AKP hükümetinin yolsuzluk iddialarına da konu olan tartışmalı kentsel dönüşüm politikasında iki yeni skandal ortaya çıktı. Buna göre, İstanbul’daki Tozkoparan mahallesinin Bakanlar Kurulu’nca deprem açısından riskli alan ilan edilmesinden önce risk raporu hazırlanmadı; mahallelinin dava açması sonrasında hazırlanan raporda da, tam 5 bin 60 konut için sadece 14 yapı incelendi. Danıştay, Bakanlar Kurulu kararını ‘bilimsel değil gözlemsel’, bu nedenle de hukuksuz olduğu için iptal etti.
Fiili durum incelenmemiş
Radikal’den Fatih Yağmur’un haberine göre skandal, bölge halkının açtığı dava sayesinde ortaya çıktı.
‘Bunun adı kentsel dönüşüm değil, kentsel yıkım’
Tozkoparan’ın bilimsel değil, gözlemsel raporlarla ‘riskli alan’ ilan edildiğini ifade eden Danıştay kararında, bir yerin ‘riskli alan’ ilan edilebilmesi için önce teknik rapor hazırlanması gerektiğine dikkat çekildi. Kararda, bir bölgenin üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyıp taşımadığına ancak yapıların fiili durumları incelendikten sonra karar verilebileceği hatırlatıldı.
‘Mülkiyet hakkı sınırlanıyor’
Dahası, Danıştay kararına göre Tozkoparan için risk raporu, Bakanlar Kurulu kararı alındıktan sonra dava dosyasına sunulmak üzere hazırlandı. Ve bu rapor 5 bin 560 konuttan sadece 14’üne ilişkin bilgi içeriyordu. Danıştay 14. Dairesi kararında, bu konu hakkında da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) atıf yapılarak, ‘mülkiyetin temel bir hak olduğu belirtildi ve bu hakkın sebepsiz yere sınırlandırılamayacağı’ vurgulandı.
‘Dere yatağı risksiz bulunduysa orada rant vardır’
Tozkoparan, bölge halkının itirazlarına rağmen, ‘Afet Yasası’ adıyla bilinen 6306 sayılı kanuna dayanarak Nisan 2013’te Bakanlar Kurulu’nca ‘riskli alan’ ilan edilmişti. Mahalle halkı Danıştay’da dava açmış; Tozkoparan Derneği’nden (TOZDER) Ömer Kiriş rant tepkisini şu sözlerle göstermişti: “Dere yatağı içindeki 30 yıllık, 13 katlı 1200 daireyi riskli alan dışında bırakıp 5 katlı ve devlet eliyle yapılmış çevresi yeşil alanla kaplı binaları riskli alan kapsamına almak, depremin etkisini ranta çevirmekten başka bir şey değildir.”