CANAN COŞKUN
canancoskun@diken.com.tr
@canancoskun
Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü hafta buluşmasında gözaltına alınan kayıp yakını ve insan hakları aktivisti 46 kişi hakkındaki beraat talepleri yine reddedildi. Mahkeme, emniyetin sanıklarla ilgili gönderdiği rapora göre karar verecek.

İstanbul 21’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşmada ilk söz hakkı başka suçtan tutuklu bulunan insan hakları aktivisti Volkan Uyar’a verildi. Uyar, kayıp yakınlarıyla dayanışmak için oraya gittiğini belirterek “Orantısız bir polis şiddetiyle karşı karşıya kaldık. İnsanları yerlerde sürüklediler. Benim de kaburgam çatladı. İddiaların hepsi asılsızdır ve polise mukavemet değil polisin saldırısı söz konusudur” dedi.
Bunun üzerine hâkim Sait Emre Özgenç, polisin yaralandığını iddiasını hatırlatarak Uyar’a 700’üncü hafta buluşmasında otururken çekilen bir fotoğrafını gösterdi.
‘Adalet talebi annemden bana miras‘
Uyar’dan sonra söz hakkı 15 Şubat 1995’te gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç’a verildi. Karakoç’un konuşmasından öne çıkan kısımlar şöyle:
- Benim annem Asiye Karakoç, Galatasaray Meydanı’na ilk çıkan Cumartesi Annelerinden biridir. Annem yaşadığı adaletsizlik karşısında başvurduğu hiçbir yerden sonuç alamadı. Oğlunun başına gelenleri öğrenemedi. Oğluna bunları yapanların yargılanıp cezalandırıldığını göremedi. Çünkü devlet benim annemi görmedi, duymadı, onu vatandaş saymadı.
- Annem son nefesini ağabeyimin adıyla verdi. Ağabeyim için adalet talebi annemden bana mirastır. Bu mirasa sahip çıkmak benim hem evlat hem insan olarak görevimdir.
- Etkin bir soruşturma yapılsın, ağabeyimin başına gelenler tam olarak açıklansın. Ağabeyimi işkence ile öldürüp kaybedenler yargılanarak hak ettikleri cezayı alsın istiyoruz. Bunu yapmak zaten devletin, savcıların ve mahkemelerin görevi değil mi?
- Biz Galatasaray’da 699 hafta oturduk. Kaybedenler ve onların zihniyetinde olanların dışında kimseyi rahatsız etmedik. Bizden kaynaklanan hiçbir sorun yaşanmadı. Şimdi ben ve arkadaşlarım 700’üncü haftaya katıldığımız için suçlanıyoruz. 699 hafta suç olmayan şey nasıl birdenbire suç sayıldı?
- 700’üncü haftada polis şiddeti ile gözaltına alındım. Darp edildim. Ters kelepçe ile sekiz saatten fazla alıkonuldum. Bana bunları yapan polisler hakkında hiçbir işlem yapılmadı, ama ben yargılanıyorum. Soruyorum: Barışçıl toplanma hakkı Anayasa’nın korumasında değil mi? Ben vatandaş olarak Anayasal hakkımı kullanamaz mıyım?
- Ağabeyim için, tüm kayıplar için adalet istedim. Bağımsız ve tarafsız bir yargı istedim. Bunları istemek suç mu? Eğer değilse bu davada yargılananlar derhal beraat etmelidir. Yok bunları istediğim için cezalandırılacaksam yine de kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğim.
Emniyet sanıklarla ilgili rapor yolladı
Avukat Öztürk Türkdoğan, birçok şehrin Terörle Mücadele şube müdürlüğünün dosyaya re’sen sanıkların başka suçlardan soruşturmalarının olup olmadığının araştırıldığı bir rapor gönderdiğini söyledi. Türkdoğan, bu davada bir terör yargılaması yapılmadığını belirterek bunların dosyadan çıkarılmasını istedi.
Türkdoğan, davanın her aşamasında derhal beraat kararı verilebileceğini hatırlattı. Hâkim Özgenç, derhal beraat talebiyle ilgili savcının görüşünü sordu. Savcı bu talebin reddine karar verilmesini istedi. Özgenç de reddetti.
‘Mahkemeleri çok ciddiye alıyoruz‘
Daha sonra insan hakları aktivistlerinin savunmasına geçildi. Savunma yapan kişilerden Lezgin Özalp, “Doğduğum yıllar herkesin bildiği yıllar. Cizre doğumluyum, bu konularla büyüdüm. Mahkemenin ve savcılığın bir iradesi olmadığını düşünüyorum. Mahkemeleri çok ciddiye alıyoruz. Niye ciddiye aldığımızı da bilmiyorum” dedi. Hâkim Özgenç de Özalp’i ‘iddianame kapsamında olmayan kurumlarla ilgili konuşması‘ nedeniyle uyardı.
Mahkeme, emniyetin sanıklarla ilgili gönderdiği evrakın incelendikten sonra dosyadan çıkarılıp çıkarılmayacağına karar verecek. 21 Eylül saat 13:30’da yapılacak bir sonraki duruşmada savunması alınmayan kişiler ifade verecek.
Ne olmuştu?
Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 25 Ağustos 2018’deki 700’üncü buluşması Beyoğlu kaymakamlığı tarafından yasaklanmıştı. Polisin biber gazıyla müdahale ettiği eylemde çok sayıda kayıp yakını gözaltına alınmıştı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da polis müdahalesiyle ilgili, “İzin vermedik çünkü artık bu istismarın ve kandırmacanın son bulmasını istedik. Anneliğin terör örgütünce istismar edilmesine, teröre kılıf yapılmasına göz mü yumsaydık” demişti.
Polisin müdahalesinden sonra Galatasaray Meydanı, demir bariyerler ve zırhlı araçlarla çevrilerek kayıp yakınlarına yasaklandı. Meydan, 90’lı yıllarda da kayıp yakınlarına kapalıydı. Yakınların İnsan Hakları Derneği önünde polis kordonu içinde basın açıklaması yapmasına izin veriliyor.
Kayıp yakını ve insan hakları aktivisti 46 kişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nca hazırlanan iddianamede 699 hafta boyunca gerçekleştirilen eylem ‘izinsiz‘ olarak tanımlandı. Sanıkların ‘toplanmaya izin verilmeyeceği, eylemin kanunsuz olduğuna dair uyarı yapılmasına rağmen dağılmamaları üzerine gözaltına alındıkları‘ iddia edildi.
İddianamede, yakınların Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu ihlal ettikleri iddiasıyla altı aydan üç yıla dek hapis cezası ile cezalandırılmaları talep ediliyor.
Önceki duruşmalarda hâkim Sait Emre Özgenç, duruşmayı kararlaştırılan vaktinden saatler sonra başlatmış ve hiçbir gerekçe de göstermemişti. Hâkim Özgenç, dava konusu olayda uygulanan şiddetten dolayı kamu görevlileri haklarında suç duyurusunda bulunulması talebini reddetmiş, bunun yanısıra sanık avukatlarının da tüm taleplerini reddetmişti. Bu nedenle sanıklar ve avukatları tarafından reddedilmişti ancak bu talep de reddedilmişti.