AYŞEGÜL KASAP
@aysegul_kasap
Merkez Bankası (MB) politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 18 seviyesine çekti. MB’nin kararının ne anlama geldiğini ve önümüzdeki dönemde tekrar faiz artırımına gidilip gidilmeyeceğini Koç Üniversitesi öğretim üyesi ekonomist Prof. Dr. Selva Demiralp ve ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir, Diken’e değerlendirdi.
Demiralp faiz indirimi kararını ‘hatalı ve riskli’ olarak değerlendirdi. FED’in kararının Türkiye’ye yansımasını da ele alan Demiralp önceki dönemleri de baz alarak şu analizi yaptı: “MB geçmişinde bu tur prematüre faiz indirimlerinin bir sure sonra finansal sistemi kriz noktasına getirdiğini ve bu durumda yüksek faiz artışları geldiğini çok gözlemledik.”
Demir ise MB’nın bu hamlesi için “Faiz indiriminin koridoru açıldı” dedi ve önümüzdeki süreçte siyasi baskılar nedeniyle MB’nın faiz indirimine devam edeceğini tahmin ettiğini belirtti: “Daha yüksek enflasyon ve daha yüksek hayat pahalılığı anlamına gelen bir karar silsilesinin başlangıç adımını gördük.”
Anadolu Ajansı’nın beklenti anketine katılan ekonomistlerin çoğu MB’nin politika faizini yüzde 19 seviyesinde sabit tutacağını öngörmüştü. MB’nin düzenlediği Piyasa Katılımcıları Anketi’nde de faizin sabit tutulacağı tahmin edilmişti. Benzer şekilde Bloomberg’in anketine katılan 23 ekonomistin biri hariç hepsi, “MB faizi yüzde 19’da tutacak” demişti. Ancak tahminlerin aksine MB faizi indirerek yüzde 19’dan yüzde 18’e çekti.
Bu, 16 ay aradan sonra ilk faiz indirimi olarak kayıtlara geçti. En son politika faizi MB eski başkanı Murat Uysal döneminde, 22 Mayıs 2020’de yüzde 8,75’ten 8,25’e indirilmişti. Bu karardan dört ay sonra yani 25 Eylül 2020’de tekrar faiz artırımına gidilerek politika faizi yüzde 8,25’ten yüzde 10,25’e yükseltilmişti. Ekim ayında ise piyasa beklentisine rağmen faiz sabit tutulmuş ve kurdaki hareketlilikten sonra Uysal görevden alınmış yerine de Naci Ağbal atanmıştı. Ağbal da faiz artırımına devam etti. Faiz kasım ayında yüzde 15’e aralık ayında ise yüzde 17’ye çıkarılmıştı. 2021 Mart’ında ise faizi 200 baz puan artırarak yüzde 19’a yükseltmişti. Bunun üzerine Naci Ağbal görevden alınmıştı.
‘Finansal istikrar açısından çok riskli’
Demiralp FED’in kararına dikkat çekti: “Manşet enflasyonun hedefin yaklaşık dört katına çıktığı, dış borcun yüksek, swap hariç net döviz rezervlerinin ise negatif olduğu bir ülkede Merkez Bankası’nın faiz indirimi çok hatalı ve risklidir. Buna bir de daha dün daha sıkı bir para politikasına geçme sinyali veren ABD merkez bankası FED’i eklersek MB’nin aldığı indirim kararı finansal istikrar acısından da çok riskli bir adım. Çünkü FED’in para musluklarını kısacağını söylemesi gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahının azalması ve ileriki donemde daha az sermaye girişi olacağı anlamına geliyor. Böyle bir döneme faiz indirimi ile girmeyi tercih etmek oldukça endişe verici.”
‘Faiz indirimi ile artışı arasındaki süre kısa olabilir’
Demiralp’a mevcut dengeleri göz önünde bulundurduğumuzda önümüzdeki dönemlerde MB’nin faiz artırımına gitmek zorunda kalıp kalmayacağını sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Merkez Bankası’nın kararı hem şaşırtıcı hem de şaşırtıcı değildi. Bir yandan uzunca bir suredir hükümet kanadından gelen baskıları ve MB’nin de buna cevaben bundan sonra çekirdek enflasyona bakacağına vurgu yapması bir faiz indiriminin planlanması ve buna uygun zemin hazırlığı olarak yorumlanabilir ki bu acıdan şaşırtıcı değildi. Ancak gerek içeride gerekse dışarıda makroekonomik temellerin bir faiz indirimine hiç alan bırakmaması nedeni ile gelen indirim şaşırtıcıydı. MB geçmişinde bu tür prematüre faiz indirimlerinin bir sure sonra finansal sistemi kriz noktasına getirdiğini ve bu durumda yüksek faiz artışları geldiğini çok gözlemledik. Ancak geçmişte genellikle faiz indirimi gelen şartlar daha elverişli oluyordu. Bu sefer gerek içeride gerekse dışarıdaki konjonktür faiz indirimine hiç alan tanımıyordu. O nedenle bugün gelen faiz indirimi ile faiz artışı arasındaki süre daha da kısa olabilir.“
‘MB faiz indirimin koridorunu açtı’
Demir, MB’nin faiz indirimine devam edeceği görüşünde: “Sanki bu faiz indirimi tek seferli bir faiz indirimi olacakmış gibi bir algı var piyasada. Bence Merkez Bankası bir faiz indiriminin koridorunu açtı. Bu saatten sonra tekrar ‘Tamam ben bir puan indirdim, tekrar indirmeyeceğim’ diyeceğini sanmıyorum. Çünkü burada zaten hükümet baskıyla bir sonuç aldı. Dolayısıyla burada bir faiz indirimi devam ederse kurdaki sıçrama ne kadar devam eder onu görmemiz lazım. Ama belli ki hükümetin tahmin ettiği yüzde 16’lar zaten iyimser tahminlerdi ama şu şartlarda tamamen imkansız hale geldi.”
‘Bizi iyi günler beklemiyor’
Demir’e “Mevcut piyasa koşulları ortada, artırmasını zorlarsa yine de artırmaz mı?” diye sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Merkez Bankası’nın bugün faiz indirmesini gerektiren ne vardı ki? Aksine artırması gerekir. Dolaysıyla ben bir ay sonraki toplantıda mecbur faiz artıracak yönündeki görüşlere katılmıyorum. Şu an Türkiye bir faiz indirimi koridoruna girdi ve bu koridoru gerektiren iktisadi koşullar değil direkt siyasetin baskısı. Belki önümüzdeki toplantıda sabit tutar ama ben yüksek olasılıkla en az bu kadar bir faiz indiriminin kapıda olduğunu dolaysıyla hem kur hem de enflasyon tarafında bizi pek de iyi günlerin beklemediğini tahmin ediyorum.”
‘Bir karar silsilesinin başlangıcı’
Faiz indirimiyle beraber kurdaki hareketlilik vatandaşın en temel ihtiyaçlarının daha da zamlanacağının habercisi: “Bir süredir doğalgaz ve elektrik zamları konuşuluyordu. O zamlar garanti haline gelmiş oldu. Bu zammın şiddeti artabilir bu saatten sonra. O zammın şiddetinin artması bütün üretici için girdi maliyetinin artması ve daha yüksek maliyette mal üretilmesi demek. Bir de böyle bir endişemiz var. Vatandaş bu kararın kendisi için en ifade ettiğini artık üç yıldır benzer kararları göre göre yaşaya yaşaya başına ne geleceğini tahmin ediyor. Daha yüksek enflasyon ve daha yüksek hayat pahalılığı anlamına gelen bir karar silsilesinin başlangıç adımını gördük.”