• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Şimdi 'siyaset'e karşılar: AKP'li Ömer Çelik, 1999 depreminden sonra siyasileri topa tutmuştu

08/02/2023 16:14

Kahramanmaraş depremlerinin yaralarını sarmakta gözlenen yetersizlik ve karmaşayı dile getirenleri “Böyle bir günde bile siyaset yapıyorlar” diyerek hedef alan AKP’nin sözcüsü Ömer Çelik, 17 Ağustos 1999’daki depremin ardından kalem aldığı yazılarda dönemin iktidarına ağır siyasi eleştiriler yöneltmişti.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik. (AA)
AKP Sözcüsü Ömer Çelik. (AA)

AKP’ye yakın Yenişafak gazetesinin en eski yazarlarından Çelik, depremin ilk günü, “Cumhur ittifakının teşkilatları sahadadır” diyerek bizzat ‘siyaset’ yapmıştı.


AKP’liler üç gündür başta CHP olmak üzere muhalefeti Kahramanmaraş’taki 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler üzerinden ‘siyaset yapmak’la suçluyor.

Oysa şimdinin parti sözcüsü Ömer Çelik, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra kaleme aldığı üç yazıda dönemin hükümetini topa tutuyordu.

Dönemin yetkililerinin depremin yıkıcılığından sonra geç ortaya çıkmalarını eleştiren Çelik’in o yazılarından biri de şöyle:

*Depremin ilk saatlerinde ortada olmayan “devletlu” zevat, aradan saatler geçtikten sonra her köşe başından başlarını uzatıyor. İş yapmak adına bildikleri tek şey, açıklama yapmayı kesintisiz bir biçimde sürdürmek. Yapılan işlerin ne kadar beceriksizce yapıldığını tesbit edenlere görünürde kırgınlık ifade eden “yetkililer,” el altından da gözdağı veren bir tutumu, devletin âli menfaatlerini korumanın tek göstergesi gibi sunmanın gayreti içindeler. 

*Oysa tek âli toplumun hayat hakkını korumak olan devlet, tam bir şaşkınlık içine düşerek toplumu büyük bir felaketle başbaşa bıraktı. Kırılan gururunu tamir etmek kaygısından arta kalan kırıntıları enkaz kaldırma ve kurtarma faaliyetlerine dönüştürmeye çalıştığında ise iş işten çoktan geçmişti…

*Devletin bütün imkanlarıyla ve başarıyla olaya müdahale ettiğini söyleyen Başbakan, depremin ilk saatlerinde kendi bakanlarına bile telefonla ulaşamadığını söyleyerek yetkililere radyo ve televizyon aracılığıyla talimat vermeye çalışıyordu.. Kendisine en çok ihtiyaç duyulduğu anda ‘kamu otoritesi‘ kapsama alanı dışına çıkmış ve yetkililer, pili bitmiş bir uzaktan kumanda aletine dönüşmüştü. Apaçık ortada olan ve karşılıkları can kaybıyla, Türkiye”nin en az yirmi yılına mal olacak mal kaybıyla ödenen ihmalleri ve beceriksizlikleri dile getirenleri ‘şaibeli‘ duruma düşürmeye çalışmaktan başka bir gayreti hâlâ görünmüyor resmi sözcülerin. Kendi sorumluluğunu örtbas etmek isteyen devlet erki hâlâ meseleyi mümkün olduğunca sümen altı etmeye harcıyor enerjisini.

*Sanki ortadaki tek sorun, milletin başbaşa kaldığı yıkımın bir ucundan devlet kurumlarına da bulaşmış olması. Sanki sadece halkın oturduğu binalar yıkılsa ve sarsılmaz bir kudret ve eleştirilmez bir erk kaynağı gibi görünmeyi seven devlet bu felaket karşısında yara almamış olsaydı, mesele kalmayacaktı. Milleti himaye edilmeye ve yol gösterilmeye muhtaç bir topluluk olarak gören devletçi bakışın rahatsız olduğu konu, aslında gerçekten neyin nasıl yapılması gerektiği konusunda yol gösterilmeye muhtaç olanın devlet olduğunun ortaya çıkmış olması sanki. Yoksa insanların canları niye kurtarılmadı diye kamu otoritesini eleştirenlere ya da canları kurtarılma ihtimali olanlara bir an evvel ulaşılması için seslerini yükseltenlere bu derece şiddetle karşılık verilmesinin ne anlamı olabilir?

‘Milli birlik ve beraberlik unutukları’

*Bu depremle birlikte ortaya çıkan mekanizmalar ve ilişkiler meselenin sandığımızdan daha vahim olduğunu ortaya çıkardı. Uzun zamandır normal hayatı olağanüstüleştirerek yaşamayı kanıksadığımız için, belli ki, içine düştüğümüz kıskacın vahametini algılamakta zaafa düşmüşüz. Çok basit ama bir o kadar da acı olan şu: Türkiye yönetilemiyor. Ve, yönetemeyen, yönetmesi mümkün olmayan bir mekanizmanın yönetiyormuş gibi yapması binlerce cana mal oluyor. Eğer bugün birilerin fiyakası bozulmasın diye söylenmesi gerekenlerin ‘milli birlik ve beraberlik‘ nutuklarının altında ezilmesine göz yumarsak; bugün susarsak, bu çarpık mekanizma yüzünden yüzlerce insanın ebediyen susmasına ortak olmuş olacağız.

Deprem

Kategori:Aktüel, Vitrin-mobil

SON HABERLER

Rektör Zülfikar: Çapa'nın yenilenmesi 2028'e kadar biter

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Zülfikar, Sağlık Bakanlığı ile Esenyurt’ta inşaatı bitmek üzere olan hastane için görüşmelerin sürdüğünü söyledi.

Meteoroloji: İstanbul ve Ankara dahil 20 ilde sağanak yağış bekleniyor

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) günlük tahminine göre İstanbul ve Ankara 20 dahil ilde sağanak ve gök gürültülü yağış bekleniyor.

Lego, Springfield'in efsanesi Krusty Burger setini duyurdu

Lego, Springfield’in efsane burgercisi Krusty Burger’in 1635 parçadan oluşan setini duyurdu.

Yapay zeka enerjiye doymuyor: Google üç yeni nükleer santral kuracak

Google yapay zeka veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamak için üç nükleer enerji santrali kuracak.

İmamoğlu: Tarih sizi 'faize karşıymış gibi görünen en büyük faizciler' olarak yazacak

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu şöyle konuştu: “Tarih sizi ’16 milyon seçmenin iradesine uyduruk suçlamalarla yapılan 19 Mart darbesinin finans ayağı’ diye hatırlayacak. Bu lekeden asla kurtulamayacaksınız.”

Deprem soruşturmaları: Siyaset bilimci Özgün Emre Koç serbest bırakıldı
Borsa İstanbul'dan çıkış 35 milyar doları aştı: İşlemlerin iptali isteniyor

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 756 gündür hapiste

YAZARLAR

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Pınar Yıldız Yüksel: Türkiye yaşlı nüfus hızında Japonya'nın izinden gidiyor

Savaşkan İskefli: Otomobil almak yüksek vergiler nedeniyle toplumun büyük kesimi için neredeyse imkânsız

Ümit Akçay: 19 Mart operasyonunun ekonomik etkileri, iktidarı girdiği yoldan çevirecek bir etki yapmadı

Esfender Korkmaz: Dezenflasyonist politika aracı olarak yatırımların durdurulması çok yanlış

Sedat Bozkurt: İktidarın 'terörsüz Türkiye' diyerek önüne koyduğu amacı o gün bu akademisyenler devletten talep ettiler

Nevşin Mengü: Ekrem İmamoğlu dosyasından belli ki 'ahtapot' çıkacak

Fehmi Koru: Körfez ülkelerinde krallar gibi karşılandı Trump…

Gözde Bedeloğlu: Geleceğin mimarları, sanatçıları, bilim insanları üstleri başları parçalanarak gözaltına alındı, tutuklandı

Şükran Pakkan: İnsanları onurlu kılan; ispiyoncu olması değil, özgürlüğe, hakka ve adalete inanmasıdır

Zeynep Aktaş: Yatırımcı yeniden borsaya yönelirken altın geriliyor

İlber Ortaylı: Medeniyet Kulübü'nden bir öğrenci, protestocu grubun içine dalıp kavga çıkarmış

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×