İstanbul’un Kadıköy ilçesinde hafriyat kamyonunun çarpması sonucu hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Şule İdil Dere’nin davasında sanık avukatı Dere’yi suçladı.

Şule İdil Dere (Fotoğraf: DHA)
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İktisat Fakültesi öğrencisi 23 yaşındaki Dere, 12 Mayıs 2016’da parkta yürüdüğü sırada yaya-bisiklet yolunda çalışma yapan büyükşehir belediyesine (İBB) ait bir hafriyat kamyonunun ezmesi sonucu hayatını kaybetmişti.
Şoför Mümin Kılıç, Dere’nin cenazesi henüz defnedilmemişken, yalnızca bir gün sonra, 13 Mayıs 2016’da serbest bırakılmıştı. Kılıç’a ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan ikiden altı yıla kadar hapis cezası isteniyor.
‘Şoför görevini gereği gibi yapmadı’
Kartal adliyesindeki İstanbul Anadolu 57’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşmasına tutuksuz sanıklar, Dere’nin babası Berdan Dere, annesi Nesrin Aslan ve avukatları katıldı.
Duruşmada söz alan İBB Çevre Koruma Kontrol Daire Başkanlığı Deniz Hizmetleri Müdürlüğü’nde deniz yüzeyi ve kıyı temizleme şefi Saffet Altındağ, Kılıç’ı suçlayarak şunları söyledi: “Şoför arkadaş esasında kendisine verilen görevi gereği gibi yapmamıştır. O alanda geri geri manevra yapmaması gerekirdi. Çalışma alanına girmeden önce manevracının talimatıyla düz olarak yola girmesi gerekirdi. Benim araçların sevk ve idaresiyle ilgili bir görev tanımım yoktur. Bu yöndeki kusuru kabul etmiyoruz.”
Kılıç geçen duruşmada normalde yanlarında bir gözlemci olması gerektiğini ancak olay günü gözlemci olmadığını söylemişti.
‘Telefona bakıyordu, kulaklık vardı’
Sanık avukatlarından Rıza Saka, “Merhume kızımız elindeki telefona bakarak yürüyordu. Kulağında da kulaklık vardı. Maalesef hepimizin yaptığı yeni neslin hastalığı. Kanaatimizce merhumenin de kusurlu eylemleri sonucu olay meydana gelmiştir” dedi.
‘Park yerinde olması gerektiğinden hızlıydı’
Tanıklardan Türk vatandaşı Kyndall Shea Mc Dorman da, tercüman aracılığıyla şu ifadeyi verdi: “Yürüdüğüm esnada kamyonun geri gelmesiyle birkaç kez sinyal sesini duydum. Sesi duyduktan 1-2 saniye sonra da bir çığlık sesi duydum. Sesin geldiği yere baktığımda kamyonun geri geri geldiğini, bayanın bu sırada ayakta olduğunu, kamyonun çarpması ile yere düştüğünü gördüm. Kamyonun hızı kanaatimce bir park yerinde olması gerekenden fazlaydı ancak kaç kilometre hızda olduğunu bilmiyorum. Kamyonu etrafında yönlendiren herhangi birisi yoktu. Kamyon bayana çarptı, yere düştü. Kamyon, üzerinde bir kaç set tekerlekler olan büyük bir kamyondu. Çarpma sırasında iki veya üç tekerlek bayanın üzerinden geçti. Kamyon şoförü durdu. Muhtemelen bir yere çarptığını fark ettiği için kendisi durmuş olabilir. Ben şoförün olduğu tarafa geçtim biraz ilerlemesini istedim. Çünkü ön tekerlekler bayanın üzerinde kalmıştı. Şoför biraz ilerledi, bayan tekerleğin altından kurtuldu. Sonra da şoför ayak bileklerinden tutarak bayanı kamyonun altından aldı. Çalışma sahasında benim gözlemlediğim kadarıyla herhangi bir güvenlik tedbiri yoktu. Herhangi bir uyarı görmedim. Kazanın olduğu yer insanın yürüdüğü yaya yoludur. Yan yol niteliğindedir. Bayanın yürüdüğü yol mavi veya başka bir renge boyanmış yürüyüş yoluydu.”
Mahkeme ‘ağır ceza’lık saymadı
Dere’nin avukatı Murat Özveri suçun işlendiği yerin yaya yolu olduğunu belirterek eylemin kamyon şoförü Mümin Kılıç yönünden ‘olası kastla kasten adam öldürme’, diğer sanıklar yönünden de ‘ihmal suretiyle kasten öldürme’ suçu kapsamında kalma ihtimali bulunduğunu, bu nedenle mahkemenin görevsizlik kararı verilerek dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istedi.
Mahkeme talebi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddederek duruşmayı erteledi.