Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Ekonomi yönetiminin ABD seferiyle ilgili değerlendirmelerine kısa bir ara verip Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 93. Hesap Dönemi Olağan Genel Kurul Toplantısında konuşan Fatih Karahan’a kulak verelim. Karahan, yaptığı sunumda talep göstergelerini yakından izlediklerini, ‘Talebin dezenflasyonu olumsuz etkilemeye başlaması halinde gerekli önlemleri alacaklarını’ belirtmiş. Bu yaklaşıma göre enflasyonun temel nedeni iç talepteki gelişmeler. Enflasyonu düşürmek için iç talebin canlı olmaması gerekiyor. İç talepte bir canlanma görülürse faiz artırmaktan çekinmeyeceklerini belirtiyor TCMB Başkanı.
Şimdi ekonomi yönetiminin ABD seferine geri dönelim. Şimşek, uluslararası yatırımcılardan gelen sorulardan birinin de, belirsizliklerin ve ticaret savaşlarının arttığı bir ortamda Türkiye’nin nasıl etkileneceği üzerine olduğunu belirtiyor. Bakana göre Türkiye ticaret savaşlarından olumsuz etkilenmeyecek. Bunun temel nedeni, ekonomik büyümenin ihracata bağımlı olmaması. Gerçekten de Türkiye’de büyümenin kaynaklarına baktığımızda iç talebin büyümeyi sürüklediği biliniyor.
Ancak burada ciddi bir çelişki var: Şimşek, Türkiye’nin ticaret savaşlarından etkilenmeyeceği görüşüne kanıt olarak ekonomik büyümenin iç talep kaynaklı olduğunu söylerken Karahan, enflasyonun iç talep kaynaklı olduğunu ve enflasyonu düşürmek için iç talebi baskılamaktan çekinmeyeceklerini söylüyor. Karahan-Şimşek çelişkisi, önümüzdeki dönemde ekonomi yönetiminin temel çelişkisi haline gelecek. Enflasyonu düşürmek için talebi daha da baskılamak mı, yoksa ekonomik büyümeyi canlandırmak için iç talebi desteklemek mi?