1 Kasım’daki bu yükselişin kalıcı olmadığı iki buçuk yıl sonra 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan anayasa referandumunda bariz bir şekilde görülmüştür. Şöyle ki, AK Parti referanduma MHP ile ittifak içinde girmiştir. 1 Kasım seçiminde AK Parti (yaklaşık 23.7 milyon) ile MHP’nin (yaklaşık 5.7 milyon) oylarının toplamı 29 milyon 400 bine ulaşmasına karşılık, ittifakın arzulanan sinerjiyi yaratamadığı ‘evet’ oylarının 25.1 milyon eşiğinde kalmasıyla ortaya çıkmıştır. Her halükârda ‘evet’ler içinde anlamlı bir MHP oyu vardır. Üstelik referandumda HDP kitlesinden sınırlı da olsa ‘evet’ cephesine doğru bir kayma olduğu bilinmektedir. Bu iki faktör yan yana getirildiğinde, AK Parti’nin 16 Nisan anayasa referandumunda 1 Kasım 2015 seçimindeki oyunu koruyamadığı aşikârdır.
CHP’ye baktığımızda, 2011 sonrasında oran olarak yüzde 25 bandında statik bir seyir izlediğini belirtebiliriz.
24 Haziran’a, 2011 sonrasındaki oy hareketlerinin yarattığı birikimin devamı olarak gidiyoruz. Kuşkusuz, 24 Haziran’ı bundan önceki seçimlerden farklı kılan bir dizi yeni faktör var. Denkleme girecek bu faktörlerden biri de, bu seçimde ilk kez sandık başına gidecek seçmenler olacaktır. Sayıları 1 milyonun üzerindeki bu kitlenin durumunu ayrıca incelememiz gerekiyor.