Vakaları hatırlatarak adım adım gidelim.İlk önce bir “halay” düşmanlığı furyası başladı, işte sahilde eğlenen gençler govend tutmuşlar, oynarken de “Biji Serok Apo” sloganı atmışlar, hem de içinde “gerilla” kelimesi geçen bir şarkının eşliğinde, şarkı da Kürtçe tabii.
Bu gençlere adliye getirilip götürülürken otobüste “Ölürüm Türkiyem” şarkısı dinletilmiş. Peşinden düğünlere baskınlar başladı, yolda arabasında şarkı dinleyenler gözaltına alındı, dahası bir asker uğurlama eğlencesindeki gençler de alındı aynı gerekçelerle: Terör örgütü propagandası yapmak.
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi, “Bijî serok Apo” sloganının suç olmadığına ilişkin içtihatlar oluşturdu. “Terör örgütü propgandası” suçu ise sadece şu şartlarda mümkün oluyordu:
Suç hareketi/sözü, örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek ya da teşvik edecek şekilde olursa
Yer, zaman ve koşullar suç hareketini/sözünü yaygın hale getirmeye elverişli olacak.
Hareket/söz hitap ettiği kitleyi hareket ettirme niteliğine sahip olacak.
Fiil (suç oluşturan hareket veya söz) “açık ve yakın tehlike” oluşturacak.
Hukuk böyle diyor, hem kanunda yazılı haliyle böyle diyor hem de uygulamanın en üst iki merciinin kararlarında böyle diyor. Fakat Türkiye’de hukuk “hukuk mercii”lerinin değil, başka güç sahiplerinin sanatı, AYM kapatılsın diyen Bahçeli gibi, kimi sevdiğinize dikkat edin diyen Yerlikaya gibi. Bahçeli’nin kapatmak istediği AYM’nin üstüne fiilen beton döküyor İşiçleri Bakanlığı.
Sahilde slogan atarak halay çeken gençler hangi “cebir, şiddet veya tehdit” yöntemini övmüş, meşru göstermiş? Neyi yaygınlaştırmış, hangi kitleyi harekete geçirme ihtimali doğurmuş, hangi açık ve yakın tehlikeye yol açmış? Ya da düğündeki kişiler?
Hukuka göre olamaz, fakat meselenin hukuk değil başka bir şey olduğunu bakan zaten söylüyor: Kimi sevdiğinize de dikkat edeceksiniz. Tabii hangi şarkıyı sevmediğinize de! 12 Eylül’ün faşist generalleri de “Türkiyem Türkiyem cennetim” şarkısını dinlerken kıpır kıpır oluyordu, sol-sosyalist tutuklulara, hükümlülere dinletirken kimsenin incindiğini düşünmüyorlardı. Fakat onların zorladığı şarkıda ölüm yoktu, cennet vardı, 44 yılda Türkiye’nin ne kadar ileri gittiğini gösteriyor bu da: Ölmeden cennete gidilemez ki!