MEHMET BARAN KILIÇ
@MehmetBaranKl
barankilic@diken.com.tr
Turkcell’e ‘pedofili destekçisi’ ve ‘sansürcü’ dediği için manevi tazminat cezasına çarptırılan kişi Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) açtığı davayı kazandı. AYM kararında söz konusu tweet ifade özgürlüğü olarak değerlendirildi.

Ne olmuştu?
2016’da Karaman’daki Ensar Vakfı ve KAİMDER’e bağlı yurtlarda 10 çocuğa cinsel istismardan suçlu bulunan Muharrem Büyüktürk adlı ‘ögretmen’ 508 yıl üç ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
O dönem Turkcell, Ensar Vakfı’nın organize ettiği Türkiye Değer Ödülleri’ne sponsor olmuştu. Bu nedenle Turkcell topa tutulmuş, boykot çağrısında bulunulmuştu.
Turkcell, eleştirilere karşılık, “Herhangi bir vakfı, derneği veya sivil toplum kuruluşunu değil, öğrencilerimizin eğitimini destekliyoruz” demişti. Ancak şirket bununla yetinmeyip ‘konum ve saygınlığının zedelendiği’ ve ‘küçük düşürüldüğü’ iddiasıyla toplam 1107 tweete erişim engeli getirtmiş, ‘zarara uğradığı’ iddiasıyla 124 kullanıcıya 10 bin lira manevi tazminat davası açmıştı.
Turkcell’in açtığı dava sonucunda ceza alan isimlerden birisi de Ozan Güven’di.
İfade Özgürlüğü Derneği yıllık ‘EngelliWeb’ raporları yazarlarından Güven, konu gündemdeki yerini korurken “Pedofili destekçici ve sansürcü @Turkcell ile olan 16 yıllık sözleşmemi iptal ettirdim. #sansürcell @TurkcellBoykot” yazılı ve başka bir GSM operatörüne geçtiğini gösteren bir iletiyi sosyal medyadan paylaşmıştı.
Yedi yıllık hukuk mücadelesi
24 Ekim 2016’da Güven hakkında Turkcell’in ‘kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu’ iddiasıyla dava açıldı ve 10 bin lira manevi tazminat talebinde bulunuldu. 29 Haziran 2017’de de mahkeme Güven’i 500 lira manevi tazminat cezasına çarptırdı.
Güven’in başvurusu üzerine 2 Mayıs 2019’da da istinaf, başvuruyu reddederek tazminat miktarını kesinleştirdi. İstinafın kararının gerekçesinde şu ifade yer aldı: “Davalı paylaşımında davacıyı pedofili destekçisi olarak itham etmiştir. (…) Davacının pedofili destekçisi olarak ilan edilmesi doğrudan saygınlığına ve şöhretine yönelik saldırı mahiyetindedir.”
Bunun üzerine Güven, AYM’ye başvurdu.
‘Olgusal temelli bir değer yargısı’
Bugün Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin oy çokluğuyla aldığı karara göre Güven haklı bulunarak söz konusu mahkeme kararıyla ifade özgürlüğüne müdahalede bulunulduğu belirtildi.
AYM kararının gerekçesinde anayasanın 26’ncı ve 13’üncü maddesine atıfta bulunuldu. 26’ncı maddede şöyle deniyor: “Herkesin düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar” deniyor. 13’üncü maddede de temel hak ve hürriyetlerin anayasada belirtilmiş gerekli hallerde sadece kanunla sınırlanabileceği belirtiliyor.
AYM, aynı olaya ilişkin başka bir kararına atıfta bulundu. Burada AYM, Ceyhun Tunç isimli birinin “#BabaBeniEnsarVakfınaGönderme Turkcell ile ilişkini bitir, tecavüzlere destek olma” paylaşımını ifade özgürlüğü olarak değerlendirmiş. AYM, şirket tarafından vakfa mali destek verildiğinin yalanlanmadığını belirterek paylaşımın olgusal temelli bir değer yargısı olduğunu kaydetmiş. AYM Güven’in paylaşımı da aynı dönemde ve aynı konuyla ilgili olduğundan söz konusu paylaşımın olgusal temelli bir değer yargısı olduğu kanaatine vardı.
‘Amaç baskı oluşturmak’
AYM kararına göre;
*Güven, Turkcell’le kurulacak ilişkinin Ensar’ın kampanyasına ve dolayısıyla çocuk istismarcılarını desteklemek anlamına geleceğini ‘sert’ ve ‘kışkırtıcı’ bir dille dile getirdi.
*İfade özgürlüğü sadece kabul gören ve zararsız fikirleri değil kırıcı, şok edici veya rahasız edici olanlar için de geçerli.
*Paylaşım her ne kadar rahatsız edici olsa da ifadeler Turkcell’in ticari itibarından ziyade temelde vakıf ve şirket arasındaki mali destek ilişkisi hedef alınarak Turkcell üzerinde bir baskı oluşturmayı amaçladığı açık.
*Başvurucunun tek amacının hakaret yoluyla saldırgan bir söylemde bulunmak olduğunun kabulü ve paylaşımın ifade özgürlüğünün dışında kaldığını söylemek mümkün değil.
*Ayrıca Turkcell’in kendisine yöneltilen bu nitelikteli eleştirilere herhangi bir kimseye göre katlanma yükümlülüğü daha fazla.
*Mahkemeler başvurucunun ifade özgürlüğüne müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını, dolayısıyla demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğunu ikna edici bir şekilde yeterli bir gerekçeyle ortaya koyamamış.
*Sonuç olarak başvurucunun ifade özgürlüğüne müdahale edildi.
18 bin lira manevi tazminat
AYM bu nedenlerle başvurucuya 18 bin lira manevi tazminat ödenmesine, uğradığını öne sürdüğü zararla ilgil bilgi ve belge sunamadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verdi.
Ayrıca AYM, kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamak yapılmak üzere İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi.