MESUDE DEMİR
@mesudedemirr
Ölen insanların beyninde, karaciğer ve böbreklerinden yedi ila 30 kat daha fazla mikroplastik bulundu. Demans hastalarının beyinlerinde, hasta olmayanlara göre beş kat daha fazla mikroplastik birikimi var.

Nature Medicine’de yayınlanan araştırma, Alzheimer dahil demans hastalıklarında mikroplastiklerin de etkisi olabileceğine işaret ediyor.
Araştırma sonuçlarında demans hastalarının beyinleri, beyin damarlarının duvarları ve bağışıklık hücrelerinde mikroplastik birikimi daha belirgindi.
Dokularda bulunan mikroplastiklerin çoğu polietilenden oluşuyor. Polietilen özellikle plastik torbalar, filmler gibi ambalajlarda kullanılıyor.
Yıllar içinde miktarı artıyor
Araştırmacılar elektron mikroskobu ve kızılötesi spektroskopi kullanarak otopside alınan organ örneklerini inceledi. 2016-2024 arasındaki farklı zaman dilimlerinde alınan örneklere bakıldı. Çalışma, organlardaki mikroplastik birikiminin yıllar içindeki artışını da ortaya koydu.

Yakın zamanda farelerde yapılan bir başka araştırma, mikroplastiklerin kan-beyin bariyerini geçerek damar akışını bozduğunu, kan pıhtılarına neden olduğunu ve nörolojik sorunlara yol açtığını da göstermişti.
Mikroplastikler vücudumuzu istila ediyor
Peşpeşe yayınlanan farklı araştırmalar, sadece hava, su, toprağın değil, vücudumuzun da mikroplastikler tarafından istila edildiğini ortaya koyuyor.

Halen yılda toplam 450 milyon ton plastik üretiliyor. Hal böyleyken plastik endüstrisi küresel plastik üretimini önümüzdeki 20 yıl içerisinde üç kat artırarak 1,5 milyar ton yıllık hacme ulaştırmayı hedefliyor.
Plastikler kullanıldıktan kısa süre içinde atık haline gelerek ya çevreye gelişigüzel karışıyor ya da yanlış atık yönetim uygulamalarıyla farklı formlara dönüşerek çevre ve insan sağlığı için risk oluşturuyor.
Plastik atıkları, aşınma ve bozunma yoluyla mikro ve nanoparçacıklara ayrılıyor. Boyutları 0,001 ile 5 mm arasında değişen mikroplastikler ve 0,001 mm’den daha küçük olan nanoplastikler besin zincirimize giriyor. Örneğin günde iki litre plastik şişeden su içenler, yılda 90 bin plastik parçacığını vücutlarına alıyor.
Plastik 16 binden fazla kimyasal içeriyor!
Plastiksiz Türkiye Girişimi’ne göre plastiğin çevresel etkilerine bakıldığındaysa gözle görülür bir şekilde deniz ve toprak kirliliği ön plana çıkıyor.

Bunların yanında bertaraf amaçlı yakma sonucu oluşan zehirli gazların yarattığı hava kirliliği, zehirli küllerin oluşturduğu çok boyutlu çevre kirliliği ve geri dönüşüm sırasında oluşan toksik kimyasallar ve mikroplastik/nanoplastik kaynaklı kirlilik gibi doğrudan gözle görülmeyen fakat çevre sağlığı açısından çok daha büyük riskler içeren sorunlara yol açıyor.
Etkilemediği canlı türü kalmadı
Plastik, yüzde 95’inin etkisi ve akıbeti hala bilinemeyen 16 binden fazla kimyasal içeren bir bileşime sahip. Bu kimyasallar, hormonal sistemi bozan, kanserojen etki yaratan zehirli maddeler.

Bugün plastik kirliliğinin ulaşmadığı herhangi bir yeryüzü parçası, insan dahil etkilemediği canlı türü neredeyse kalmadı. Dört binden fazla deniz canlısı türünün, çoğunluğu tek kullanımlık plastiklerden olmak üzere, deniz çöplerinden etkilendiği tahmin ediliyor. Üretilen toplam plastiğin yüzde 50’ye yakını tek kullanımlık.
Türkiye’de durum daha vahim
Türkiye Akdeniz’i plastikle en çok kirleten ve Akdeniz’de kıyıları plastikle en fazla kirlenmiş ülkelerden biri. Ayrıca Avrupa’dan en fazla plastik atık ithal eden ülkeyiz. 2023 verilerine göre ülke içinde toplanan plastik atık miktarından daha fazlasını Avrupa, özellikle de İngiltere’den ithal etmişiz.
Pek çoğumuz geri dönüştüğünü zannediyor. Oysa geri dönüşüm dünyayı kurtarmıyor. Çünkü bu atıkların sadece yüzde dokuzu geri kazanılmış.