Tutuklu işadamı Osman Kavala dahil 16 sanığın ağırlaştırılmış müebbet istemiyle yargılandığı Gezi davasında savunma avukatlarından Evren İşler “İddianame yönelttiği suç açısından kendi içinde çelişiyor. Kanıt göstermiyor. Cumhuriyet savcısının görüşlerini iddianame olarak okuyoruz” dedi.
Silivri Cezaevi’nde görülen ikinci duruşma sanık avukatların savunmalarıyla devam ediyor.
Mahkeme heyetinin bugün karar açıklaması beklenen duruşmada avukat Fikret İlkiz ve Özgür Karaduman’ın ardından Evren İşler söz aldı.
‘Bu iddianameyle herhangi bir hüküm verilemeyeceğini çünkü Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre hükmün ancak fiil ve fail hakkında verilebileceğini, iddianamede ise bu fiillerle ilgili net bir bilgi olmadığı, müvekkillerin binlerce sayfa iddianamede hangi fiilden yargılandığını bilmediğini’ vurgulayan İşler, “Maddi olaylar hakkında o kadar net bilgi verilmeli ki sanık hangi fiilden yargılandığını bilmeli. Bunun müvekkillerimiz açısından gerçekleşmediğini söyleyebiliriz. Bu belgeyle hükme gitmemiz mümkün değil” dedi.
İşler savunmasında şunları söyledi:
“Gezi’nin üstünden altı yıl geçtikten sonra yazılan iddianameyle ilgili işlem yapıyorsunuz, soruşturma dosyasındaki şüphelilerin bir kısmı hakkında bu iddianame.
Eğer gerçekten hükümete karşı işlenen bir suç olsa bir işlem yapılması için altı yılın beklenmesi mümkün mü? Ki bu süre içinde seçimler yapılmış, anayasa işlemiş. Bu kadar eleştirdiğimiz iddianame bile Gezi direnişini şiddetsiz eylem olarak değerlendiriyor.
Sanıkların cebir ve şiddet kullandığına dair bir kanıt göstermiyor hatta iddia bile etmiyor. İddianame yönelttiği suç açısından kendi içinde çelişiyor ve bütün hatalarına ek olarak hukuki niteleme yaparken büyük bir ciddiyetsizlik yapıyor.
Bir belgenin başına iddianame başlığı konunca o iddianame olmuyor. Cumhuriyet savcısının görüşlerini iddianame olarak okuyoruz.
İddianamenin herhangi bir yerinde delilin bir faille ilişkilendirildiğini de görmüyoruz. ‘Anlaşılmıştır, göstermiştir, kanaati edinilmiştir, dikkat çekicidir, görülmüştür’ gibi tamamen çıkarım yaparken kullandığımız kelimeler iddianamede tekrarlanıyor.
İddianamedeki dil hatası bundan ibaret de değil. Sanıkları küstahça davranmakla da suçluyor. ‘Şirk koşmak’ gibi dini bir terimi anayasal düzen için düşünebiliyor savcı.
Gezi anayasal ve demokratik hak kullanımıdır. Çok sayıda hak ile talepler dile getirilmiştir. Toplanma, ifade özgürlüğüdür. Bunun yanında halkın itiraz hakkı ve direnme hakkı da vardır. Bu kişilerin eylemleri bundan ibarettir.
Bu iddianamenin kabul edilmesi bile bu hakların engellenmesine yöneliktir.”