İngiliz dergisi The Economist, 14 Aralık operasyonunu yorumladığı yazısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Gezi Parkı eylemleri sonrasında ortaya attığı ‘faiz lobisi’ mefhumunu, AB’yi de kapsayacal şekilde genişlettiğini yazdı. Makalenin tam metni şöyle:
Gülen’le amansız savaşta yeni bir tırmanış’
”Acaba Avrupa Birliği bizi alır mı almaz mı? Bizim böyle bir derdimiz yok.” Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu son çıkışının ardından ülkenin yönelmekte olduğu rota konusundaki endişeler nedeniyle, TL, dolar karşısında yüzde 4 değer kaybetti.
Erdoğan, Fethullah Gülen’le bağlantılı bir emniyet müdürünün, gazetecilerin ve dizi senaristlerinin 14 Aralık’ta gözaltına alınması konusunda Avrupa Birliği’nden gelen eleştirilere yanıt veriyordu. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn, Türkiye’nin üyelik umudunun ‘hukukun üstünlüğü ile temel hak ve özgürlüklere tam saygı‘ya bağlı olduğu konusunda uyarıda bulunmuştu. Gözaltıların, ‘demokrasinin temel ilkelerinden biri olan basın özgürlüğüyle bağdaşmadığını‘ belirtmişlerdi. Erdoğan ise AB’nin ‘kendi işine bakmasını‘ ve düşüncelerini kendine saklamasını söyledi.
Son gözaltılar, Erdoğan’ın Gülen ve takipçilerine yönelik amansız savaşında yeni bir tırmanış anlamına geliyor. Erdoğan, onların AKP hükümetini devirmeyi amaçlayan bir ‘paralel devlet‘ kurduğunda ısrarcı. Gülen gözden düşmeden önce, AKP’nin gayrıresmi bir müttefikiydi. Yorumculara göre, Gülen’in emniyet ve yargıdaki destekçileri, darbe kışkırtıcılığı yapmakla suçlanan yüzlerce asker hakkında sahte kanıtlar üretti.
‘Kızdıran herkes potansiyel hedef’
Şimdi bu kişilerin binlercesi benzer suçlamalarla ya tutuklandı ya da tasfiye edildi. AKP ve Gülenciler arasındaki iktidar mücadelesi bir yıl önce, Erdoğan’ın yakın çevresini hedef alan yolsuzlık soruşturmasıyla patlak vermişti. Erdoğan soruşturmayı reddetti; soruşturmayı yürüten emniyet ve yargı üyelerinin görev yerlerini değiştirip, ‘sahte peygamber‘ ve takipçilerini yok etmeye yemin etti.
Erdoğan’ın hedefleri arasında İslami bankacılık yapan Bank Asya da bulunuyor. Bank Asya’nın hisse satışı üç kez durduruldu ve devlet şirketleri mevduatlarını çekti. Bankanın hisseleri 2014’ün ilk dokuz ayında yüzde 40 oranında değer kaybetti. Bir bankacı tüm bunlar hakkında, ”Cumhurbaşkanını her kim kızdırırsa potansiyel hedef haline geliyor” diyor.
Gezi’den sonra daha paranoyak
Aralarında Türkiye’nin en büyük gazetesi Zaman’ın Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın da bulunduğu gazetecilere yönelik suçlamalar muğlak. İstanbul savcısı Hadi Salihoğlu, 31 kişi hakkındaki gözaltı kararlarının ‘terör örgütü kurmak‘ suçlamasıyla çıkarıldığını söyledi. Gazeteler de, lideri 2009 yılında El Kaide üyeliğiyle suçlanıp tutuklanan rakip bir İslami gruba komplo kurmakla suçlandıklarını yazdı. İddiaya göre, Gülen bu gruba karşı harekete geçilmesi yönündeki talimatı, Zaman ve Samanyolu TV’de yayınlanan ‘Tek Türkiye‘ dizisinde şifreli mesajlarla vermişti.
Erdoğan, Haziran 2013’teki Gezi Parkı protestolarından sonra daha paronayak hale geldi. O dönemde Batılı bankacılar, yabancı casuslar ve medya mensuplarından oluşan bir küresel ‘faiz lobisi’ni AKP’yi devirmeye çalışmakla suçlamıştı. Bu lobiye sonradan Gülenciler de dahil edildi; yolsuzluk soruşturması lobi iddiasını güçlendiren bir unsur olarak sunuldu. Şimdi de, Türkiye’nin sözümona üye olmak istediği AB listeye girmiş gibi görünüyor.