• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

12 Eylül sergisi: Ne mağdur ne mağrur, insanlıklarıyla tarih yazanların hikayesi

30/10/2023 16:46

IŞIN ELİÇİN

@IsinElicin

12 Eylül 1980 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanı Kenan Evren liderliğinde emir ve komuta zinciri içinde yürütülen Bayrak Harekâtı’yla Türkiye Cumhuriyeti’nin sonuca ulaşmış üçüncü askeri darbesini gerçekleştirdi ve ülke yönetimine bütünüyle el koydu. Milli Güvenlik Konseyi (MGK) adı altında kuvvet komutanlarından oluşma bir yapı kuran darbeciler, tüm yurtta sıkıyönetim ilan ederek yasama, yürütme ve yargıyı ele geçirdi. Kurdukları askeri rejim çerçevesinde binlerce insan baskınlarla evlerinden alınıp karakollara, emniyet müdürlüklerine ve artık işkencehane olarak kullanılacak devlet binalarına, özel mülk ve tesislere götürüldü. 

Darbeciler 650 bin kişiyi gözaltına aldırdı, bu kişilerin yüzde 95’ine gözaltında işkence edildi, yüzlerce kişi işkenceyle öldürüldü; 50 kişi idam edildi, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, binlerce kişi geri dönüşsüz yolculuklarla ülke dışına kaçtı. 12 Eylül darbesinden bugüne yaklaşık 1352 kişi gözaltında kaybedildi.*


Özellikle genç kuşaklara bir nebze olsun fikir verir diye yazıyorum, yoksa bu rakamlar, darbeci generallerin liderliğinde halka uygulanan zulüm ve baskıyı anlatmaya yetmiyor. Öyle ki Tanıl Bora, “12 Eylül, bir kuşak kırımıdır” der: “12 Mart 1971 darbesinde de sosyalist solun bir öncü kuşağının güzideleri katledilerek, kuşaklar arasında ‘doğal’ -yani coşku-tecrübe şirazesini tutan, yani birbirinden öğrenen- bir devamlılığın akışına sekte vurmuşlardı. 12 Eylül, bunu sembolik ve önder şahsiyetlerden öte, kitlesel mezalim ölçeğinde gerçekleştirdi.”

Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi’nin hazırladığı ‘Geçmiş Bugündür’ adlı sergi bu mezalimi gözümüze sokmadan anlatmayı deniyor.

Yazar Kaya Genç’in ifadesiyle: “Sergide ölüm her yerde mevcut, ancak çok az şiddet tasviriyle karşılaşıyoruz. Bunun yerine küratör ekibi, galeri katlarından birine tebeşirle çizgiler çizmek de dahil incelikli anlatımları seçmiş: Bu küçük, boğucu kareler, İstanbul’daki bir polis karakolunda yalnızca bir tutuklunun uyuyabildiği, diğer 7 tutuklunun ise ayakta dinlenmek için sıralarını beklediği minik hücreleri temsil ediyor. Geçmiş Bugündür, bu tür jestlerle, Marksist tarihçi E. P. Thompson’ın ‘aşağıdan tarih’ olarak adlandırdığını anlatmaya çalışıyor; hikâyesini liderler yerine sıradan insanların bakış açılarından dokuyor ve kapsamlı bir makro tarih yerine mikro tarihler kullanıyor.”

Babası hem 71 hem de 80 darbesi ertesinde alıkonulmuş bir kadın olarak, tam da Genç’in altını çizdiği bu anlatım tarzı nedeniyle sergiye babası 80 darbesiyle alıkonulmuş oğlumla beraber gittim. Anne ve babaların çoğunun çocuklarına anlatmakta zorlandığı ya da imtina ettiği ama aktarmaktan da kaçınamadığı ağır bireysel ve toplumsal travmayı izleyenini ve dinleyenini travmatize etmeden anlatmayı deneyen bir sergi ‘Geçmiş Bugündür’.

Sergiyle ilgili konuştuğum Kaya Genç 1981 doğumlu. “Bilmek iyi geliyor” diyor: “Çok zaman isteyen, evde de düşünmeye devam etmenizi talep eden bir sergi. İnsanı sergiden çıkıp başka metinlere, başka kitaplara da gidip daha çok öğrenmeye teşvik eden bir sergi.”

Kaya Genç, 2010’dan bu yana bir yandan Britanya merkezli Index on Censorship için Türkiye’nin insan hakları karnesini takip ediyor, bir yandan da sergiyle ilgili yazısında referans verdiği E. P. Thompsonvari bir tarih anlatıcılığı yapıyor. Biri Gezi isyanı diğeri 15 Temmuz ertesinde yaptığı söyleşilerle kurguladığı iki kitabı** İngilizce yayınlandı.

2015’te çıkan ‘Türkiye’de Modern Siyasi Hafızalar: Kesişmeler, Karşıtlıklar ve Koşutluklar’ adlı araştırmaya göre, 80 darbesi Türkiye’de en yüksek sıklıkla hatırlanan olay. Soruyorum Genç’e, söyleştiği insanlar da 12 Eylül darbesinden bahsediyorlar mıydı, diye. “Evet” diyor: “Konuştuğum pek çok insanda eşeledikçe böyle bir travması olduğunu gözlemledim. Nereye, kime uzansanız bunun bir izini görebiliyorsunuz. Hatta hiçbir siyasi olayla ilişkilenmemiş kişiler bile, örneğin ana-babası 12 Eylül’den onaylayarak bahsettiği için, ona göre şekillenmiş. Tabii mikrofona konuşurken farklı şeyler söyleyebiliyorlar. Benim şansım, yazılarımın İngilizce yayınlanması. Daha rahat anlatıyorlar. Bir de böyle büyük bir travma yaşantısını aslında insanlar anlatmak da istiyor.”

12 Eylül ertesi gözaltına alınanların aileleri haftalarca, aylarca, hatta yıllarca yakınlarının akıbetine ilişkin bilgi alamadı.

Kaya Genç, 12 Eylül sergisinin anlatmak isteyenlerle dinlemek isteyenleri buluşturan sağaltıcı bir özelliğe sahip olduğuna da dikkat çekiyor: “Sergileme taktikleri şiddeti insanların gözüne sokmak yerine biraz da hayal gücünü harekete geçirecek dokunuşlar içeriyor. Karakolda insanların tıklım tıkış dolduruldukları hücrelerin tebeşirle tasviri gibi. Ya da Tanıl Bora’nın 12 Eylül’ün kelimelerine dair işi. Bir metinin yapamayacağı kadar çarpıcı.  Çünkü gerçekten bu tip travmatik olaylar insana kelimelerle nüfuz ediyor. O yüzden ben de röportajlarımda o kelimeleri çıkarmaya çalışıyorum.”

Kaya Genç, serginin izleyicisini aktif katılımcıya dönüştüren yönünü de önemli buluyor: “Aşırı vurgu yapmadan, hissettirerek; bağırmadan, sakin bir dille konuşur gibi… Aktif bir dinleme pratiğine çağrı yapıyorlar. Oysa bugünün iktidarı dinlemeyi pasif ve pasif olduğu için kötü bir eylem gibi sunuyor. Dinlememek ‘höt, zöt’ demek iyiymiş gibi. Bizim kuşağımızın buna direndiğini düşünüyorum. Örneğin sergide benim kuşağımdan sanatçı Doğa Yirik’in demans hastası büyükannesini dinlediği, dinlerken kayda aldığı video kayıt gibi. Büyükannesi anlatmak istiyor ama hatırlayamıyor. Yirik yine de dinliyor ve aslında o dinleme anında büyükannesinin yüzünden, gözlerinden bütün hikâyeyi okuyabiliyorsunuz.”

Nitekim Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi’nin amaçlarından biri de ‘kuşaklararası bellek aktivizmini güçlendirmek’. Serginin izlenebileceği Tütün Deposu yetkililerinden çok sayıda öğrencinin sergiyi ziyaret ettiğini öğreniyorum. Kaya Genç de rastlamış: “Ben gittiğimde her yerde öğrenciler vardı, bir rehberle geziyorlardı. Darbe gecesi darbeye giden ortam anlatılıyordu. Tarihin iktidarlar tarafından kötüye kullanımına karşı bellek aktivizmi önemli. Mevcut iktidar tarafından 12 Eylül rejimini yıkacağız, askeri vesayeti kaldıracağız denilerek yapılanları düşünün. [Şimdilerde demokratik olmayacağı aşikâr yeni anayasa yapımı da 12 Eylül anayasasını değiştirme iddiasıyla halka sunuluyor.] İnsanlar kandırılmış hissettiler kendilerini ve apati başladı. Fakat bu sergi tarihe yeni bir bakış, yeni bir dille yaklaşıyor ve 12 Eylül’ün sistematik şiddetini deneyimlemiş insanları ne ‘kurban’ ne ‘kahraman’, ne mağdur, ne de mağrur olarak tasvir ediyor: Bütün kırılganlıklarıyla bütün insanlığıyla tarih yazan özneler olarak hikayelerini anlatıyorlar.”

Sergiyi, 8 Kasım’a kadar Pazar ve Pazartesi hariç her gün 11:00-19:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. 

Adres: Depo | Tütün Deposu, Lüleci Hendek Caddesi No:12 Tophane, İstanbul

* Zorla kaybetmelerin en çok gerçekleştiği dönem, Cumartesi Anneleri’nin ortaya çıkışına da tanıklık eden 1993-95 yılları arası.

** Avrupa Basın Ödülü finalisti Kaya Genç’in dört kitabı var: İngilizce yayınlanan The Lion & The Nightingale (I.B. Tauris, 2019), Under the Shadows (I.B. Tauris, 2016), An Istanbul Anthology (American University in Cairo Press, 2015) ve Türkçe roman olan Macera (YKY, 2008). The Lion & The Nightingale, Türkiye’deki son seçimlerle ilgili yeni güncelleme ile Mayıs’ta tekrar basılacak. Yazar ise halen yeni bir Türkçe roman üzerinde çalışıyor.

80 darbesiyle ilgili ilk dijital müze ve insan hakları arşivi bugün erişime açılıyor

Kategori:Aktüel, Diken özel, Vitrin-mobil

SON HABERLER

İnternet alışverişinde cayma hakkına yeni düzenleme

Ticaret Bakanlığı mesafeli satış sözleşmelerinde ‘tüketici lehine’ mevzuat değişikliğine gitti.

ABD, Suriye'ye yaptırımları hafifletti

ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’ye yaptırımları kaldıracağını duyurmasının ardından ABD Hazine Bakanlığı’ndan ilk adım geldi.

Meteoroloji'den yağış ve toz taşınımı uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tahminlerine göre bugün yedi ilde sağanak yağış bekleniyor.

Ege ve Akdeniz bölgeleri içinse ‘toz taşınımı’ uyarısı var.

Seria A'da şampiyon Napoli

İtalya Birinci Futbol Ligi’nde (Serie A) 2024-2025 sezonu şampiyonu Napoli oldu.

Fenerbahçe Beko'nun EuroLeague finalindeki rakibi Monaco

EuroLeague ‘Final Four’ yarı finalinde Olympiakos’u yenen Monaco, finalde Fenerbahçe Beko’nun rakibi oldu.

Magic Johnson da milyarderler arasına girdi
Araştırma: İçki bağımlılığı 'reddedilme korkusu'nu körükleyebilirmiş

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 762 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Berkant Gültekin: Bahçeli bir bakıma tüm sırrı ve gizemi bozdu

Gündüz Vassaf: Gün, Harvard'la dayanışmanın günü

Mithat Fabian Sözmen: İşçi sınıfının taraftarlığı anonimliğe, edilgenliğe ve seyirciliğe mahkum

Selin Nakıpoğlu: Diyanet iktidarın emrindeki politik bir aygıt

Cihan Tuğal: Uluslararası ilişkileri aile ilişkilerinin belirlediği bir döneme mi giriyoruz?

Recep Genel: O mis kokulu salatalıklar, domatesler, marullar bizi yavaş yavaş öldürüyor

Rahmi Turan: Erdoğan'a 'ömür boyu cumhurbaşkanlığı' sağlanmak için çalışmalar olduğu iddiaları var

Timur Soykan: Türkiye'de yaşamak vahşi bir dolandırıcı ormanında hayatta kalmaya benziyor

Onur Çanakçı: 'Faizle değil, üretimle büyüme' anlayışının uygulanması şart

Özgür Müftüoğlu: Toplumsal mücadelelere engel her şey gibi, Lozan dahil müesses nizamı oluşturan kurucu belgeler tartışılabilmeli!

Umur Talu: Adalet adına feryadı olan da kendine bakacak

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×