şöyle konuştu: “İşten atılırken ‘Kanunsuz eyleme katıldınız’ diye mesaj geldi. Kendimizi kötü hissettik. ‘Bize 4 liralık zammı veremiyor işten mi atıyor’ dedik. Üç çocuğum var. Her şeyin fiyatı arttı. Faturalar arttı. ‘Ekmek parası da sizden olsun, işçinizin yanında olduğunuzu gösterin’ dedik ama dinlemediler işten attılar.”
‘Bu sene geçinemiyoruz’
Gök geçinemediklerini anlattı: “Geçen sene asgari ücretle geçinebiliyorduk fakat bu sene yeni yapılan asgari ücret zammından sonra her şey yüzde 200 arttığı için artık geçinemez hale geldik. Diğer depolarda işçilerine ek olarak 4 bin 250 değil de 4 bin 750 lira maaş veriyorlar. Az da olsa bir faturasını ödeyebilsin diye işçisine destek çıkarken Migros bize destek olmadı bir de kapının önüne koydu.”
‘İş kazası çok, raporlarım var’
Gök iş güvenliği olmadan çalıştıklarını anlattı: “İş kazası çok fazla oluyordu. Can güvenliğimiz de yoktu. Yemeklerden taş çıkıyor, ekmekten vida çıkıyor. Bunların da düzeltilmesini istedik. Yollarda mesela araçlar geçerken mal indirdiği zaman çukurlar oluşmuş. O çukurlarda devrilen mallar var insanların üzerine düşüp insanların da canını tehlikeye atıyor. Araçlar hafif yağmur yağdığında ıslak olduğunda depoda bazı yerlerde kayıyor araçlar. Farkında olmadan birini köşeye sıkıştırabilirsiniz. İhmal ve iş kazası çok var.
Sözde iş güvenliği önlemleri alınıyor. İki kez iş kazası raporum var. Birinde transpalet çekerken kolumu incittim, çok ağır yükler çektiğimiz için. İki gün rapor verdiler bana. Sonra araç kullanırken araç rampası yükseldi birden sırt üstü düştüm belim incindi ve beş gün rapor aldım.“
‘Hastanenin önüne bırakıp gittiler’
Can güvenliğinin olmamasıyla beraber özel sigortalarının da bulunmadığını belirten Gök, başından geçen bir kazayı ve şirketin tutumunu anlattı: “İş kazası geçirdiğim zaman devlet hastanesinin önüne kadar götürüp bıraktılar beni. İçeriye geç tedavi ol dediler. Eve kendi imkanlarımla gittim. Muhasebeyi aradım ‘Ben eve nasıl gideceğim cebimde 5 kuruş para yok’ dedim. Dediler taksi tut. Ya cebimde para yok diyorum siz bana taksi tut diyorsunuz. Kredi kartımla para çektim onunla eve gittim.”
Gök ayrıca iş yerinde gündüz doktor ve hemşire olduğunu ancak gece vardiyasında olmadığını belirterek “Gece vardiyasında da çalışan insanlar var. Gece vardiyasında da kazalar oluyor” dedi.
‘200 kilo malı el gücüyle çekiyoruz’
Ağır işte çalıştıklarını söyleyerek şöyle devam etti: “Biz işimizi bilek gücüyle yapıyoruz. Şarjlı transpaletler bile yok orada. İnsanlar 200-300 kiloluk malları el gücüyle çekiyor. Mal indiriyoruz mesela. İnsanlar marketten 5 litrelik yağı eve götürürken canı çıkıyor. Biz orada 5 litrelik malları tek tek paletlerin üzerine dörtlü halde diziyoruz bir de. Koli koli. İşimiz çok ağır. Mal toplama, kabul, sevkiyat ayrı.”
‘Haklarımızı alana kadar boykot istiyoruz’
İşe iade edilmeyi ve şartlarının kabul edilmesini istediklerini belirten Gök’ün vatandaşlara bir çağrısı oldu: “Burada yıllardır çalışan insanları beş kuruşsuz tazminatsız sokağa attılar. Vatandaşlar Migros’u boykot etsin, tweet atsın, bizim gündemde olmamızı sağlasın. Tek istediğimiz bu. İnsanlardan haklarımızı alana kadar Migros’tan alışveriş yapmamasını ve boykot etmelerini istiyoruz.”
‘Her görüşten insan var, partiler yok, zorumuza gitti’
Gök siyasilere de tepkili: “CHP’li bir milletvekili geldi sadece. Yarım saat yanımızda durdu. Onun haricinde sürekli HDP milletvekilleri orada. Bugün Barış Atay geldi, TİP yöneticileri bizimle birlikte. Fakat ne CHP ne MHP ne de AKP diğer partiler hiçbirinin orada olmaması zorumuza gitti açıkçası. Çünkü orada her görüşten insan var. HDP milletvekili Musa Piroğlu tekerlekli sandalyesiyle milletvekili her gün yanımızda. Neden diğerleri değil de sadece HDP yanımızda.”
Yönetim tehdit etti
Migros işçisi Azad, işten çıkarılmadan önce gözaltına alınanlardan. Polis ekiplerinin ifadelerinin ardından üç saatin sonunda kendilerini serbest bıraktığını söyledi.
Migros yönetimi tarafından ‘her türlü tehdidin’ yapıldığını belirten Azad, haklarını alabilmek için ‘her şeyi göze aldıklarını’ söyledi: “Asgari ücret düzeyi vardı bizde. Şu anki ücretimizde 4 liralık zam istedik. Bizim saatlik ücretimiz 19 lirayken biz üzerine 4 lira daha zam istedik. 23 lira olsun dedik.”
‘Yaptığımız iş ağır, karşılığını almak istiyoruz’
Meselenin sadece ‘asgari ücretle geçinip geçinmeme meselesi olmadığını’ belirten Azad şöyle devam etti: “Biz yapılan işin ağırlık boyutu olduğu için hak edilen işin karşılığının saati 23 lira olması gerektiğini söylüyoruz. Yaptığımız iş ağır iş. Onun karşılığında alınacak ücret 19 lira değil. İnsanlar ağırlık çekiyor, yük kaldırıyor, normal başka yerlerde teknolojik aletler kullanılıyor. Ama bizde o yok, bedenimizle yapıyoruz. Haklıyız bu konuda. Asıl nokta bu.“
Azad da iş güvenliği olmadığına dikkat çekti: “Deponun her yeri kazınmış durumda. Yukarıdaki paletler doğru düzgün sarılmamış insanların kafalarına düşebiliyor.”
‘Siyasiler gözlerini kapatmışlar’
‘Haklarını alana kadar mücadeleye devam edeceklerini’ belirten Azad, siyasilerin gerekli ilgiyi göstermemesine de tepkili: “Süreçte biraz istediğimiz düzeyde değiliz. Birlikteliğimiz bizim istediğimiz düzeyde, yani bütün işçiler yan yana . Ama siyasilerin sahip çıkmamasını üzülüyoruz. Siyasilerin buna sahip çıkması gerektiği yerde gözlerini kapatmışlar. Gerek muhalefet gerekse iktidar partisi için diyorum. İşçi herkesin, bütün ülkenin işçisi. Muhalefetten HDP milletvekililer, hep orada. Ama sadece yanınızdayız demekle bitmiyor bu konu. El vermek gerekiyor, sahip çıkmak gerekiyor.”
Azad’ın vatandaşlara çağrısı şu oldu: “Halkımızdan ve kamuoyundan boykot çağrısını duyurarak bize destek olmalarını bekliyoruz.”