CANAN COŞKUN
[email protected]
@canancoskun
Gezi Parkı eylemlerini organize ve finanse ettiği iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen iş insanı Osman Kavala ve aynı gerekçeyle 18 yıl hapis cezası verilen Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Hakan Altınay tutuklama kararı nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.

İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin 25 Nisan’da mahkum ederek tutukladığı yedi kişi, bireysel başvuru dilekçelerinde Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle (AİHS) korunan haklarının ihlâl edildiğini belirtti. İhlâl edildiği belirtilen haklar şöyle:
- Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı (Anayasa’nın 19’uncu, AİHS’in 5’inci maddesi)
- Hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebepler dışında kısıtlanması (Anayasa’nın 13’üncü, AİHS’in 18’inci maddesi)
- Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü (Anayasa’nın 26’ncı, AİHS’in 10’uncu maddesi)
- Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı (Anayasa’nın 34’üncü, AİHS’in 11’inci maddesi)
- Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı (Anayasa’nın 17’nci, AİHS’in 3’üncü maddesi)
Akın Gürlek hatırlatması
Başvurularda tutuklama kararının itiraz makamında oturan İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Akın Gürlek’in kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararnamesiyle Adalet bakanı yardımcısı olarak atanması da hatırlatıldı. Gürlek’in atama kararının ‘itiraz merciinin tarafsız bir makam olarak değerlendirilemeyeceğini’ görüşünü desteklediği, idareden bağımsız bir mahkeme olmadığı ve bu nedenle etkin bir itiraz yolu olmadığı ifade edildi.
Uygulanmayan karar hatırlatıldı
Osman Kavala’nın başvurusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kendisiyle ilgili verdiği hak ihlali kararının uygulanmadığı da hatırlatıldı. Kavala’nın adil yargılanma hakkının ihlal edildiği belirtildi.
Ne olmuştu?
Davada AYM’nin ve AİHM’in hükmettiği ihlâl kararlarına ve muhalefet şerhlerine bakalım.
Gezi Parkı davası nedeniyle 1682 gündür hapiste olan Osman Kavala ve yargılama sırasında yedi ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Yiğit Aksakoğlu bu nedenle AYM’ye ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuştu. Aksakoğlu’nun başvurunu değerlendiren AYM haklarının ihlal edildiğini tespit etmiş ve tazminat ödenmesine karar vermişti. Kararda Gezi Parkı eylemlerinin barışçıl olduğu yazılmıştı:
“Gezi olayları sırasında çok sayıda toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlendiği, bunların bir kısmının barışçıl nitelik taşıdığı Anayasa Mahkemesi kararlarına da yansımıştır. Şiddet içermeyen barışçıl eylemlerin yapılmasının ve organize edilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında korunduğu yadsınamaz bir gerçekliktir.“
AYM başkanı: Eylemlere katılmak ve desteklemek tek başına suç değil
AYM aynı günlerde Osman Kavala’nın başvurusunu da değerlendirmiş ve beşe karşı 10 oyla haklarının ihlal edilmediğine hükmetmişti. Karara muhalefet edenler arasında AYM Başkanı Zühtü Arslan da yer alıyordu.
Arslan, Kavala’nın ‘Gezi olaylarına katılmış ve bu olayları desteklemiş olması tek başına bir suç işlediğini göstermediğini‘ söylemişti. AYM başkanı, “Barışçıl olmak kaydıyla herkes toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyebilir, düzenlenenlere katılabilir ve bunların yaygınlaşmasını isteyebilir” demişti.
‘Somut veriler ortaya konamadı’
Kavala, 18 Şubat 2020’de suçlamalardan beraat ettirilip hakkında tahliye kararı verilmesine karşın tekrar tutuklanarak serbest bırakılmamıştı.
Kavala bu nedenle AYM’ye ikinci kez başvurdu. Bu başvuru da yine oy çokluğuyla reddedildi. Bu defa 15 üyeli AYM’nin kararına başkan Arslan dahil yedi üye muhalefet etmişti.
Arslan, muhalefet şerhinde ‘soruşturma mercilerinin Kavala’nın Henri Barkey’le bağlantısıyla ilgili olarak somut veriler ortaya koyamadığını’ söylemişti.
Yaptırım riski
Osman Kavala, tutukluluğuyla ilgili AİHM’e de başvurmuştu. AİHM kararını 10 Aralık 2019’da duyurmuştu.
Mahkeme, Kavala’nın durumunda sözleşmenin 18’inci maddesinin ihlâl edildiğini, ‘hukuk dışı nedenlerle ve susturulmak için hapiste tutulduğunu‘ tespit etmiş ve derhal tahliye edilmesi gerektiğini belirtmişti.
AİHM, tarihi boyunca 18’inci maddenin ihlâli yönünden toplam 21 karar vermiş. 18’inci madde ihlali, bir devletin taahhüt ettiğinin aksine kötü niyetli hareket ettiğini, sözleşme sistemini bilerek ve isteyerek, kasıtlı bir şekilde kötü niyetle bertaraf etmeye çalıştığını gösteriyor.
Bu karar mahkeme tarafından uygulanmadığı için Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye hakkında ihlâl prosedürü başlattı. Kavala’nın 25 Nisan’da ağırlaştırılmış hapse mahkum edilmesinden sonra Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’ye yaptırım uygulama riski bulunuyor.