İklim değişikliği üzerine çalışan düşünce kuruluşu E3G’nin raporuna göre kömür santrali projelerinin yüzde 80’i Çin, Hindistan, Vietnam, Endonezya, Türkiye ve Bangladeş’te gerçekleşiyor.

Araştırmada yeni kömür santralleri projelerinin Paris İklim Anlaşması’ndan bu yana düşüşte olduğu kaydedilirken 44 ülkenin artık kömürlü termik santral planı olmadığı belirtildi.
The Guardian’a konuşan iklim örgütü Ember’den Dave Jones, küresel çapta yalnızca beş yıl önce inşa edilmesi planlanan birçok kömür santrali projesinin olduğunu fakat bunların çoğunun iptal edildiğini kaydetti.
Kömür, iklim krizinden sorumlu karbon emisyonlarına en büyük katkıda bulunan yakıtlardan biri. Birleşmiş Milletler, Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşabilmek için içinde bulunduğumuz on yılın sonunda ülkelerin kömür kullanımını 2019 seviyelerine kıyasla yüzde 79 oranında düşürmesi gerektiğini kaydetmişti.
Raporda, dünyadaki kömür santrali projelerinin yarısından fazlasının sorumlusu olan Çin’le birlikte diğer söz konusu beş ülkenin projeleri rafa kaldırmayı tercih etmesi durumunda, kömür santrallerinin sayısının neredeyse yüzde 90 oranında azalacağı belirtildi.
‘Adana’daki termik santral 20 yıl kar etmeyecek’
Raporda Türkiye alt bir başlık altına incelendi.
Türkiye’nin, Çin’den finansman alan tek OECD ve Avrupa Birliği (AB) ülkesi olduğu kaydedilirken OECD ve AB ülkeleri arasında yapımı tamamlanmamış kömürlü termik santral projelerinin yüzde 73’ünün yine Türkiye’de olduğu kaydedildi.
Bunun yanında Adana’da Çin tarafından finanse edilen Hunutlu Kömürlü Termik Santrali’nin 20 yıl boyunca kar etmeyeceği kaydedildi.
Adana’nın Yumurtalık ilçesinde koruma altında bulunan Sugözü Kumsalı’na Çin firması Şanghay Elektrik tarafından termik santral yapımına başlanmıştı. İnşaatı süren santralin 2022’de faaliyete geçmesi bekleniyor.
Çok sayıda çevre derneği, santralin halk sağlığını ve diğer canlıların yaşamını tehdit ettiği gerekçesiyle inşaatının durdurulmasını istemiş, 30 bine yakın imza toplamıştı.
Raporda şu ifadeler kullanıldı: “Son analizler, uygun maliyetli bir geçiş stratejisi kapsamında kömürle çalışan yeni bir üretimin gerekmediğini gösteriyor. Türkiye’ye hem yerel iş gruplarından hem de sivil toplumundan kömürden çıkması yönünde baskı artıyor. AB karbon sınır ayarlama mekanizmasının (CBAM) olası ekonomik etkileri, iş dünyasında korkuya neden oldu.
Artan maliyetler ihracata bağlı sektörleri ciddi şekilde etkileyebileceğinden, giderek artan sayıda aktör hükümeti karbondan arınma konusunda yol haritası oluşturmaya çağırıyor. Değişen siyasi, ekonomik ve sosyal koşulların bir sonucu olarak, hükümet politikası ve gerçeklik birbirinden ayrılıyor. Türkiye, kömür boru hattının küresel çöküşünden faydalanabilir ve kalan projelerini iptal edebilir.”