ALİ İHSAN NERGİZ
Bu hafta gündemimizde en büyük yeri tam kapanma kararı kapladı. Yine genelgeyi anlamaya çalıştığımız, kuralları çözmekle uğraştığımız birkaç gün geçirdik. Kapanma başlamadan otogarlar, yollar doldu taştı. Bu sırada şimdiye kadar görülmüş en anlamsız Covid önlemiyle karşılaştık: İçki satışı yasağı.
Peki 17 günlük kapanma işe yarayacak mı? Aşılananlar maskesiz gezmekte özgür mü? Türkiye’nin aşılama konusundaki kararları ne kadar doğru?
Sağlık alanında bu haftanın kaydadeğer gelişmelerini derledik.
17 günlük kapanma işe yarayacak mı?
Tüm yoğun gündem ve tartışmalar içerisinde yine konuşmamız gereken en önemli soru en geride kaldı: Bu yasaklar işe yarayacak mı? Bu sorunun cevabını hep birlikte bulacak olsak da şunları söylemek mümkün:
- Kapanma başladığında zaten günlük vaka sayıları düşüş eğilimindeydi. Yani kapanma olmasa dahi muhtemelen belirgin bir azalma görülecekti. Bu sebeple kapanmanın tam olarak etkisini anlamak mümkün olmayacak.
- 17 gün içerisinde hareketliliği kısıtlama dışında salgını önlemek adına ne gibi çözümler üretileceği çok önemli. Kapanma bitince nasıl bir normalleşme olacağına dair açık bir planın ortaya konması lazım. 17 günün sonunda tüm önlemler gevşetilecek mi yoksa kademeli bir normalleşme mi olacak? Bu soruların cevabının ve daha fazlasının Sağlık Bakanlığı tarafından net bir şekilde açıklanması gerekiyor.
ABD ‘Maskeler fora’ dedi
Aşılanan herkesin aklında şimdi neyin değişeceği en önemli sorulardan birisiydi. Bu hafta ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) iki doz aşısını tamamlamış kişilere dair önemli bir rapor yayınladı. Rapordaki önerilerden en çok öne çıkan şu ikisi oldu:
- Aşılanan kişiler çok kalabalık toplanmalar haricinde maskesiz bir şekilde açık alanda bulunabilir.
- Aşılanan kişiler kapalı alanda maske ve sosyal mesafe olmadan bir arada bulunabilir.
Bununla birlikte rapor hala bu kişilerin halka açık kapalı alanlarda maske takması gerektiği ve Covid semptomlarına karşı dikkatli olması gerektiğini bildiriyor.
Bu önerilerin sadece ABD’ye özgü olduğunu ve Türkiye’deki düzenlemeleri etkilemediğini göz önünde bulundurmak lazım. Bununla birlikte hepimizin özlemle beklediği, yaz aylarında maskesiz bir şekilde açık havada bulunmak belki de çok uzak bir gerçek olmayabilir.
Aşı temininde sorunlar
Bu hafta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın aşı teminine dair açıklamaları tartışmalara yol açtı. İki ay boyunca aşı sevkiyatında sorun yaşanabileceği, ancak ardından ‘aşı bolluğu’ yaşayacağımız açıklandıktan sonra aynı zamanda BioNTech aşılarının dozları arasında belirli bir zaman bırakılacağı bildirildi.
Bu açıklamaları eleştirmeden önce tüm dünyada aşı temininde sıkıntılar yaşandığını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Türkiye açısından da böyle bir durumun gelişmesi beklenmedik değil. Önemli olan sürecin ne kadar süreceğinin ve sonrasında aşılamanın nasıl hızlandırılacağının planının iyi bir şekilde yapılması. BioNTech dozları arasında uzun bir zaman bırakılması ilk defa Britanya tarafından denenmiş ve şu an genel olarak faydalı olduğu yönünde görüş birliğinin bulunduğu bir konu.
Hindistan salgının pençesinde
Nisan ayının başından itibaren vaka sayılarının parabolik bir şekilde arttığı Hindistan’da şu an tam anlamıyla savaş hali hakim. Her gün 350 binden fazla vaka kaydedilirken ölen binlerce insanın gömülme ve yakılma işlemleri için yer bulmakta zorluk çekiliyor. Ülkede medikal oksijen eksikliği günbegün artarken dünyanın birçok yerinde Hindistan için yardım kampanyaları düzenleniyor.
Hindistan’da yaşanan bu vahim tabloya neyin yol açtığına dair birçok fikir var. Bunlardan biri hızlı normalleşme ve milyonlarca insanın bir araya geldiği toplu festivallar. Diğer ülkeleri daha da ilgilendiren ikinci ihtimal ise yeni Hindistan varyantı. Üzerinde bulunan çifte mutasyonlu bu varyantı çok daha hızlı yayılıma sebep olduğundan endişe ediliyor. Bu konu hala araştırılıyor olsa da ülkeler varyant konusunda çekinceli. Bakan Koca da Türkiye’de varyantın tespit edildiğine dair açıklamada bulundu.
Sinovac Dünya Sağlık Örgütü onayı alıyor
Üretilen aşıların Dünya Sağlık Örgütü’nden kullanım onayı alması önemli bir süreç. Koronavirüs aşılarından önce de gerçekeleştirilen bu başvurular, aşının küresel olarak güvenli bir şekilde kullanılmasının yolunu açıyor.
DSÖ şimdiye kadar Pfizer, Asta Zeneca, J&J ve Moderna aşılarını onaylamış durumda. Sinopharm firmasının yaptığı başvuruya dair kararın da önümüzdeki hafta açıklanması bekleniyor. Çin ve Türkiye dahil birçok ülkede etkili bir şekilde uygulanmış aşının DSÖ’den de onay almaması için herhangi bir neden yok. Aşının onaylanması, dünyada geniş kullanım ve yeni başlayacak aşı pasaportu uygulamalarında Sinovac aşısını olmuş kişilerin mağdur olmaması için önemli bir adım olacak.
En büyük tartışma: Aşıların patent hakkı kaldırılmalı mı?
Koronavirüs pandemisinin başlangıcından itibaren etkili aşı üretimi dört gözle beklediğimiz ‘tünelin sonundaki ışık‘tı.’ Ancak bir değil birden çok aşının başarılı bir şekilde kullanılmaya başlamasına rağmen pek de beklediğimiz etkiyi göremedik. Bunda aşıların yavaş üretimi ve zengin ülkelerin stok yapması gibi sebepler etkili.
Görünen çözüm ise basit: aşıların patent haklarından vazgeçilmesi. Ancak aşı üretiminde rol oynayan firmalar ve etkileri altındaki hükümetler böyle düşünmüyor. Bu hafta konuyla ilgili açıklamalardan biri BioNTech firması CEO’su Uğur Şahin’den, diğeri ise Bill Gates’den geldi. Uğur Şahin patent hakkından vazgeçmenin o kadar basit olmadığı ve çözümün bu olmadığını söylüyor. Bill Gates ise aşı formüllerinin kesinlikle başka ülkelerle paylaşılmamasından yana olduğunu açıkladı. Özellikle Hindistan’daki vahim durumun yaşandığı sırada bu açıklamaların gelmesi büyük tepkilere yol açtı.
Bill Gates aşılara dair birçok komplonun odağında olan bir isim. Her ne kadar çip veya kısırlaştırma iddiaları asılsız olsa da işadamının aşılarla ilgili esas etkisi daha vahim. Nisan 2020’de, Oxford Üniversitesi üreteceği aşının formülünü tüm dünyayla açık bir şekilde paylaşacağını duyurmuştu. Tüm dünyada büyük bir sevinçle karşılaşılan bu haberin ardından araştırmanın fonlayıcılarından Bill ve Melinda Gates Vakfı aşının patentinin bir ilaç firmasına satılması yönünde büyük baskı oluşturdu. Ardından Astra Zeneca firmasıyla yapılan anlaşma yaygın aşılama ümitlerini suya düşürdü. Vakıf, ilerleyen süreçte de patent haklarının kaldırılmaması yönünde büyük lobi faaliyetleri yürüttü. ABD’de Biden yönetimi bu konuda çalıştığını belirtse de olumlu bir hamlenin gelmesi henüz mümkün görünmüyor. Görünen o ki aşılar ve patentlerine dair yapılan bu tartışmayı bir süre daha yürütüyor olucaz.
Haftanın okuma önerisi: Halk Sağlığı Uzmanları Derneği salgının başından itibaren değerli açıklamalarda bulunuyor. Bu haftaki açıklamada yerli aşı üretiminin neden çok önemli olduğu açık bir şekilde dile getirilmiş durumda.