MUSTAFA ALP DAĞISTANLI
mustdagistanli@gmail.com
Oldu birkaç ay, X’te bir arkadaş şöyle diyordu:
“Çevirmen arkadaşlar bizde bazı zarfların/adverblerin -ca, -ce ekiyle değil, ikilemeyle yapılabildiğini ‘sık sık’ unutuyorlar. Dargınca değil dargın dargın, durgunca değil durgun durgun, sakince değil sakin sakin vs. Şu sıra okuduğum romanda ilk iki örneği görünce yazayım istedim.”
Ben farkında değildim, çok haklı, çok yerinde bir uyarı; sadece çevirmenler için değil, yazı yazan herkes için. Fakat daha önemli olan, o zarfın ne taşıdığı. Burada işler çetrefilleşiyor, incelik istiyor. Zarfın içinde cümleyi, yazıyı öldürecek zehir de olabilir.
Zarflar fiili ya da sıfatı niteliyor. Edebiyatçılar biliyordur (ben Writing Tools‘tan öğrendim, Roy Peter Clark), zarf kullanımında İngilizcede bir Tom Swift tarzı varmış, ‘Tom Swiftie‘ deniyormuş buna. Bu ‘Swiftie‘de bir söz oyunu var, kelime aynı zamanda ‘üçkağıt‘ anlamına geliyor. Tom Swift ciltlerce tutan, birçok yazarın ürün verdiği, gençler için yazılmış bilim-kurgu maceraları serisi. Ben okumadım. Peki neymiş ‘Swiftie‘ zarfları?
Roy Peter Clark şu örneği veriyor:
“Ned birden ‘Bak!’ diye bağırdı. Sonra aniden ‘Hah ajan şimdi orada! … Onunla konuşacağım!’ dedi.”
Ünlem işaretleri gençleri ateşlemeye yetecekken yazarın ‘birden‘i, ‘bağırdı‘yı cümleye döşediğini söylüyor Clark, etkiyi perçinlemek için.
Clark’ın izinden gidip birkaç örnek düzelim:
Susadım, dedi, dili damağına yapışmış halde.
Bizim Ahmet, Marlon Brando’dan daha iyi aktördür, dedi cahilce.
Yazıyı tam Diken’e gönderecektim ki bilgisayar çöktü, dedi yıkılmış halde.
Bu kullanımın özelliği, zarfın can alıcı unsuru vurgulaması, öne çıkarması. Geçen gün Edgar Allan Poe’nun ‘Amontillado Fıçısı‘ hikayesini okurken şahane bir örneğe rastladım (italik benim):
“Karanlık bastırmak üzereydi, karnaval mevsiminin çılgınlıklarla dolu akşamlarından biriydi; arkadaşımla karşılaştım. Bana aşırı bir sıcakkanlılıkla sokuldu, epeyce içmişti. Soytarı kılığındaydı.”
‘Sokulmak‘ sıcakkanlılığı ima eder zaten, ama Poe yetinmemiş bunla, çünkü vurgulamak istediği başka şeyler var. Buradaki ‘aşırı sıcakkanlılıkla‘ adamın sadece sarhoş olmasını değil, aynı zamanda bir sonraki cümledeki bilgiyi de pekiştiriyor: soytarılığını.
Doğrusu, ben zarfların kullanım inceliklerine pek dikkat etmemiştim. Hatta galiba en kötü şekilde kullandım yıllarca, pekçoğumuz gibi. Clark şöyle diyor:
“Zarflar, en iyi kullanımlarında fiili ya da sıfatı çeşnilendirir. En kötüsünde, fiilin zaten içerdiği anlamı dile getirir.”
Ben işte bu ikincisini yapıyordum sanırım. Şimdi geriye dönüp yazılarımı tarayacak halim yok, ama bazı kullanımlarım geliyor gözümün önüne. “DSİ dereleri hunharca katlediyor” gibi… ‘Öldürüyor‘u hafif bulup ‘katlediyor‘ diyorum, yetmiyor, bir de ‘hunharca‘ ekliyorum, hunharlığı zaten göstermiş olmama rağmen.
Başka örnekler verelim Clark gibi:
Patlama binayı tamamen yıktı.
Aslan vahşice kükrüyordu.
Casus pencereden gizlice içeri süzüldü.
Geçim problemi her gün daha fazla büyüyor.
Bunları yazanlar, benim gibi, söylediklerinin bu zarflarla daha etkili olacağını sanıyor olmalı. Halbuki tam tersi. Zarfları atıp bakalım bir de:
Patlama binayı yıktı.
Aslan kükrüyordu.
Casus pencereden içeri süzüldü.
Geçim problemi her gün büyüyor.
Clark diyor ki: “Her örnekte zarfları çıkarmak, cümleyi kısaltıyor, anlamı keskinleştiriyor, fiile hareket alanı açıyor.”
Öyle gerçekten de. Yine geçenlerde okuduğum Salinger’ın ‘Muzbalığı İçin Mükemmel Bir Gün‘ hikayesinde galiba bir, bilemediniz iki zarfa rastladım. (Şu anda seyyar olduğum için uzaktayım kitaptan, bakamıyorum.) Clark da hiç zarf kullanmayan ya da nadiren kullanan yazarlardan bir iki örnek veriyor, duru diri anlatımlar.
Bir de uygun, güçlü fiilleri kullanma marifetiyle zarflardan kurtulma, etkili cümle kurma yolu var:
“Hadi hızlıca birşeyler yiyip çıkalım” yerine “Hadi birşeyler tıkınıp çıkalım”.
“Ciyak ciyak bağırdı” yerine “Ciyakladı”.
“Hülya, duyulur duyulmaz bir sesle ‘Annemi çok özledim’ dedi” yerine, “Hülya ‘Annemi çok özledim’ diye mırıldandı”.
Zarflar konusunda Clark’ın söylediklerinin püf noktası ise şu:
“İyi bir zarfla kötü bir zarf arasındaki farkı anlamak için şu iki cümleyi değerlendirin: ‘Mutlulukla güldü’ ve ‘Acı acı güldü’. Hangisi iyi?”
İlkini zayıf buluyor Clark, çünkü gülmek zaten mutlu anlamını içerir. Ya ikincisi? ‘Acı acı‘ fiilin anlamını değiştirir, diyor.
Gazeteci Pepe Escobar geçenlerde X’te şunu paylaştı (italikler benim):
“Yani teorik olarak en üst düzey Hegemon diplomat [ABD Dışişleri Bakanı], kibarca çocukları öldürmeyin demek için DEĞİL, lütfen nazikçe öldürün demek için İsrail’e gitti.”
Clark da, tesadüf, şu örneği veriyor:
“‘Killing Me Softly’ şarkısını hatırlayın. İyi zarf. ‘Killing Me Fiercely’ [Beni Vahşice Öldürüyor]? Kötü zarf.”
Bizim çıkaracağımız ders: Zarfların kötü kullanımı anlamı öldürmese bile zayıflatır. Zarfların içinde ne olduğunu, ne taşıdığını bilmek, etkisini ölçebilmek iyi.
Zarfsızlık deyince de aklıma Ece Ayhan’ın ‘Meçhul Öğrenci Anıtı‘ şiiri gelir:
Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.
DİLE GELENLER
Diken’e uyarı: Bu yazıları yayınlamanız ayıp
İki hafta önceki “Artı Gerçek editörü olsam Hale Gönültaş’ın haberini şöyle edit ederdim” yazım ve sonraki hafta aynı konuyla ilgili “Bir Editör” imzalı okur mektubu üzerine bazı okurlarımız eleştirilerini, itirazlarını X’te dile getirmiş, buraya aynen alıyorum:
Özlem Akarsu Çelik @oakarsucelik
Diken, başarılı,saygın, mütevazı meslektaşımız @hale_gonultas’ıhedef alan şu yazıları ısrarla neden yayınlıyor? Ayıp! Biz muhabirler için esas olan haberi yazanın(Hale’nin) güvenilirliğidir. Editöryal hata varsa arar, dostça uyarırız. Bu şov niye!
İki kez görmezden geldim ama bu ısrarcılık anormal. Yaptığı her haberle çocukların, kadınların hayatlarına dokunan ve tehdit edilen, soruşturma geçiren, ifadeye çağrılan bir muhabiri itibarsızlaştırmaya seyirci kalamam.
Yüzlerce sayfalık zorlu bir iddianameyi yazan gazeteciye parmak sallayarak ders veren beyefendiye sorarım, hangi haberiniz gündem yarattı da biz kaçırdık? Hiç tarzım değil bu üslup, afedersiniz ama hak ettiniz!
Neşe Özgen @HNOzgen
Dikkate alıp okumamıştım, şimdi gördüm. Hale Gönültaş’ın haberciliği hakikaten son derece kıymetli ve nitelikli. @DikenComTr ‘yi bu meslektaşını karalamaya varan, itibar suikastçiliğine girişen yazılar için uyarıyorum.
Özlem Akarsu Çelik @oakarsucelik
Çok enteresan bir ısrarcılıkla yapılması beni bunu yazmaya itti Hocam. Hiçbirimizin cesaret edemediği bu riskli ve değerli işleri yapan bir meslektaşımız hedef alınınca dayanamadım. İyi niyet göremiyorum bu işte.
Gökhan Kaya @thurkun_
Hale Gönültaş bu ülkenin en cesur gazetecilerinden birisi, yaptığı birçok haberi yapmaya cesaret edecek insan sayısı bu ülkede bir elin parmağını geçmez. Dağıstanlı haberlerinde yazım sorunu görüyorsa kendisine mail atsın. Böyle çirkef magazinci görüntüsü veriyor.
irma kim ya @who_is_irma
İnsanın tadını kaçıran bir düzeysizlik. Her cümlede hadsiz erkeklik gösterisi. Hale Hanım’ın nitelikli gazeteciliğini dile getirmeye tenezzül bile etmemek gerek bu kompleksle mücadele etmek için.
sibel yükler… @sibelyukler Replying to @oakarsucelik
Beyefendi, pulitzerlik iş yapan gazetecinin kadın olmasına hakikaten tahammül edemiyor olabilir. Zaten mütemadiyen kadın gazetecileri tahtaya çıkarıyor.
Özlem Akarsu Çelik @oakarsucelik Replying to @sibelyukler
Bilmiyordum. Üslupta nezaketsizliğin yanı sıra açıkça hissedilen bir erbilmişlik var zaten.
‘Muhalefet engeli’ne muhalefet
“İstanbul’da deniz ulaşımına hava muhalefeti engeli”
21 Aralık tarihli Diken manşetlerinden birini yukarıya kopyaladım. “Hava muhalefeti”ne ilaveten ”engeli” demeye gerek var mıdır?
Diken’in notu: Tabii ki yoktur. Düzeltildi.
“İlaçsızlıktan: Kanser hastalarının tedavisi aksıyor”
Yine bir Diken manşetine dikkatinizi çekmek isterim. Sanki virgül konacak gibiyken kaza ile iki nokta üst üsteye dönmüş gibi. Anıl Taşdelen
MAD: Buradaki kullanım bence de iyi değil, en azından bu başlık için; “Kanser hastalarının tedavisi ilaçsızlıktan aksıyor” demek varken ya da “İlaçsızlık kanser hastalarının tedavisini aksatıyor” varken.