
MUSTAFA ALP DAĞISTANLI
mustdagistanli@gmail.com
[Bütün italikler benim, kelimelerin üstünü çizen de benim.]
IŞİD, Horasan kolunu güçlendirmede Türkiye’yi üs olarak kullanıyor
[IŞİD, Irak ve Şam İslam Devleti’nin kısaltması. Örgütün adı kuruluşunda (2006) “Irak İslam Devleti“ydi, Suriye’deki savaşla birlikte 2013’te “Irak ve Şam İslam Devleti” oldu, zaten uluslarası ününe de o zaman kavuştu. İngilizcede 2014’ten sonra “İslam Devleti” olarak anılıyor. Türkiye’de IŞİD’den vazgeçilmedi, resmi ağızlar örgütün Arapça adını kullandı: DEAŞ: el-Davle al-İslamiye fi el-Irak va al-Şam. Örgüt kendinden kısaca “Devlet ül İslamiye” diye bahsediyor. Ayrıca, sadece Mezopotamya’da değil, Orta Asya’da, Güney Asya’da, Güneydoğu Asya’da, batısından doğusuna Afrika’da genellikle özerk ya da gevşek bağlı yapılarla varlık gösteren bir örgüt söz konusu. Bu durumda “IŞİD-Horasan”, “IŞİD-H” demek doğru olmaktan çıkıyor bence. En iyisi “Horasan İslam Devleti” = “HİD” yada “İD-H” (ama bu sonuncusu İngilizce adın çeviri kokan çevirisi, değil mi, onlar “ISKP” diyor: Islamic State Khorasan Province). Ben metinde İslam Devleti için İD’i, Horasan İslam Devleti için HİD’i kullanacağım.]
İstanbul Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianame, IŞİD’in Horasan yapılanması ve Türkiye’deki faaliyetlerini tüm açıklığı ile ortaya koydu. IŞİD, Türkiye’yi üs olarak kullanıyor.
[Türkiye’de ne iddianameler gördük! Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, gazeteci arkadaşımız Dicle Müftüoğlu, başka nice gazeteci arkadaşımız ipe sapa gelmez iddianamelerle içerde tutuluyor. Bu haberdeki ille de yanlıştır demiyorum ama iddianameyi “tüm açıklığıyla” diye yüceltmek doğru mu? Nihayetinde bir iddia bu, gerçeğin ta kendisi değil, mahkeme kararıyla bir şeye bağlanacak. Bu spotu şöyle yazmak daha iyi:
MİT’ten ve FBI’den gelen bilgilerle İstanbul Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame, İslam Devleti’nin Horasan yapılanmasını ve Türkiye’deki faaliyetlerini anlatıyor, İD’nin Türkiye’yi üs olarak kullandığını söylüyor.
Horasan İslam Devleti’nin yapılanmasını anlamak, öğrenmek için iyi bir anlatım, analiz: IS-Khorasan: Organizational Structure, Ideological Convergence with the Taliban, and Future Prospects.]
Artı Gerçek – IŞİD Suriye ve Irak’taki toprak kaybının ardından çöle çekilip, yer altına inme politikası izlese de özellikle beş yıldır Afganistan ve Pakistan uzantılarını güçlendirmeye ağırlık verdi.
Bu cümle yanlış anlaşılmaya çok müsait, özellikle konuyu bilmeyenler için. Hangi çöle çekildi acaba, Taklamakan çölüne mi, Sahra çölüne mi, başka bir çöle mi? Biraz sonra anlayacağız ki çöl de Suriye’de, şehirlerden çekilmiş. Dolayısıyla, bu ilk cümlede çölden bahsetmeye hiç gerek yok, daha sonra nasıl olsa anlatacaksın bunu. IŞİD 2019’da yenilgiye uğrayınca Suriye ve Irak’ta sindi, tek tük eylemlerle varlığını sürdürdü, ama sadece Afganistan ve Pakistan’da değil, Afrika’nın Sahil bölgesinde ve Doğu Afrika kıyılarında da (ta Mozambik’e kadar, biraz içerilerde Uganda’yla Demokratik Kongo Cumhuriyeti civarında) etkinliğini arttırdı. Şurada İslam Devleti’nin eylemlerini ve İD’e karşı yürütülen mücadeleleri yıl yıl görebileceğiniz çok iyi hazırlanmış interaktif bir harita var.]
Örgüt Afganistan, Pakistan ve İran’da “hilafetin hâkim olması için örgütlenmesinde” Türkiye’yi üs olarak kullandığı, örgüte yönelik soruşturma sürecinde belgelendi.
[Bu cümle bozuk, “Örgütün” diye başlamalıydı. Ayrıca o tırnak içindeki ibare nedir, daha doğrusu niye tırnak içinde? Haberin ikinci cümlesindesin, henüz kaynağını falan söylememişsin, daha bir süre söyleyeceğin de yok, okura niye bilmece veriyorsun ve kötü bir cümle kuruyorsun? Şöyle olmalıydı bu cümle:
Örgütün Afganistan, Pakistan ve İran’da hilafeti hakim kılmak için örgütlenmesinde Türkiye’yi üs olarak kullandığı belgelendi.
[Sonra da o soruşturmayı kimin, hangi kurumun yürüttüğü belirtilip devam edilmeliydi. Şu hilafet meselesine de bir dokunalım. Evet, Horasan İslam Devleti’nin nihafi hedefi hilafet, yani bütün müslümanları altında toplayacağı sınır tanımaz bir şeriat yönetimi. Ama şu anda asıl olarak şiddet eylemleri için örgütlenmeye, savaşçı devşirmeye çalışıyor, herhangi bir yerde toprak hakimiyeti yok.
Yukarda bir Türkiye linki vermiş Artı Gerçek, hemen altta bir İstanbul linki var, daha aşağıda Süleyman Soylu linki, daha da aşağıda ABD linki var, bunlar çok yanlış uygulamalar; tıklıyorsunuz, Türkiye’yle, İstanbul’la, Soylu’yla ilgili bin tane alakasız haber çıkıyor karşınıza, yani Artı Gerçek kendi haber sayfalarına yönlendiriyor sizi, konuyla ilgili ek bilgilere götürmüyor. Ayıptır. Sadece “yaralanır” ve “Kuran yakma” linkleri yerinde.]
IŞİD’in “Horasan” uzantısı olarak anılan yapılanmasına, Türkiyeli militanların yanı sıra Orta Asya uyruklu IŞİD’liler, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli kentlerinde barındırıldıktan sonra sahte Afgan kimlikleri ile İran sınırından geçirilerek ulaştırılıyor.
[Kötü bir cümle. Kötülüğünün sebeplerinden biri haberin kurgusunun doğru olmaması. Horasan İslam Devleti (HİD) daha önce zikredilseydi iş biraz daha kolaylaşacaktı. O zaman bu cümle şöyle olmalıydı:
HİD sadece Türkiyeli militanları değil, Orta Asya’dan devşirdikleri mücahitleri de başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli kentlerinde bir süre tuttuktan sonra sahte Afganistan pasaportlarıyla İran üstünden bölgeye gönderiyor.
Bu kurgu meselesi önemli, hep önemlidir; haber iyi kurgulanmadığı için tekrarlar, gereksiz cümleler, karmaşık ifadeler metni uzatıyor ve anlaşılmaz kılıyor. “Orta Asya uyruklu” denmez, uyruk bir devlete bağlılığı belirtir, Orta Asya diye bir devlet henüz kurulmadı.]
İstanbul’da IŞİD’in Horasan sorumlusu Tacikistan uyruklu A.C. Orta Asya ülkelerinden Türkiye’ye gelen militanlarını tren garı, otobüs terminallerinde karşılama, otellere ve güvenli evlere yerleştirme, maddi kaynak sağlama, Afganistan’ın talimatı ile canlı bomba olarak kullanılacak IŞİD’lilere silah temin etme, sahte kimlik ve pasaport düzenlenmesi için örgüt ve şebekelerle irtibat kurma, İran sınırından geçirilmelerinden sorumluydu.
[Berbat bir cümle; sonuç olarak “… sorumlusu … sorumluydu” demiş oluyor da kusuru bir tek bu değil. Bir kere, “IŞİD-Horasan’ın İstanbul’daki sorumlusu” denmeli, hatta belki “Türkiye sorumlusu” denmeli, yaptığı işe bakarsanız. Hale Gönültaş gibi derseniz, koskoca IŞİD’in koskoca Horasan sorumlusunun İstanbul’da militanlara otel ayarlamak için debelendiğini söylemiş olursunuz. IŞİD’in Horasan sorumlusu diye kimse yok, Horasan İslam Devleti diye bir örgüt var, onun emiri/valisi var – başka sorumluları da vardır elbet. Cümlenin doğrusunu kuracağım ama bir sorun daha var: İstanbul’daki A.C. Türkiye’ye gelen militanları tren garlarında ya da otobüs terminallerinde karşılıyormuş. O militanlar nerelerden giriyor ülkeye bilmiyorum ama birçok yer olmalı, her bir gara, terminale, şehre, kasabaya koşturuyor mu bu herif yani? Bu mucizeyi tek başına gerçekleştirdiğini varsayıp doğru cümleyi kuruyorum:
HİD’in “İstanbuldaki sorumlusu Tacikistan uyruklu A.C., Orta Asya ülkelerinden Türkiye’ye gelen militanları tren garı ya da otobüs terminallerinde karşılıyor, otellere ve güvenli evlere yerleştiriyor, maddi kaynak sağlıyor, Afganistan’ın talimatıyla canlı bomba olarak kullanılacak İD’lilere silah temin ediyor, sahte kimlik ve pasaport düzenlenmesi için örgüt ve şebekelerle irtibat kuruyor, İran sınırından geçirilmelerini sağlıyordu.
Bakın gördünüz mü, merkezden talimat alıyormuş adam, Horasan sorumlusu olsaydı talimat alır mıydı hiç? Hem Horasan sorumlusu niye İstanbul’da eyleniyor ki?]
İçişleri Eski Bakanı Süleyman Soylu geçen Ocak ayında İsveç’in başkenti Stockholm’de Büyük Camii önünde Kuran-ı Kerim yakılmasının ardından Avrupa ülkelerinin güvenlik nedeniyle İstanbul’daki konsolosluklarını kapatmasını eleştirirken “psikolojik bir harp” değerlendirmesinde bulunmuş, Türkiye’nin IŞİD ile mücadelesini başarı ile sürdürdüğünü dile getirmişti.
[Şöylesi daha iyi, daha doğru:
Geçen Ocak’ta İsveç’in başkenti Stockholm’de Büyük Cami önünde Kuran yakılması üzerine Avrupa ülkeleri İstanbul’daki konsolosluklarını güvenlik nedeniyle kapatınca, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu hamleyi ‘psikolojik bir harp’ diye nitelemiş, Türkiye’nin IŞİD’le mücadeleyi başarıyla sürdürdüğünü söylemişti.
Kullanım hataları da var: “İçişleri Eski Bakanı” denmez, “eski İçişleri Bakanı” denir. “Büyük Camii” denmez, “Büyük Cami” denir.]
Fakat İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameye göre IŞİD militanları, Stockholm’de Kuran’ı Kerim yakma olayından sonra İsveç ve Hollanda Konsolosluklarına saldırmak üzere bölgede keşif yaptı, video çekti ve İstanbul’da güvenli bir evde tutulan üç Kafkas (Azeri ve Çeçen) kökenli IŞİD’li canlı bomba olarak hazırlandı. Saldırıda kullanılacak ateşli silah ve bombaların temininde gecikme olması nedeniyle saldırı olası bir sızıntıya karşı son anda iptal edildi.
[Nihayet kaynağın ne olduğunu öğrenebildik: iddianame. Edilgen cümleden kaçınmak gerek: “… Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameye göre” değil, “… Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre”. Fuzuli laftan da kaçınmalı: “… bombaların temininde gecikme olması nedeniyle” değil, “bombaların temini geciktiği için”.]
SURİYE VE IRAK’TAKİ ETKİNLİĞİNİ YİTİRDİ, AFGANİSTAN’DA GÜÇLENDİRİLİYOR
[Tuhaf bir ifade: etkinliğini kendi yitiriyor, ama kendi güçlenemiyor, güçlendiriliyor. Kim güçlendiriyor acaba? Belki buluruz cevabını, sabredelim. … Sabrettim, okudum, bu arabaşlığın altında bu sorunun cevabı yok.]
IŞİD’in son toprak parçası Baghuz’un kaybı sonrası Suriye’de alan hakimiyeti sona erdi.
[Burada tarih vermek gerekir. Alan hakimiyetini nasıl kaybettiğini de söylemeli, çünkü sonra çöldeki savaşa gelecek. Dolayısıyla cümle şöyle daha iyi:
2019’da ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun hava bombardımanı eşliğinde Suriye Demokratik Güçleri’nin saldırıları sonucu Baghuz’u da kaybedince IŞİD’in Suriye’de alan hakimiyeti sona erdi.]
Bu durum da IŞİD’in yenilgiye uğradığı, sonunun geldiğine dair yorumları beraberinde getirdi ancak örgütün güçlü olduğu dönemlerde de çöl bölgelerini olası bir çöküş senaryosu için analiz ederek kendisine geniş bir sığınak hâline getirdiği sık sık dile getiriliyordu.
[Örgütün yenilgiye uğradığı kesin, sonunun geldiği doğru değil, ikisini aynı şeymiş gibi söylemek yanlış. İkincisi, “getirdi-getiriliyordu” tekrarından da kurtulmak iyi olur. O zaman bu cümlenin doğrusu şu:
Bu durum İslam Devleti’nin sonunun geldiğine dair yorumları beraberinde getirdi, ama örgütün bir çöküş ihtimalini hesaba katarak çöl bölgelerini bir sığınak haline getirdiği sık sık söyleniyordu.]
Nitekim bölgedeki son toprak kaybının ardından da IŞİD, Suriye’de çöl ve tepelerden oluşan Meyadin-Resafa-Ithriya-Tedmür bölgesine çekildi. Bu süreçten sonra da kendisini takip ederek çölde konuşlanan Suriye devleti unsurlarıyla çatışmaya girdi.
[Ne süreci, “çekildi” diyorsunuz işte, bitmiş o süreç. Bu cümle şöyle olmalı:
Bu sefer de çölde Suriye devleti unsurlarıyla çatıştı.]
Örgüt hem ekonomik hem de militan gücünü kaybetse de coğrafyanın saklanmaya uygun yapısı sayesinde az kayıp vererek yeni saldırılar için güç topladı. Dağılma sürecinde Türkiye örgüt militanları için sığınak ülke haline geldi. [“Güç topladı”dan hemen sonra “dağılma sürecine giren örgüt” deyince ne anlayabiliriz, çölden Türkiye’ye geçiş de pek hızlı oldu. Bu geçişleri bize de gösterseniz iyi olurdu. Birbirine sıkı bağlanmayan cümlelerle yazı/haber yazılamaz.]
Örgüt hem Türkiyeli hem de yabancı uyruklu militanlar aracılığıyla Türkiye’de yeniden yapılanmayı ve güçlenmeyi sürdürüyor. IŞİD Suriye’de çölde finans/askeri/militan konularında güçlenmek için çaba gösterirken Gürcistan, Azerbaycan, Rusya, Ukrayna, Çeçenistan, Mali, Uganda ve Sudan ülkelerinde de güç bulma arayışında.
[Bu son cümle kötü. “Suriye’de çölde” ne demekse? “… askeri konularında” denmez. “… Uganda ve Sudan ülkelerinde” abes. Şöyle olmalı:
IŞİD Suriye çölünde finansal/askeri konularda ve militan devşirmede güçlenmek için çaba gösterirken Gürcistan, Azerbaycan, Rusya, Ukrayna, Çeçenya, Mali, Uganda ve Sudan’da da güç bulma arayışında.
Fakat başka bir sorun var: IŞİD ve bağlı örgütler, yukarıda da söyledim, Afrika’da etkinler zaten, tabii ki daha güçlü olmak için uğraşıyorlardır; ama bu ülkeleri bambaşka bir coğrafyanın, bambaşka toplumların, kültürlerin ülkeleriyle aynı bohçaya koymak bana doğru gelmiyor, belki Azerbaycan, Rusya, Ukrayna, Çeçenya’daki faaliyetleriyle ilgili fazla bir şey bilmediğim için.]
HORASAN YAPILANMASINDA ORTA ASYALILAR SOSYAL MEDYADAN BULUNUYOR
IŞİD’in Afganistan, Pakistan ve İran’da faaliyet gösteren Horasan kolu, örgütün “en ölümcül” kollarından biri olarak biliniyor.
Horasan, adını günümüz İran, Afganistan ve Pakistan’ında bulunan bölgeden alıyor. Örgüt, Horasan’ın sınırlarını tariflerken Afganistan ve Pakistan’ın bazı kısımları, Orta Asya ve İran’a atıfta bulunuyor.
[Hale Gönültaş örgütün ne dediğini daha iyi biliyordur, ama cümlesinden ne olduğunu ben net anlayamıyorum. Yani Afganistan’la Pakistan’ın bazı kısımlarını, ama İran’la Orta Asya’nın tamamını Horasan olarak mı görüyor örgüt? Aslında durum şu ve bu cümleler şöyle kurulmalı:
Tarihi Horasan İran’ın kuzeydoğusunu, güney Türkmenistan’ı ve kuzey Afganistan’ı kapsar; İran’ı Orta Asya’ya bağlayan geçiş bölgesidir. İslam Devleti ise kendi Horasan Vilayeti’ni Afganistan, Pakistan, İran, Orta Asya ve Doğu Türkistan’ı (Sincan) olarak ilan etti.]
IŞİD-Horasan, kurulduğu 2015 yılından bu yana Afganistan ve Pakistan’da binlerce insanı öldürdü veya yaraladı.
[“Öldürdü veya yaraladı” elmalarla armutları toplamaktan daha mantıksız, ölülerle sağları topluyor; “öldürdü ve yaraladı” denmeli, birileri öldü, birileri yaralandı. Tabii binlerce insanı öldürdü mü bilmiyorum, muhabir de büyük bir genelleme yapmış. “Binlerce” acaba ölenlerin ve yaralıların toplamı mı? Ama işte tuhaf bir toplam. “Şubat 2023 depremlerinde bir milyon kişi öldü veya yaralandı” dersem ne anlarsınız? Bir de “yılında”ya gerek yok, “2015’te” denince yıl olduğunu hepimiz anlarız.]
Ayrıca İran, Pakistan, Tacikistan ve Özbekistan’da da saldırılar düzenledi IŞİD-Horasan, “Horasan”daki toprakları kontrol ederek IŞİD’in kendi ilan ettiği halifeliğinde bir eyalet kurmayı amaçlıyor.
[Bu toprak kontrol etme işi pek doğru değil gibi. Daha doğrusu, IŞİD-H toprak kontrol etmenin doğru bir strateji olmadığını, kendini büyük ve kolay vurulabilir bir hedef haline getirdiğini gördü, daha çok kent savaşına yöneldi. Zaten bu eylemleriyle daha büyük ses getirdi -Kabil havaalanına intihar saldırısı düzenlemek gibi. Bir de tabii, cümle yine bozuk; “düzenledi”den sonra nokta koymayacaksan, “düzenleyen” demelisin. Horasan’ın niye tırnak içine alındığını da anlamadım, Horasan işte, tanımladınız ya bölgeyi demin. “IŞİD’in kendi ilan ettiği halifeliğinde” de acayip bir laf, anlayamıyorum. Zaten mantıken de İslam Devleti’nin arzusunu belirtmek bakımından da tersi doğru: Bir devlet kurup orada hilafeti tesis ederek kendince yorumladığı şeriata dayalı ulusaşırı bir yönetim oluşturmak.]
TÜRKİYE AFGANİSTAN’A MİLİTAN GÖNDERİLMESİNDE ÜS ÜLKE
[“Üs ülke” demeye ne gerek var, “üs” demek yeter. >>> Bu nota geri döndüm, çünkü bu “üs ülke” ibaresi aşağılarda biryerlerde tırnak içinde geçiyor, iddianamenin dili bu, Hale Gönültaş da can ü gönülden hemen benimsemiş.]
Türkiye, örgütün Horasan uzantısı için eleman temininde üs olarak kullanılıyor.
Horasan yapılanması için Türkiyeli militanların yanı sıra Orta Asya kökenli (Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan) militanlar örgütün Afganistan kolu tarafından sosyal medya üzerinden örgütleniyor.
[Birdenbire “Afganistan kolu” ibaresi çıktı karşımıza, yanlış değil ama “Horasan yapılanması” dediği şeyle aynı bu. Hale Gönültaş, HİD’in kalbinin, yönetiminin Afganistan’da olduğunu söylemediği için okur için yeni bir şeymiş gibi sırıtıyor.]
Afganistan’a gitmek isteyen militanlar hava yolu ile Türkiye’ye geliyor.
[Bu bölümün ilk cümlesi gibi burada söylenen de sorunlu görünüyor bana. Nereden geliyor bu militanlar? Niye Türkiye’ye geliyorlar? Gelenler, bir sonraki cümlede söylendiği gibi Suriye’de savaşıp Türkiye’ye sığınanlar olsa tamam, Mağrip ülkelerinden getirilip burada beslenenler olsa tamam, 2021 Ağustosunda ABD’nin çekilmesi, Taliban’ın ülkeye tekrar hakim olması üzerine gelen Afganlar ve başka Orta Asyalılar olsa tamam. Ama öyle değil bu haberden anlaşıldığına göre. Peki, nedir bunun mantığı? HİD Orta Asya’dan savaşçıları havayoluyla Türkiye’ye getiriyor, sonra da buradan yine oralara gönderiyor! Niye?]
Suriye’de IŞİD saflarında çatışmalarda bulunduktan sonra Suriye sınırını kaçak yollarla geçerek Türkiye’de yaşamlarını sürdüren militanlardan özellikle savaş ve patlayıcı madde konusunda uzmanlığı bulunanlar çağrılmaları durumunda Afganistan’a gidiyor.
[O militanların nereden geldiklerini söylemeden Suriye’de savaşanlara atladı. Peki, Suriye’de savaşan başka hangi sınırı geçebilir ki “Suriye sınırını kaçak…” diyorsunuz, bir cümleye iki Suriye fazla. İki “bulundu” da fazla: “… bulunduktan sonra … bulunanlar”. Savaşanlar savaş konusunda uzman değil midir? Başka bir şey mi kastediliyor bilmiyorum. Bir de “gidiyor” deniyor, sanki bu mücahitler kendi kendilerine gidiyormuş gibi. Bir teşkilattan bahsediliyordu başından beri, bu teşkilat ayarlamalar yapıyordu… Bu cümle şöyle yazılmalı:
Suriye’de IŞİD saflarında çatışmalara katıldıktan sonra sınırı kaçak yollarla geçip Türkiye’de yaşamlarını sürdüren militanlardan özellikle savaş becerisi yüksek olanlar ve patlayıcı uzmanları çağrılırlarsa Afganistan’a gönderiliyor.]
Ayrıca canlı bomba faaliyeti için hazırlanan militanlara silah sağlama konusunda destek veriyor.
[“Canlı bomba faaliyeti” nedir allahaşkına!? Peki desteği kim veriyor; birdenbire bir gizli özne de peydah oldu? Bu kötü cümleyi nasıl doğrultacağımı şaşırdım. Şöyle olabilir:
Ayrıca, canlı bomba olarak hazırlanan militanlara patlayıcı ve silah sağlanıyor.]
SINIR DIŞI EDİLENLER SAHTE PASAPORTLATLA TÜRKİYE’YE GİRİŞ YAPIYOR
[Bu arabaşlıkta birkaç hata var. Şöyle olmalı:
Sınırdışı edilenler sahte pasaportlarla Türkiye’ye giriyor]
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan ve geçtiğimiz geçen günlerde kabul edilen iddianame IŞİD’in Horasan yapılanması ve Türkiye’deki faaliyetlerini tüm açıklığı ile ortaya koydu. MİT ve FBI’ın istihbarat bilgileri ile sanık ifadelerinin yer aldığı iddianame ile Türkiye’deki IŞİD varlığı ve IŞİD’in Afganistan, Pakistan ve İran yapılanması için Türkiye’yi “üs ülke” olarak kullanıldığı belgelenmiş oldu.
[İddianamedeki bilgilerin kaynağı (MİT, FBI) çok daha önce zikredilmeliydi. Haber kurgusunun zayıflıklarından biri burada zaten. Daha sonra gerilebilecek bazı bilgilerle, Süleyman Soylu’nun lafı gibi dolgu malzemeleriyle bizi oyalayıp asıl meseleye metnin ortasında ancak gelebiliyor, üstelik buraya gelene kadar anlattıklarında da bilgi boşlukları ve hatalar var. İddianame tüm açıklığıyla ortaya koymuş, ama Hale Gönültaş’ın yazdığı metin açıklıkla bir şeyi ortaya koyamıyor. İkinci cümle düşük tabii, “kullandığı” olmalı.]
İddianameye göre, İran üzerinden Afganistan’a geçiş yapacak IŞİD militanları Türkiye’ye geldiklerinde yerel militanlar tarafından karşılanıp İstanbul Fatih, Aksaray ve Kumkapı civarlarındaki (Hotel Paris-Hotel Metropol 2-Hotel Paris- Otel Mete) otellere yerleştiriliyor.
[Nereden geliyor bu militanlar, bize bir türlü söylenmiyor. Gelmişler de İran üzerinden geçeceklermiş. Ya sabır! Okur dediğin sabretmeyi bilmeli, ne o öyle, bilgileri hemen edinecek de haberi kolayca anlayacak, yağma yok! Beklesin!]
Militanların Türkiye’ye gelişlerinde IŞİD tarafından sağlanan sahte pasaportları kullananlar da mevcut.
[Bu böyle söylenemez, bize resmi pasaportla geldiklerini falan söylemedin ki “sahte de mevcut” diyorsun –“var” yerine “mevcut” denmesine de dikkat. Bu cümle şöyle kurulmalıydı:
Bazı militanlar HİD’in sağladığı sahte pasaportlarla Türkiye’ye giriyor.]
Sahte pasaport kullananların tamamına yakını, daha önce güvenlik güçlerince IŞİD’e yönelik operasyonlarda göz altına alındıktan sonra sınır dışı edilen, fakat yeniden Türkiye’ye gelenlerden oluşuyor. Sahte pasaportlar Türkiye’nin çeşitli illerinde faaliyet gösteren örgüt militanlarının yanı sıra bu işte uzmanlıkları ile öne çıkan Afganistan yapılanmasında yer alan Uygurlar tarafından düzenleniyor. Suriye başta olmak üzere Hatay ve Gaziantep’te de sahte pasaport düzenleyen örgüt militanları bulunuyor.
[Şu son iki cümle bana karman çorman geliyor. “Uzmanlıklarıyla öne çıkan Uygurlar”ı anladım, fakat çeşitli illerdeki militanlar da, yani uzmanlığı olmayan bir sürü insan da sahte pasaport düzenliyor, öyle mi? O zaman Uygurların ne özelliği kaldı? İddianameyi görmediğim için orada tam ne anlatıldığını bilemiyorum. İkinci cümle de başka türlü tuhaf. Önceki cümlede zaten “Türkiye’nin çeşitli illeri” dedik, şimdi de kalktık “Suriye başta olmak üzeren Hatay ve Antep” diyoruz! Hale Gönültaş’ın verdiği bilgiler karışık olduğu için tam ne olduğunu anlayamıyoruz, ama bu bilgilerle cümle şöyle kurulsa iyiydi:
Sahte pasaportları asıl olarak bu konuda uzmanlaşmış Uygur savaşçılar düzenliyor, başta Suriye olmak üzere Hatay ve Gaziantep’te, ama bu işi yapan çeşitli illere dağılmış militanlar da var.]
GERÇEK PASAPORTLAR İSTANBUL’DA GÖMÜLÜYOR, İRAN SINIRINI SAHTE AFGANİSTAN KİMLİĞİ İLE GEÇİYORLAR
[Bir sorun var: Arabaşlık İstanbul’da gömdüklerini söylüyor, aşağıdaki metinde Türkiye geneli deniyor. Bir de ifade birliği daha iyi değil mi? Şöyle olsa:
Gerçek pasaportlarını İstanbul’da gömüyor, İran sınırını sahte Afganistan kimliğiyle geçiyorlar.]
Peki, Orta Asya’dan gelip Afganistan’a gitmek üzere İstanbul ve çevre illerde otel ve evlerde bekletilen militanlar uluslararası dolaşımı hangi yollarla sağlıyor? Bu sorunun yanıtı da şöyle:
[Nihayet bu militanların Orta Asya’dan (geniş bir adres ama buna da şükür) geldiklerini öğrendik ama hop dedik! önce bu insanların neden Türkiye’ye gelip buradan Afganistan’a gönderildiklerini açıklamalısın. Yani mesela Tacikistan’da devşirilen savaşçılar önce Türkiye’ye mi gönderiliyor? Haber hiç söylemiyor ama HİD’in birincil hedefi Afganistan’daki Taliban yönetimi, onun altını oymak, gözden ve iktidardan düşürmek istiyor. ABD 2021 Ağustosunda Afganistan’dan çekilmişti. O tarihten sonra HİD’in Afganistan’daki saldırılarının % 80’i Taliban unsurlarını hedef aldı. Evet başka ülkelerde de eylemler yapıyor HİD, ama önceliği Taliban, sonraki en önemli hedefi de Pakistan. Bu eylemler için başka ülkelerden örgütlediği savaşçıları Afganistan’a soktukları işlek bir güzergah da var. Ne diye ta Türkiye’ye göderip sonra tekrar oralara yolluyor? Bir mantığı varsa da Hale Gönültaş bunu bize açıklamalıydı. İddianamede bir açıklama var mı acaba?]
Orta Asya ülkelerine mensup militanlar Türkiye’ye kendi pasaportları geliyor. İstanbul’dan Afganistan’a gitmek üzere yola çıkmadan önce pasaportlarını Türkiye’de kolay ulaşacakları bir yere gömüyor ya da saklıyorlar. Militanlara, örgütün sözde Horasan sorumlusu aracılığı ile sahte “Afganistan ülke kimlikleri” veriliyor.
[Aha! Yine pasaport işine döndük. Yine bir kurgu hatası işte: pasaport meselesi böyle başlamalıydı, demin söylenenler bundan sonra gelmeliydi. İlk cümle sakat: “… pasaportlarıyla” olmalıydı. Bu “sözde”ye ne gerek var, gazeteci niye bu saçma devlet ağzıyla konuşsun, ayıp. “Horasan sorumlusu”ndan kasıt nedir acaba? “Örgütün Horasan sorumlusu” HİD Emiri Şahab el Muhacir, acaba ondan mı bahsediliyor, nasıl aracılık ediyor yani? Olsa olsa talimat veriyordur kent savaşındaki uzmanlığıyla bilinen bu emir.]
Van ve Ağrı üzerinden İran sınırını geçerken sınır görevlilerine ve giriş yaptıktan sonra da İranlı yetkililere Afgan olduklarını beyan ediyorlar.
[Üzerinden falan değil, Van ve Ağrı’dan İran sınırını geçiyorlar; giriş yapmıyorlar, giriyorlar.]
Militanlara, Türkiye’ye gelmeden önce uzunca bir süre online Afgan dili, şiveleri ve kültürü konusunda eğitim veriliyor. Sahte kimlikle Afganistan’a ulaşan militanlar, Türkiye’ye döndüklerinde ülkelerine dönmek isterlerse daha önce sakladıkları, gömdükleri pasaportlarını çıkartıp legal yollarla seyahat edebiliyorlar.
[Son cümledeki iki “dönmek”in birinden kurtulmak iyi olur, şöyle yapmalı: “… döndüklerinde tekrar ülkelerine gitmek isterlerse…”]
Fakat Afganistan’da çok uzun süre kaldıktan sonra ülkelerine dönmek isteyenler Türkiye’ye geldiklerinde güvenlik açısından yine örgütün sağladığı sahte pasaportlarla Türkiye’den ülkelerine ya da Avrupa’ya gönderiliyorlar.
PAKİSTAN’DA SALDIRI GERÇEKLEŞTİREN CANLI BOMBA İZMİT’TEN AFGANİSTAN’A GİDEN IŞİD’Lİ
Örgütün, anlatılan faaliyetlerini anlamada çarpıcı örnekler de mevcut var. Bunlardan biri Peşaver’deki saldırı, diğeri ise Türkiye’deki İsveç ve Hollanda temsilciliklerine saldırı planı.
IŞİD’in Afganistan yapılanmasına gitmek üzere 2022‘de yılında İzmit’te örgüt tarafından kiralanan güvenli evde bekletildikten sonra İran sınırını sahte Afgan kimliği ile geçirilen dört kişiden biri olan Kırgız uyruklu Culaybib kod IŞİD’li Mart 2022’de Pakistan’ın Peşaver kentinde Şiilere ait camiiye bombalı saldırı düzenler. IŞİD saldırısında 45 kişi yaşamını yitirir, 65 kişi yaralanır.
[Tekerleme gibi bir cümle, üstelik düşüklükler, unutulan kelimeler var. Bir de kip değişiverdi nedense, saçma bir geniş zaman kipine geçti muhabirimiz. Şöylesi daha rahat okunur ve anlaşılır:
Mart 2022’de Pakistan’ın Peşaver kentinde bir Şii camiine intihar saldırısı düzenleyen Culaybib kod adlı Kırgız uyruklu HİD’li İzmit’te örgüt tarafından kiralanan evde bir süre bekletildikten sonra İran sınırını sahte Afgan kimliğiyle geçmişti. O saldırıda 45 kişi ölmüş, 65 kişi yaralanmıştı.]
IŞİD Horasan Türkiye sorumlusu TEM ifadesinde, “Saldırının talimatını IŞİD Horasan patlayıcı ve eylem sorumlusu Tacik uyruklu Rustam Muhojirca verdi” bilgisini aktarır dedi. Canlı bomba Culaybi ile birlikte İzmit’teki güvenli evden Afganistan’a gönderilen dört IŞİD’li de canlı bomba eylemlerinde ölür öldü.
[Canlı bombanın adı daha önce Culaybib olarak geçti, acaba hangisi doğru?]
İSTANBUL’DA ÜÇ CANLI BOMBA KONSOLOSLUK SALDIRISI İÇİN GÖREVLENDİLİRDİ
Tarihler 2022 Mart ayını gösterdiğinde İsveç’in başkenti Stockholm’de Büyük Camii’nin önünde Kuran-ı Kerim yakma eylemi gerçekleşir. Türkiye’deki Avrupa ülke konsoloslukları olası bir saldırıya önlem için faaliyetlerini geçici olarak askıya alır, güvenlik gerekçesiyle vatandaşlarını çok zorunlu olmadıkça Türkiye’ye gelmemeleri konusunda uyarır.
[Başta anlattığı olayı burada biraz daha geniş tekrarlıyor Hale Gönültaş. Yukarıda hiç vermemeliydi. Geniş zaman kipi iyi değil. Çöp kelimeler de var: “tarihler … ayını gösterdiğinde”, “askıya almak” zaten geçici bir durumu belirtir… Şöyle olmalı cümle:
2022 Martında İsveç’in başkenti Stockholm’deki Büyük Cami önünde Kuran yakılmış, Avrupa ülkelerinin Türkiye’deki konsoloslukları olası bir saldırıya karşı faaliyetlerini askıya almış, vatandaşlarını da zorunlu olmadıkça Türkiye’ye gitmemeleri için uyarmıştı.]
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Avrupa ülkelerinin tutumunu “psikolojik bir harp” olarak değerlendirip şöyle der demişti: “ABD ve Batı bizim bu coğrafyada özgür ve hür olmamızı istememektedir. Ayaklarımızın üzerinde durmamızı istememektedir. Huzur ve istikrar sağlamamızı, onların güvenine mazhar olmamızı istememektedir.”
Sanık ifadelerine göre Bakan Soylu’nun söz konusu açıklamaları yaptığı günlerde Afganistan Horasan yapılanmasının bomba ve saldırılarından sorumlu Rüstam Muhojirca İsveç ve Hollanda konsolosluklarına saldırı talimatı verir. Bir Azeri ikisi Çeçen uyruklu Afganistan’a gitmek üzere yerleştirildikleri güvenli evlerde bekleyen üç IŞİD’li İstanbul saldırısı için görevlendirilir.
[Bu kötü, bozuk cümleler de şöyle düzülmeli (bu Rüstam ya da Rustam için yukarda başka bir şey deniyordu, bu cümlede başka; adamı internette bulamadım ki tam neci olduğunu yazayım):
Sanık ifadelerine göre, Soylu’nun bu açıklamayı yaptığı günlerde HİD’in bombalı eylemler sorumlusu Rustam Muhojirca İsveç ve Hollanda konsolosluklarına saldırı talimatı vermiş. Afganistan’a gitmek üzere yerleştirildikleri güvenli evlerde bekleyen biri Azeri, ikisi Çeçen üç İD savaşçısı İstanbul saldırısı için görevlendirilmiş.]
İSTANBUL’DA KALEAŞNİKOF, EL BOMBASI VE ŞARJÖR ARAYIŞI
Saldırı için IŞİD’in İstanbul’daki sözde Horasan sorumlusuna üç kKalaşnikof ve her silah için beşer adet şarjör bulunması talimatı verilir verilmiş. Bu arada turist kılığındaki IŞİD’liler İsveç Konsolosluğu ve çevresinin fotoğraf/videolarını çeker çekmiş. Video ve fotoğraflar Afganistan’da iletilir iletilmiş. IŞİD’in İstanbul’daki sözde Horasan sorumlusu, konsolosluk saldırısında kullanılacak uzun namlulu silahları temin etmek için Esenyurt’ta ikamet eden Tacikistan uyruklu Bilal isimli kişi ile kişiyle temasa geçer geçmiş. Bilal isimli şahıs, silahları İstanbul’daki Kafkaslardan edineceğini söyler söylemiş. [“Kafkaslar” ne demek yahu? Ben de Kafkasım mesela, soyadım Dağıstanlı.] Fakat silahlar belirtilen tarihte bulunamaz bulunamamış.
IŞİD İstanbul sorumlusu, saldırı için silahların bulunamadığını Afganistan’daki IŞİD yöneticilerine bildirdiğinde Pendik’te yaşayan Umar’ın temin edeceğini, saldırının boyutunu büyüttüklerini, üç adet olan AK-47 (Kalaşnikof) sayısını dörde, şarjör sayısını da 40’a çıkartıldığını ve ayrıca söz konusu kişi tarafından kendisine el bombaları da verileceği söylenir.
[Cümle bozuk. Şöyle olmalı:
HİD’in İstanbul’daki sorumlusu, saldırı için silahların bulunamadığını Afganistan’daki HİD yöneticilerine bildirdiğinde öğrenmiş ki, daha büyük bir saldırı planlanmış, AK-47 (Kalaşnikof) sayısı üçten dörde, şarjör sayısı da 40’a çıkarılmış, ayrıca elbombaları da verilecekmiş, bütün bu silahları da Pendik’te yaşayan Umar temin edecekmiş.]
Verilen bilgiye göre Çeçen militanlar İsveç Konsolosluğu’na yapılması planlanan saldırıda “ingisami” (çatışarak) kendilerini patlatacaklardır. Fakat silahların gereken sürede bulunmaması nedeniyle eylem planının sızma ihtimaline karşı iptal edilir.
[“İngisami”nin ne olduğunu bilmiyorum, bir yerde de bulamadım, zaten kullanmaya da gerek yok, “çatışarak” demek yeter: Bu cümle şöyle olmalı:
Çeçen militanlar İsveç Konsolosluğu’na düzenlenecek saldırıda çatışarak kendilerini patlatacakmış. Fakat silahlar gereken sürede bulunamayınca planın sızma ihtimaline karşı saldırı iptal edilmiş.
(Yazı yayınlandıktan sonra okurumuz Sertaç Ö. Yıldız şu açıklayıcı mektubu gönderdi: “Horasan ağzında kaf’lar g’ye yakın söylendiği için, bu tür terimlere daha hâkim olması beklenen savcılık da anlayamamış galiba. Şive taklidi kastı varsa durum daha kötü ama imlâsı ‘inkısâmi’ olmalı. Kısımlarına ayrılma, parçalanma anlamındaki ‘inkısâm’dan geliyor. Bildiğimiz ‘canlı bomba’ eylemleri yani.” Bu durumda “çatışmalı” açıklaması doğru değil.)
Bu “verilen”le başlayan cümle ayrı paragraf olmamalı, yukardaki cümlenin peşinden gelmeli, ama aşağıdaki “Canlı bomba” diye başlayan cümle ayrı paragraf olmalı.]
Canlı bomba eyleminin yanı sıra IŞİD Horasan yapılanmasının başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerindeki faaliyetlerine ilişkin ayrıntılar yazı dizimizin yarınki bölümünde yer alacaktır.
IŞİD HORASAN KOLUNUN SALDIRILARI
[Ya “İD’nin Horasan kolunun” denmeli ya da “Horasan İslam Devleti’nin”. Bir de aşağıdaki “IŞİD-Horasan’da” saçmalığı nedir? Yazan niye öyle yazdı, editör bu kazık gibi dikeni nasıl yutabildi?]
– 5 MART 2022
Peşaver, Khyberpakhtunkhwa Eyaleti, Pakistan [Doğrusu: Khyber Pakhtunkhwa, Türkçesi: Hayber Geçidi’ni hepimiz biliriz, bu da o geçidi de kapsayan bölge işte, Hayber Pahtunhva, aslında “Hayber Peştunyası” demek daha doğru galiba, yani Peştunların Hayber’deki toprakları.]
IŞİD-Horasan’da bir Şii camisine saldırı düzenlendi, 60’tan fazla sivil öldürüldü, 180’den fazla kişi de yaralandı.
– 26 AĞUSTOS 2021
Kabil, Afganistan
IŞİD-Horasan, Kabil Uluslararası Havalimanı’nın dışındaki saldırıda 13 ABD askerini ve en az 170 sivili öldürdü.
– 2 AĞUSTOS 2020
Celalabad, Nangarhar Eyaleti, Afganistan
IŞİD-Horasan, Celalabad Cezaevi’ne saldırarak 29 kişiyi öldürdü, yüzlerce mahkumun firar etmesine yol açtı. [Bin civarında mahkum kaçtı, bunların 280’i HİD mensubuydu.]
– 12 MAYIS 2020
Kabil, Afganistan
IŞİD-Horasan’da bir doğumhaneye saldırı düzenlendi saldırdı, 24 sivil öldü.
– 18 AĞUSTOS 2019
Kabil, Afganistan
IŞİD-Horasan’da bir düğüne saldırı düzenlendi saldırdı, 60’tan fazla sivil öldürüldü, 180’den fazla kişi de yaralandı.