Futbolcu olma hayaliyle 2005 yılında İstanbul’a geldikten iki yıl sonra Beyoğlu Polis Merkezi’nde ölen Nijeryalı Festus Okey’e ilişkin 14 yıldır devam eden davada sanık polis Cengiz Yıldız’a önce müebbet hapis cezası verildi, ancak sanığın ‘geleceği’ göz önüne alınarak ceza 16 yıl sekiz aya düşürüldü.
27 Kasım 2007’de başlayan davada, Yıldız ‘taksirle öldürme’ suçundan yargılanmış, 13 Aralık 2011’de sanığa dört yıl iki ay hapis cezası verilmişti. Karar, Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi tarafından bozulmuş, dava 12 Aralık 2018’de yeniden görülmeye başlamıştı.
Dosya Şubat 2018’de yaşam hakkı, adil yargılanma hakkı ve ayrımcılık yasağının ihlal edildiği gerekçeleriyle AYM’ye taşınmıştı. AYM 13 Ocak 2021’de Okey’in yaşam hakkının ihlal edildiğine hükmedip aileye 80 bin lira tazminat ödenmesine karar vermiş, ayrımcılık yasağı ve adil yargılanma hakkına ilişkin talepler ise reddedilmişti.
Davanın 24’üncü duruşması bugün İstanbul 21’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Gazeteciler ve bazı avukatlar salondan çıkarıldı
Evrensel’den Meltem Akyol’un haberine göre mahkeme başkanı, “Dosyayla ilgisi olmayanları almıyoruz” diyerek gazetecilerin duruşma salonuna girmesine izin vermedi. Başkan, “Son duruşma zaptında adı olan avukatlar dışında kimseyi almıyoruz” diyerek duruşmayı izlemek isteyen bazı avukatları da salondan çıkardı.
Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını değerlendirdiklerini söyleyerek, duruşma savcısına mütalaayı değiştirmek isteyip istemediğini sordu. Savcı ise yeni mütalaaya ihtiyaç olmadığını belirtti.
Bunun üzerine sanık avukatı Vehbi Kahveci söz aldı. AYM kararının müvekkilenin suçsuz olduğunu ortaya koyduğunu öne süren Kahveci, “Karar, ‘Deliller tam toplanmadı’ diyor. O zaman nasıl ceza vereceksiniz” dedi.
‘Taksir’ değil ‘Olası Kasıt’ ile yargılanmalı
Ailenin avukatlarından Olguner Olgun ise şunları söyledi: “AYM kararı üzerinde önemle durulması gerekir. Karar ciddi bir şekilde yaşam hakkı ihlali tespitinde bulunuyor. Öncelikle, savcılıktan ve mahkemeden, dosyanın sanığı dışındaki kamu görevlilerinin bu süreçte yaratığı ihmaller -gömlek kaybetme, delilleri yok etme- sebebiyle suç duyurusunda bulunulmasını talep ettik. İkinci olarak olayın ırkçı ve ayrımcı saiklerle gerçekleştiğinin titizlikle araştırılmasını istedik. Ve son olarak da mütalaadan farklı şekilde ve AYM’nin işaret ettiği şekilde sanık polisin cezasızlık zırhından faydalanmaması için manevi unsurun ‘taksir’ değil, ‘olası kasıt’ olarak değerlendirilmesini talep ettik.”
Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığa ‘olası kasıt altında kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası verdi. Ancak ceza sanığın ‘geleceği üzerindeki olası etkileri’ göz önünde bulundurularak 16 yıl sekiz aya düşürüldü.