Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Türkiye, Avrupa’da en fazla polis istihdam eden ülke. Kişi başına düşen polis sayısında ise Sırbistan ve Karadağ’dan sonra üçüncü sırada. Eurostat’ın 2021 verileri, ülkemizde 100 bin kişi başına 568 polisin düştüğünü gösteriyor. Bu sayı İtalya’da 399, Fransa’da 323, Almanya’da 307. Türkiye’de 2016-2021 arasında polis sayısı yüzde 21 arttı. AKP devletinin karakterini göstermesi açısından bir de sağlık çalışanlarının sayısını aktaralım. Türkiye, kişi başına düşen doktor ve hemşire sayısında hem Avrupa hem OECD ülkeleri arasında son basamaklarda.
Yani konu ‘güvenlik aygıtını büyütme’ olunca Avrupa devlerine taş çıkartırken, iş halka sağlık hizmeti sunmaya gelince bölgenin en mütevazı ülkelerinin bile arkasından nal topluyoruz. Tesadüf mü? Değil elbette. İktidarın politik ve ideolojik tercihlerinin sonuçlarıyla yüz yüzeyiz. İşte AKP’nin Türkiye’yi getirdiği yer burasıdır. Tepedekiler büyük bir korku ve tedirginlik içerisinde. Korkunun kaynağı hiç şüphe yok ki 19 Mart operasyonlarından sonra başlayan ve kabına sığmayan halk eylemleri. 1 Mayıs günü Taksim çevresi ve İstiklal Caddesi’ndeki vaziyet her şeyi anlatıyordu.
İktidar, insanların bir araya gelip Taksim’e çıkabilme ihtimalini bu kez hiç olmadığı kadar yüksek gördü ve elindeki tüm imkânları bunu engellemek için kullandı. ‘Olumsuzluk yaşanmaması’ iddiasıyla uygulanan yöntemler, kentte yaşama dair tek bir olumlu detay bırakmadı. Özetle bu 1 Mayıs, halkın Kadıköy’de tek adam rejime karşı sergilediği iradenin yanında, korkunun gövde gösterisine de sahne oldu.