Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Tutuklu yargılanan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ sık sık düşman ceza hukuku kavramını kullanıyor. Dünya tarihinde olduğu gibi biz de hukukun değerini, hukuk ihlallerinden, haksız tutuklama ve mahkumiyetlerden öğreniyoruz. Düşman ceza hukuku kavramı da objektif hukukla siyasi araç haline getirilmiş hukuk arasındaki farkı kavramamızı sağlayacak bir kavram. İktidarın özellikle CB sisteminde artan otoriterleşmesi toplumda da ekonomide de hukuk ihtiyacını büsbütün arttırdı. Yönleri, yolları farklı da olsa Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Ümit Özdağ aynı objektif hukuk ihtiyacı içindeler.
Hukuk devletinde savcı ve hakimler bile kanunları keyfi yorumlayamaz. “Hukukta yorum kuralları” vardır. Bizim Avrupa standartlarına göre hazırlanıp 2024’te kabul edilen Ceza Kanunumuz’un, Başbakan Erdoğan’ın imzasıyla 12 Mayıs 2003’te Meclis’e sevk edilen resmi “Gerekçe“si var.
Özdağ’ın konuşma ve paylaşımlarında “şiddet” var mı? Yok… Hatta aksine… Müessif Kayseri olayları cereyan ederken Özdağ “halkı sükunete davet, polise güvenmeye, evlerine dönmeyle davet” eden ve hükümeti de olayları önlemek üzere “Kayseri’de gece sokağa çıkma yasağı ilan” etmeye çağıran açıklamaları var. Özdağ’ın açıklamalarına “şiddet” izafe etmek keyfi yorum olur. Özdağ’ın tutuklanması, iktidarın otoriterleşmesinin son yıllarda büsbütün artan örneklerinden biridir.