ANIL CAN TUNCER
@tunceranil
aniltuncer@diken.com.tr
Yöneylem Araştırma koordinatörü Derya Kömürcü, AKP’nin son aylarda yaptığı hamlelerle anketlerdeki kötü gidişatı durdurduğunu söylerken, muhalefetin ‘yapamadıkları’ nedeniyle de kararsızların arttığını belirtti.
Muhalefetin ortak adayının artık ‘açıklanmadığı için’ yıpranmaya başladığını belirten Kömürcü, şunları söyledi: ”Uzlaşma olmayacaksa da bu durum bugün yaşanmalı. Bunu ocak, şubata erteleyip sonra kriz yaşarsınız seçime kadar bunu toparlama imkanınız olmaz.”

İktidar farklı bir karar almazsa genel seçimler Haziran 2023’de yapılacak. Ama partiler uzun süredir genel seçim yarışındaymış gibi sahalarda. Anketler güç kaybettiği görülen iktidarsa yaz aylarındaki asgari ücret zammı gibi hamlelerle bu gidişatı tersine çevirdiğini söylüyor.
Yöneylem Araştırma’nın 24-28 Ekim arasında düzenlediği ankette AKP yüzde 32,4 olarak ölçüldü. 27 ilde 2 bin 400 kişinin katıldığı ankette kararsızlar dağıtıldığında partilerin oy oranı şöyle oldu:
- AKP yüzde 32,4
- CHP yüzde 29,1
- İYİ Parti yüzde 12,4
- HDP yüzde 10,1
- MHP yüzde 5,8
- DEVA Partisi yüzde 1,6
- Zafer Partisi yüzde 2,4
- Yeniden Refah Partisi yüzde 2
- Türkiye İşçi Partisi yüzde 1,3
Şirketin 25 Ağustos-1 Eylül arasında yaptırdığı ankette CHP yüzde 29,7 oyla, AKP’nin (29,5) önünde ölçülmüştü. AKP’nin oylarını üç puan artırdığı görülüyor.
24–28 Haziran’da yapılan ankette yüzde 16 oy oranına ulaşan İYİ Parti’yse dört puan kaybetmiş durumda.
Adaylar
Adaylar arasındaki ölçüme bakıldığındaysa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a karşı olası üç muhalefet adayının da kazandığı görüldü. Yöneylem’in anketinde Erdoğan’a karşı muhalefet adayını destekleyeceklerini söyleyenlerin oranı yüzde 51,4’ü buldu. Erdoğan, üç senaryoda da en fazla yüzde 40,7 oy potansiyeline ulaşabildi.
Erdoğan’a karşı en yüksek oy oranına ulaşan adaysa Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş oldu. Yavaş, Erdoğan karşısında yüzde 56,3 oy oranına ulaşıyor. Erdoğan’ın oyuysa bu senaryoda 34,7’ye düşüyor.
Diğer yandan kararsızlarda da kısmi bir artış görülüyor.
Anketteki verileri Yöneylem Araştırma koordinatörü Derya Kömürcü’ye sorduk.
‘AKP iki aydır kötü gidişatı durdurdu’
Kömürcü, AKP’nin son aylarda uyguladığı popülist politikalarıyla, oylarında son bir buçuk yıldır süren istikrarlı gerilemeyi durdurduğunu söyledi: ”Son bir buçuk yıl boyunca hemen hemen her ay AKP’nin oy oranında küçük ama istikrarlı bir gerileme gördük. Ama bunlar toplandığında anlamlı bir noktaya ulaşıldığı görülüyordu. Yaz aylarında AKP’nin oyunu kararsızlar dağıtılmadan yüzde 25’in altında görmüştük. Bu da biraz ‘AKP çekirdek seçmeni çözülmeye mi başladı’ sorularını gündeme getirmişti. Eylül ve ekim araştırma sonuçları, bunun böyle olmadığını gösteriyor. AKP’nin gerilemeyi durdurmayı başardığı görülüyor. Böyle dalgalanmalar zaman zaman olabilir. Ama onun ötesinde bir süredir AKP’nin belli bir strateji yürüttüğünü görüyoruz. Buna seçim ekonomisi denebilir. Asgari ücrete zamdan tutun, sosyal konut projesine kadar birtakım popülist politikalar benimseyerek oylarını artırdığını söyleyebiliriz. Buna seçim kazandıracak bir toparlanma değil de kötü gidişatı durdurma diyebiliriz. Tabanında beklenen çözülme olmadı. İki aydır yaşanan şey bu.”
‘Kararsızlardaki artış AKP değil muhalefet kaynaklı’
Son ankette artan kararsızların muhalefet kaynaklı olduğunu belirten Kömürcü, buna son aylardaki tutarsız söylemlerin neden olduğu görüşünde: ”Ekim ayındaki çalışmada dikkat çekici olan taraf kararsızlar. AKP’deki artıştan sonra muhalefetin başarısızlıkları ya da tutarsız davranışları nedeniyle bazı seçmenlerin kararsızlaşmaya başladığını görüyoruz. Bu sadece AKP’nin yaptıklarından değil, muhalefetin de yapamadıklarından kaynaklanıyor.
‘Tutarsız söylemler seçmeni kararsızlaştırdı’
Kararsızlar Türkiye siyasetine yön vermek için kullanılan bir argüman. ‘Kararsızlar çok büyük bir seçmen kümesini oluşturuyor ve yarısı neredeyse geçmişte AKP’ye oy vermiş olanlar’ gibi bir iddia var. Bu iddiayı savunanlar kararsızların AKP’ye geri döndüğünü ve iktidarın buradan toparlayacağını söylüyor. Ben bu yoruma katılmıyorum. Ne kararsızlar siyaseti çok radikal bir şekilde değiştirecek kadar büyük seçmen kümesi, ne de AKP’ye geri döndüklerine dair bir veri var. Ama kararsızlardaki ekimde 2,5 puanlık artışın AKP değil muhalefet kaynaklı olduğunu görüyoruz. hem İYİ Parti hem CHP hem de altılı masanın diğer partilerindeki birtakım tutarsız söylemler seçmenlerin bir kısmını kararsızlaştırmış görünüyor.
‘Seçmen uzlaşılan ortak bir aday yok izlenimi edindi’
Aday tartışmalarında seçmenin algısının değiştiğini savunan Kömürcü, üzerinde uzlaşılan ortak bir aday yok izlenimin güçlendiğini söyledi: ”Cumhurbaşkanlığı konusunda muhalefetin ortak adayının açıklanmaması konusunda bizim ne düşündüğümüzden ziyade seçmenin bunu nasıl algıladığı konusu önemli. Bugüne kadar aylarca ‘Adayı yıpratmamak için açıklamıyoruz’ dendi ve bu belli oranda da kabul gördü. Ancak eylül ve ekimde altılı masa bileşenlerinin yaptığı açıklamalardan da kaynaklı seçmen, artık ‘yıpranmasın’ diye değil, üzerinde uzlaşılan ortak bir aday yok izlenimi edindiği için açıklanmadığını düşünmeye başladı.”
‘İsim açıklanmadan yıpranır hale geldi’
Kömürcü, ‘yıpranmasın’ diye açıklanmayan adayın artık tam tersi bir şekilde duyurulmaması nedeniyle yıpranır hale geldiğini söyledi: ”Bu da ‘masa dağılacak mı’, ‘ortak aday bulunamayacak mı’ telaşı ve paniğini muhalif seçmene hissettiriyor. Bu çok olumsuz altılı masa açısından. Bu anlamda, ‘ismini açıklarsak yıpranacak’ aday, ismi açıklanmadığı için yıpranır hale gelmeye başladı. Ben artık çok gecikmeden bunun açıklanması gerektiğini düşünüyorum.
‘Uzlaşma olmayacaksa bugün yaşanmalı’
Dahası uzlaşma olmayacaksa da bu durum bugün yaşanmalı. Bunu ocak, şubata erteleyip sonra kriz yaşarsınız seçime kadar bunu toparlama imkanınız olmaz. O yüzden kasımda nasıl bir kriz yaşanacaksa yaşansın. Sonrasında seçmen kimlerin birlikte nasıl devam edebileceklerini görmeli. Önümüzdeki seçim çok kritik. Herkes bunu yaşam meselesi gibi algılıyor.
‘Seçmen kazanacağına inandığı adaya yöneliyor’
Anketlerde öne çıkan isimlerden Yavaş’ın seçimleri en çok kazanacağına inanılan isimlerden birisi olduğunu söyleyen Kömürcü, seçmen davranışlarının bu yönde geliştiğine dikkat çekti: ”Yavaş’ın bu kadar popüler olmasının sebeplerinden birisi kazanacağına en çok inanılan, sahadan oy olacağına en çok inanılan aday olması. Erdoğan’a geçmişte destek vermiş kesimden de en çok oy olacağına inanılan aday. Böyle bir öznel değerlendirmeyle seçmen, kazanacağına inandığı adaya yöneliyor. Bu bir yıl önce de görülüyordu. Ama örneğin Kılıçdaroğlu’nun da Erdoğan’ı geçebildiğini gördükçe seçmen onu daha rahat desteklemeye başlamıştı. Son aylarda yaşadığımız tartışma Kılıçdaroğlu’yla ilgili ‘acaba’ soru işaretini getirince orada bir oy kaybı yaşandığını görüyoruz. Ancak bu noktada anketlerde en yüksek oyu aldığı görülen kişinin kesinlikle aday olacağı gibi bir şey söz konusu olamaz.
‘Yavaş’ın meseleleri nasıl ele aldığını bilmiyoruz’
Mansur Yavaş özelinde konuşursak onun Türkiye’nin temel meseleleriyle ilgili örneğin Kürt meselesini nasıl ele aldığını bilmiyoruz. Dolayısıyla Erdoğan’ın karşısına çıktığında onla nasıl yarışabileceğine dair elimizde hiçbir veri yok. Bu da elimizdeki verilerle sadece kıyaslama yapmamızı sağlıyor. Onun ötesinde bir şey ifade etmiyor.”
‘Arkasında durulabilecek bir isim’
Kömürcü, Erdoğan’ın olası adayların karşısında aynı oranda olduğuna dikkat çekip muhalefet bileşenlerinin arkasında durması durumunda Kılıçdaroğlu, Yavaş ve İmamoğlu’nun benzer sonuçlar alacağını söyledi: ”Önemli olan şey şu; hangi ismi sorarsak soralım Erdoğan’ın oy oranında ciddi bir artış görmüyoruz. Muhalefet adayıyla ilgili değişimler olabiliyor ama Erdoğan’ın oranı artmıyor. Dolayısıyla Erdoğan’ın oy potansiyelinin belli bir noktada kaldığını, esas meselesinin muhalefetin bölünmeden arkasında durabileceği bir ismi ortaya çıkarması olduğunu düşünüyorum. Bu Kılıçdaroğlu olarak ilan edilirse de benzer sonuçlar çıkaracaktır ya da Yavaş ve İmamoğlu da olsa benzer sonuçlar çıkacaktır. Eğer bütün bileşenler arkalarında durursa tabii.”
‘CHP ve İYİ Parti sağlıklı mesajlar veremedi’
Kömürcü’ye göre CHP ve İYİ Parti, son aylarda ‘istikrar’ konusundaki mesajlarda çok iyi sınav veremediler: ”Bir bütün olarak CHP ve İYİ Parti ikilisini birlikte ele alacak olursak son iki ayda seçmene çok sağlıklı mesajlar vermediklerini düşünüyorum. İYİ Parti’nin tek tek isimleri bünyesine katıyor olması siyasi elitler anlamında, taşradaki politikacılar anlamında ilgi çekmesini sağlayabilir. Ama seçmenin önünde olan şey ‘bu partiler birlikte durup seçimleri kazanabilecek şekilde hareket edecekler mi’ sorusu. Daha da önemlisi ‘seçim kazanıldığında hemen kavga mı etmeye çalışacaklar yoksa istikrarlı bir şekilde yönetmeye devam mı edecekler’ meselesi. Bu konu da iki parti de hatta diğerleri daha küçük oranlarda da olsalar çok iyi sınav vermediler. Düşüşün bu sebeple olduğunu düşünüyorum.”
‘İlk turda çok adaylı bir seçim riskli olur’
Brezilya’daki seçimlerde anketlerin tersine Lula zafere ulaşsa da beklenenin altında oy aldı. İkinci turda ipi göğüsleyen Lula, rakibi Bolsonaro’ya göre oylarını daha az arttırdı. Uzmanlar, bunun Bolsonaro’nun devlet başkanlığı avantajını kullanarak yaptığı hamlelerin etkisinden kaynakladığını söylüyor.
Kömürcü, Brezilya seçimlerinden Türkiye’ye bakıldığında şu tespitlerin yapılabileceğini söyledi: ”Brezilya seçimleri bize şunu çok net gösteriyor; Türkiye’de de eğer bu seçim muhalefet tarafından kazanılacaksa bunun ilk turda gerçekleşmesi gerekiyor. Bu tür otoriter popülist yönetimlerin altında ikinci tura kadar olan iki-üç haftalık zaman dilimlerinde yapılabilecek çok siyasi mühendislik aracı var. Bu yüzden Brezilya örneği, Türkiye’de de seçimlerin ilk turda iki adayın yarıştığı bir mücadeleye dönüştürülmeli. Hiç öyle fantezi yapmadan Emek ve Özgürlük ittifakının, HDP’nin de destekleyeceği ortak bir adayın belirlenip Erdoğan’la yarıştırılması seçimi daha garanti kılar. Yoksa ilk turda çok adaylı bir seçim riskli olur.
‘En önemli konu seçim güvenliği’
Türkiye, Brezilya değil. Brezilya’da seçim öncesi araştırmalar da yanıldılar çünkü bu tür toplumlarda kamuoyunu ölçmek kolay değil. Devlet aygıtının tek bir siyasi liderin emrinde olduğu durumlardan bahsediyoruz. Belki de ölçümler doğruydu ama sandığa yansıma şekli çok sağlıklı olmadı. Belki de sandıktan çıkan sonuçlarla ilgili sorun var. Brezilya özelinden Türkiye’ye dönecek olursak seçimlerle ilgili en önemli konu güvenlik. Öncesinde, sırasında ve sonrasında…”