ABD’nin saygın gazetelerinden Washington Post, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki mülteci geri kabul anlaşmasının, darbe girişimi sonrası yoğunlaşan baskıdan ötürü tehlike altında olduğunu yazdı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşanan en büyük mülteci akınını durdurmak isteyen AB’nin Türkiye ile imzaladığı mülteci geri kabul anlaşması uyarınca Yunanistan’a ulaştıktan sonra iltica başvurusu yapmayan ya da başvurusu reddedilenler, Türkiye’ye geri gönderiliyor. Türkiye anlaşmanın karşılığı olarak AB’den üyelik müzakerelerinde ilerleme, nakdi yardım ve vize muafiyeti sözü almıştı.
Ancak vize serbestisi için Türkiye’nin 72 kriteri yerine getirmesi gerekiyordu. Türkiye baştan beri bu kriterlerden Terörle Mücadele Yasası’ndaki terör tanımının daraltılması ve netleştirilmesi konusunda ayak diremişti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu ay başında, “Eğer vize serbestisi gelmezse, göçmen geri kabul anlaşmasını geri çekmek zorunda kalacağız”demiş, iki gün sonra da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, “Göçmenlerin geri gönderilmesinin şartı vizelerin serbestisiydi. Vize serbestisi olmazsa Türkiye göçmenlerin geri kabulünü durdurur” diye konuşmuştu.
Karşılıklı tehdit
Michael Birnbaum ve Erin Cunningham imzalı taşıyan analizde, Türk ve Avrupalı yetkililerin karşılıklı olarak birbirlerini anlaşmayı yürürlükten kaldırmakla tehdit ettikleri anımsatıldı. Türkiye’nin bir yandan darbenin arkasında olduğu iddia edilen Gülen Cemaati’yle mücadele kapsamında on binlerce insanı tutuklarken, diğer yandan vize serbestisi için Avrupa’ya son tarih olarak ekimi işaret ettiği aktarıldı.
AB ‘hak ihlali’, Türkiye ‘güvenlik önlemi’ diyor
Anlaşmanın yürürlükten kalkması durumunda görece sakin geçen bir bahar ve yazın ardından Avrupa’nın yeni bir ‘insani ve siyasi kriz’le başbaşa kalabileceğine dikkat çekilen analizde, geçtiğimiz haftalarda Avusturya Başbakanı Christian Kern’in Türkiye’nin diktatörlüğe sürüklendiği yönündeki açıklamasına da atıfta bulunuldu.
Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz da geçen hafta verdiği bir söyleşide, “Türkiye’nin anlaşmayı resmen iptal edip etmeyeceğini bilmiyorum. Ancak şu anda yaşadığımız, Türkiye’nin vize uygulamasının kaldırılması için tehdit ve baskıyı kullanması” demişti.
Türkiye’nin buna karşılık Viyana büyükelçisini geri çektiği belirtilen yazıda, “AB liderlerinin hak ihlali gördüğü yerde, Türk yetkililer yeni bir darbe girişiminin önüne geçmek için alınan önlemleri görüyor” dendi.
Mülteci iadesi darbe girişiminden sonra yavaşladı
Haberde aktarıldığına göre, ilgili kurum ve analistler anlaşmanın iptali durumunda sonuçları tahmin etmenin güç olduğunu söylüyor.
Buna göre, Avrupa’nın kırılgan göç sisteminde tehlikede olan sadece mültecilere yardım için ayrılan 6 milyar avro değil, Türkiye’nin Batı ile yakın ilişkisi. Binlerce mültecinin geleceği de tehdit altında.
Mülteci geri kabul anlaşmanın yürürlüğe girdiği nisan ayından bu yana Türkiye’nin Ege kıyıları üzerinden Yunan adalarına mülteci akımı büyük ölçüde durdu.
Analizde yer alan verilere göre, geçtiğimiz mkart ayında Türkiye üzerinden adalara günde 1740 kişi ulaşmıştı, bu rakam nisanda 47’ye düştü: “Diğer yandan Yunan yetkililer, Mart ayından beri adalara 10 binden fazla insan ulaştığını, ancak anlaşma kapsamında bunlardan 482’sinin geri iade edildiğini söyledi. Anlaşmanın uygulanması zaten yavaştı, fakat darbe girişiminden sonra Yunanistan’a gönderilen Türk görevlilerin geri çağrılması ile iadeler daha da yavaşladı.”
Erdoğan’ın darbe girişimi sonrası güvenlik güçlerini konsolide etme çabalarına değinilen analizde, sahil güvenliğin içişleri bakanlığına bağlandığı hatırlatılarak, Türkiye uzmanı Aaron Stein’ın “Temizlik çalışmalarının bürokrasinin düşünme kabiliyetini öldürdüğü, bu nedenle her şeyin yavaşladığı, hatta durma noktasına geldiği” yolundaki görüşü aktarıldı.
Kaçak geçişler arttı
Yine analizde aktarılan bir başka bilgi de Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) Türkiye’deki kaosun Yunan kıyılarına mülteci akımını son bir ayda artırmış olabileceğine dair açıklama oldu.
Buna göre 15 Temmuz ile 15 Ağustos arasında geçen bir ayda Türkiye’den Yunan kıyılarına 2 bin 700 mülteci ulaştı.
Analizde, Türkiye kıyılarında mülteci kontrolünü reddetse bile, Avrupa’da artan baskının da mülteci sayısını azaltabileceği belirtildi. Bu bağlamda geçen yıldan beri Balkan ülkelerinin sınırlarında uyguladıkları sert önlemlere ve daha önceleri mültecilere karşı daha cömert davranan İsveç ve Almanya gibi ülkelerde yükselen yabancı düşmanlığına işaret edildi.
Analizde şu ifadeler yer aldı: “Türkiye’den Yunanistan’a geçmeyi düşünen insanlar için bu ülke varılmak istenen son nokta değil ve orada sıkışacaklarını biliyorlar.”
Mülteci meselesine dair anlaşmadan bağımsız birçok zorluk olduğuna işaret edilen analize göre, yine de anlaşmanın iptalinin Avrupa ile Türkiye arasındaki işbirliğini etkileyeceği ve mültecilerin hayatını daha da zorlaştıracağına dikkat çekildi.
Yazıda darbe girişimi sonrası başlatılan operasyonların, Türkiye’nin insan hakkı yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğine dair eleştirilerin odağına yerleştirdiği de dile getirildi.
Anlaşma birçok uluslararası kurum tarafından temel insan haklarını ve uluslararası hukuku ihlal etmekle itham edilmişti.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği de AB ile Türkiye arasında imzalanan anlaşmanın uygulanmasında görev almayacağını duyurmuştu.