• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Psikoterapist Cem Keçe: Çoğu çiftin sorunu cinsellikte düğümleniyor

13/03/2022 10:15

ŞULE TÜRKER

suleturker34@gmail.com

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Cem Keçe, “Cinsellik, kadın-erkek ilişkisinin üzerine inşa edildiği temellerden biri; bu bu temelde oluşacak herhangi bir sorun, ilişkinin sarsılmasına neden olur. Ne var ki cinsellikle ilgili sorunlar genellikle konuşulmaktan çekinildiği için çözüme kavuşturulamaz” diyor.

Psikoterapist Cem Keçe’yle cinsellik üzerine kapsamlıca sohbet ettik.


Seks, hala ‘yasaklı’ bir sözcük

Toplum olarak cinsel sağlığımız nasıl?

Toplumumuzda cinsellik, yaşanmasını bir yana bırakın, üzerinde konuşulması, tartışılması bile ayıp, kötü, çirkin, yasak kabul edilen ve tabulaştırılan bir konu. Aslında ailede başlayıp okullarda devam etmesi gereken cinsel eğitimle verilmesi gereken bilgiler, genellikle arkadaşlar, çevre ve günümüzde özellikle internet aracılığıyla yanlış ve eksik bir şekilde öğreniliyor. İlişkileri çıkmaza girdiği için evlilik ya da çift terapisine başvuran çiftlerin çoğunun sorunlarının çözümü genellikle cinsellikte düğümlenir. Çünkü cinsellik kadın-erkek ilişkisinin üzerine inşa edildiği temellerden biri; bu temelde oluşacak herhangi bir sorun ilişkinin sarsılmasına, dolaysıyla başka konularda da sorunların yaşanmasına neden olur. Ne var ki cinsellikle ilgili sorunlar genellikle konuşulmaktan çekinildiği için çözüme kavuşturulamaz. Seks, telaffuz edilmesinden kaçınılan ‘yasaklı’ bir sözcük. Oysa seksi yaşamak da konuşmak da doğal ve insani bir ihtiyaç. Seks konuşulmadığı ve sır gibi gizli tutulduğu için en çok hurafenin, yani doğru sanılan yanlışın kulaktan kulağa fısıldandığı konulardan biri.

Yani cinsellikte toplum olarak yerimizde mi sayıyoruz?

Artık cinselliğin daha çok konuşulmaya başladığı, daha özgür yaşandığı düşünülse de yaşamdaki yansıması hala ‘ayıp, yasak, günah‘ üçgeninde sıkışıp kalmış durumda. Oysa cinsellikte ayıp, yasak, günah yok. Cinsellik, sağlıklı yaşamın doğal bir bileşeni. Cinselliğin bilinmezliklerle dolu olduğu çok eski zamanlarda ahlaki, dini ve toplumsal normlarla üzerine örtülen sır perdesi bilimsel çalışmalarla çoktan kaldırılmış olsa da pek çok kişinin hayatında cinselliği örten, gizleyen, hatta kutsayan bu sır perdesi yerli yerinde durur. Bu kişiler, annelerinin tabu olarak öğrettiği cinselliği yaşamaya koşullanmış. Oysa cinsellik, kutsal, yüce, sorgulanmaz bir olgu değil, öğrenilen, hissedilen, keyif alınan, olağan, doğal bir insani ihtiyaç. Ne abartılacak derecede yüce ne de basite indirgenecek derecede kaba.

Cinsel mutluluğun üç kadim sırrı var; çok istemek, bir şeylerden vazgeçebilmek ve emek vermek.

Cinsel mutluluğun ‘sırları’ var mı?

Cinsellik, doğal bir dürtü ama sizin yaşamınızda oynadığı rol ve ona yüklediğiniz önem cinsel dürtünüze karşı tavrınız bir özgür seçim meselesi. Daha yüksek bir cinsel istek ve cinsel uyarılma, daha derin bir yakınlık ve samimiyet, kalıcı bir aşk ve tutkuyu içeren cinsel mutluluk, bir yaşam biçimi olarak yaptıklarınız ya da yapmadıklarınızla ilişkili ve birdenbire ortaya çıkmaz, cinsel coşkunluğun ve hayatınızda yaşadığınız şehvetli anların bileşenleri olarak, yaşamınızdaki pek çok faktöre bağlı bir süreç. Yaşınız, yetiştirilme biçiminiz ne olursa olsun düşündüğünüz, hissettiğiniz, inandığınız, yaptığınız her şey cinsel mutluluğunuzu etkiler.

Cinsel mutluluk seçimlerinizde gizlidir. Bu süreçte kendi zevkinizin sorumluluğunu almanız ve kendi bedeninizle erotik bir ilişki oluşturmanız, sağduyulu ve pozitif olmanız, neyin ne zaman, nerede yapılacağını bilmeniz, haz almayı olduğu kadar haz vermeyi de hazzı bölüşmeyi de bilmeniz, partnerinizle birlikte eğlenmeniz, istediğinizi elde etmeye çalışmanız, ilk günkü tazeliğinizi ve heyecanınızı korumanız çok önemli.

Cinsel mutluluğun üç kadim sırrı var; çok istemek, bir şeylerden vazgeçebilmek ve emek vermek. Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için önce seksi bir ihtiyaç gibi görmelisiniz, partnerinizle cinsel fanteziler kurmalı, erotik romanlar okumalı ve cinselliğe dair açık seçik konuşmalısınız. Unutmayın her şey önce ‘en güçlü cinsel organınız’ beyninizde başlar, sonrası doğru bir ruh hali, doğru bir iletişim ve biraz da doğru cinsel tekniği öğrenmenizi gerektirir. Cinselliğinizi nasıl ifade edeceğinize sadece ve sadece çift olarak siz karar verebilirsiniz. Tecrübe ettiğiniz cinsel, zihinsel, duygusal ve bedensel zevklere değer vererek onları yüceltebilirsiniz. İşte o zaman her şey kendiliğinden keyifli olacaktır.

Erotik zekanın altı bileşeni ve dört aşaması

Erotik zeka nedir?

Erotik zekâ; kişinin kendi cinsel duygularını anlaması, partnerinin cinsel duygularına empati beslemesi ve cinsel duygularını yaşamını zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme yetisidir.

Kişinin cinsel yaşamında çok daha dengeli ve şehvetli olmasını sağlayan erotik zekâyı altı ana faktör altında değerlendirebiliriz:

  • 1.Bedenimizin ve cinsel organlarımızın özyönetimini sağlamak,
  • 2.Bedenimize ve cinsel arzularımıza dair özfarkındalık geliştirmek,
  • 3.Erotik sohbetleri yönetmek,
  • 4.Partner ilişkilerini erotizm ve romantizm dengesinin üzerine kurmak,
  • 5.Fetişlerin ve cinsel fantezilerin kullanılmasıyla sekse dair iç motivasyonumuzu arttırmak,
  • 6.Cinsel sorunlara odaklanıp mutsuz olmak yerine çözüme ve cinsel yaşamda mutlu olmaya odaklanmak.

Erotik zekânın gelişmesinde ilk aşama, partnerin cinsel duygularını algılamak. İkinci aşamada şehvet ve cinsel fanteziler üzerinde akıl yürütme ve sonuca varma yer alır. Üçüncü aşama, kişinin kendi cinsel duygularını fark etmesi ve yönetmesini içerir. Bireyin hissettiği cinsel duyguları partnerinin cinsel duygularıyla dengelemesi ve buna göre davranması, erotik zekânın dördüncü ve son aşaması.

Duygusal tatmin için…

Erkeğin partnerini duygusal olarak tatmin etmesinin yolları neler?

Bunun birçok yolu olmakla birlikte en önemlileri şunlar: Partnerinize her fırsatta aşkla dokunun, onu ilgiyle dinleyin ve anladığınızı gösterin, birlikte kaliteli vakit geçirin ve ondaki en ufak şeylere dikkat edin, partnerinizi hayatınızın merkezine alın, ‘Herkesten ve her şeyden kıymetlisin’ mesajını verin, bol bol romantizm sunun, partnerinizi aşkla arzulayın, düzenli ve güvenli bir yaşam sunun ve ona karşı nazik olun.

Ön sevişmeye ve aşk oyunlarına genellikle kadınların ihtiyaç duyduğu düşünülür. Oysa erkeklerin de sekse hazırlanmak ve daha çok zevk alabilmek için en az kadınlar kadar ön sevişmeye ihtiyaçları var.

Seksten daha çok zevk almanın yolu ön sevişmeden geçer

Ön sevişme iyi bir cinsel hayatın ‘olmazsa olmazı’ mı? Yıllardır tartışılan ‘ön sevişme süresi’ ne olmalı?

Ön sevişme, partnerlerin cinsel birleşmeye ruhen ve bedenen hazırlanma süreci. Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşamda kesinlikle yaşanması gereken bir deneyim, hatta gereklilik.

Ön sevişmeye ve aşk oyunlarına genellikle kadınların ihtiyaç duyduğu düşünülür. Oysa erkeklerin de sekse hazırlanmak ve daha çok zevk alabilmek için en az kadınlar kadar ön sevişmeye ihtiyaçları var. Çünkü cinsel davranış yelpazesi ne kadar geniş, ne kadar zenginse cinsellikten alabilecek hazlar da o kadar fazla ve çeşitli olur. Önemli olan zevki keşfetmek, onu bulunduğu yerde yakalamak ve yaşamak, partnere de yaşatabilmek.

Ön sevişmenin süresinin uzatılması ve içeriğinin değiştirilmesiyle, erken boşalmadan sertleşme sorunlarına, orgazm olamamadan cinsel uyarılma bozukluklarına kadar birçok cinsel işlev bozukluğu önlenebilir veya tedavileri kolaylaşabilir. Pek çok çift için ortalama 15-30 dakikalık ön sevişme yeterli olabilmekte. Kısa tutulan bir ön sevişmenin cinselliğe olumsuz etkileri düşünüldüğünde, ön sevişmenin süresi, çiftin cinsel doyum yaşamasına yetecek kadar uzun olmalı, çünkü ‘sevişmek aceleye gelmez’.

Türk insanı tarafından önemsenmese de ön sevişmenin ilişkiler için değeri açık bir şekilde ortadadır. ‘Cinsel terapistlerin bu kadar ciddiye aldığı ön sevişme nasıl yapılır?’ sorusuna yanıt olacak beş duyuyla ön sevişme tavsiyesi şöyledir: “Daha çok dokunun ve öpüşün!” Seksten daha çok zevk almanın yolu ön sevişmeden geçer, tabii doğru tekniklerle yapıldığı sürece…

Pandemi etkisi

Pandemi toplumu cinsellikten uzaklaştırdı mı yoksa tersi mi oldu?

Pandemi kısıtlamaları nedeniyle hayatımızda pek çok şey değişti, çiftlerin seks yaşamları da bu değişimden payını aldı. Kısıtlamalar çiftleri hem olumlu hem olumsuz yönde etkiledi ve iki farklı senaryo yaşanmaya başladı. Birinci senaryoda -pandemi sürecinden olumsuz yönde etkilenenler- hem ilişkisel hem de cinsel sorunlar yaşamaya başladı. İkinci senaryoda -pandemi sürecinden olumlu yönde etkilenenler- şifayı sekste aramaya başladı.

Birinci senaryo ‘seks durgunluğu’na yol açtı. Aynı evi paylaştıkları için sürekli birlikte zaman geçirmek zorunda kalan çiftlerin ve farklı yerlerde yaşadıkları için bir araya gelemeyen çiftlerin hem duygusal ilişkileri hem de cinsel ilişkileri bu süreçte olumsuz etkilendi. Sosyal yaşamdan izole olmak, hastalığa yakalanma korkusu, maddi sıkıntılar, gelecek kaygısı, can sıkıntısı gibi pek çok olumsuzluk pandemi sürecini büyük bir stres faktörü haline getirdi. Yaşanan stresin normalden daha yüksek seviyelere çıkmasının ‘cinsel isteksizliğe’ yol açması olağan bir durum. Çünkü stres ve geleceğe dair kaygılar, adrenalin ve kortizol hormonlarının daha çok salgılanmasına neden olur, vücutta adrenalin ve kortizol yükseldiğinde de libido düşer.

İkinci senaryoda karantina altındaki vatandaş kendini sekse verdi. Seks, hem ruh sağlığı hem de ilişki sağlığı açısından koruyucu ve güçlendiricidir, özellikle coronafobinin ve coronayak ruh halinin yaygınlaştığı evde kalma gibi yoğun stresli zamanlarda, iyi vakit geçirmek, anksiyeteyi azaltmak ve çiftlerin aralarındaki bağı sürdürebilmek için seks yapmaları içgüdüsel bir tepki. Stres altındaki insan içgüdüsel olarak sevişmek, üremek ve neslin devamını sürdürmek ister.

Kadınların iş hayatında daha aktif, hırslı olması yakın ilişkileri nasıl etkiliyor?

Erkekler ve kadınlar için kalıplaşmış olan toplumsal cinsiyet rolleri hızla değişirken, bu durumdan çift ilişkileri hem romantik hem de cinsel boyutuyla etkilendi. Zaman içinde kadın ve erkek rolleri birbirine daha çok benzemeye başladı, aslında bu bir değişim ya da dönüşüm değil, kadın ve erkek her insanın içinde olan eril ve dişi enerjinin dengelenmesinin bir sonucuydu. Gerçekte olan toplumsal cinsiyet rolleriyle bastırılan erkeklerdeki dişi enerji (anima) ve kadınlardaki eril enerjinin (animus) gün ışığına çıkmasıydı.

Erkekler kendilerini dişi enerjilerinin akışına bırakmayı öğrendi; sert erkeksi duruşlarını bırakıp uzun saçları, renkli kıyafetleriyle doğayı, müziği ve yaşamın bereketli gücüyle her şeyi kucakladılar. Dişi enerjilerini büyütmeye başladılar. Bu arada kadınlar tam tersini yapıyor, eril enerjilerini büyütüyordu. Kadınlar ihtiyaç ve arzularında daha iddialı olmayı öğrendi, daha çok kişisel uzun vadeli hedeflere odaklandı, mali ve siyasi bağımsızlık kazandı, kariyerlerini güçlendirdi. Bu yeni dünyada kadınlar da erkekler de hem yaşamda hem de ilişkilerdeki değerlerini yeniden keşfetti. Anima ve animusun dengelenmesine yönelik bu değişim cinsel olarak nötrlükle sonuçlandı.

Cinsel benzerliğe yönelik bu eğilimin yan etkileri, günümüzün cinsel mutsuzluğunun önemli bir nedeni. Bir ilişkide eril ve dişi enerjinin aynılığı, yani anima ve animus dengesinin olmaması, sadece cinsel çekimi ortadan kaldırmakla kalmaz, tüm ilişkinin suyunu kurutmaya başlar.

Cinsel birliktelikte ‘hedef’ orgazm mı olmalı?

Orgazm, bedensel orgazm ve tinsel orgazm olmak üzere ikiye ayrılır. Cinsel ilişkinin sonlarına doğru yaşanan ve 10-20 saniye süren kasılmalarla kendini gösteren fiziksel ve bedensel rahatlamaya ‘bedensel orgazm’ adı verilir. Bedensel orgazm fiziksel bir rahatlamayken, ‘tinsel orgazm’ bu bedensel rahatlamaya ruhun da eşlik ettiği çok özel bir bilinç durumu.

Seksin zevkleri fiziksel ve psikolojiktir. Seks, orgazm öncesinde, sırasında ve sonrasında keyifli duyumlar ve hoş duygular yaratabilir. Zevk verme ve alma yeteneği, diğerine ilgiyi arttırır, diğeriyle iç içe olma duygusunu yaratır. Psikoloji biliminde farklı bilinç durumlarından biri kabul edilen orgazm, ruh ile beden ilişkisinin belirli bir dereceye kadar gevşediği, dış dünya ile bağların kesildiği özel bir durum, mistik bir trans durumu olarak tanımlanır.

Asıl hedef, zihnin boşaltıldığı ve sadece hislere odaklanılan bir ara durumda, yani cinsel yanıt döngüsünde ‘zevkli düzlük’ olarak bilinen ‘plato evresi’nde seksin keyfini çıkarabilmek, bir ve bir arada olabilmek olmalı.

Cinsel terapi için bize başvuran danışanlara verdiğimiz en önemli tavsiye seksin sürekli bir ritüel gibi tekrarlanmasını sona erdirmek ve yaşanan aktivitenin değişkenlikler göstermesini sağlamak.

Sekte en çok yapılan hatalar nelerdir?

Ön sevişmeyi kısa tutmak: Cinsel hazların daha yoğun yaşanabilmesi için kadının ve erkeğin ön sevişmeyle birbirini sekse hazırlaması önemli. Ön sevişmenin süresi, seksin süresini de doyum oranını da etkiler.

Sadece orgazmı hedeflemek: Orgazmı, boşalmayı öğrenmiş ve ilişkide belli bir kaliteyi yakalamış, çok arzu ve istekli olan, her iki tarafında gününde olduğu ilişkilerde yaşanan bir hediye gibi görmek gerekir. Yani hep orgazm yaşanacak diye bir beklenti içine girmek mümkün değil. Seks, sadece sonuca odaklı bir aktivite olarak görülmemeli, iki insanın birbirlerine olan bağlılık, tutku, şehvet ve birliktelik duygularını karşılıklı bedenleriyle paylaşmaları olarak değerlendirilmeli.

Şehveti unutmak: Şehvet ve tutku, çifti birbirine kaynaştıran, birbirlerini istemelerine ve bu istek ve arzunun aşka dönüşmesine ön ayak olan temel duygular. Çiftler, birlikteliklerinin başında şehveti ve tutkuyu oldukça yoğun duyar. Ancak zaman geçtikçe ve partnerler daha fazla birlikte vakit geçirmeye başladıklarında – nedense- bu ateşi söndürmeye yeltenirler. O ilk zamanların tutkusunun yerini monotonluk ve sıradanlık alır. Çiftler eğer mutluluklarını iki bedende tek bir vücut gibi sürdürmek istiyorsa birbirini tercih ettiren nedenleri, ilişkilerini ateşleyen duyguları canlı tutmak zorunda. Şehveti unutan çiftler, hayatlarını birleştirme amacını da unutur. Şehveti kaybetmemek için ‘yasak, gizem ve ulaşılmazlık’ temalarını içeren aşk oyunlarına ve cinsel fantezilere ihtiyaç var.

Sadece penis-vajina birlikteliğine odaklanmak: Kadınlar için sevişmek sadece bedensel doyuma ulaşmak ve boşalmak değildir. Aynı zamanda iki insanın birbirlerinin duygusal ve ruhsal doyuma ulaşmaları için çaba harcamalarıdır, sevgilerinin bir ifadesidir. Sevişmede çift bir şeyler verdiği ve bir şeyler aldığı duygusunu hisseder. Hatta çoğu zaman nasıl, ne zaman ve kimin önce boşaldığı veya orgazma ulaştığı önemsizdir. Çünkü sevişmek bütünüyle bedensel bir aktivite değil, aynı zamanda ruhsal ve duygusal bir eylemdir. Bu nedenle seks yapmak illa ki birleşmek değildir.

Yeni şeyleri denememek: Sürekli tatlı ya da sürekli acı yemek nasıl bir süre sonra artık istenen damak hazzını vermezse sürekli aynı pozisyonda, aynı yerde, aynı zaman dilimlerinde cinselliği yaşamak da aynı monotonluğu getirir. Oysa haz bedende sürekli hareket eder. Bir seks deneyiminizde kulak arkanızın öpülmesi size yoğun bir haz verirken diğer bir gün bu hazzı vücudunuzun başka bir noktasında hissettiğinizi fark edersiniz. İşte seks de sürekli hareket halinde olan zevk ve hazzın aranmasıdır. Cinsel terapi için bize başvuran danışanlara verdiğimiz en önemli tavsiye seksin sürekli bir ritüel gibi tekrarlanmasını sona erdirmek ve yaşanan aktivitenin değişkenlikler göstermesini sağlamak.

Yatak odasında olması ve olmaması gerekenler neler?

Yatak odası, çiftlerin uyuduğu ya da seks yaptığı mahrem alanlar. Herkesin, özellikle de çocukların bu alana izinsiz giriş çıkışına son vermek gerekir. Yatak odasının mahremiyeti konusu, seksin kalitesini doğrudan etkiler. Dışarıya ses gitme kaygısıyla birçok kadın ya da erkek ilişki sırasında kendini hazza teslim etmekte sorun yaşıyor. Ses izolasyonu sağlayacak birtakım tedbirler bu açıdan yararlı olabilir. Yatak odasının ışık seviyesi de erkek açısından çok önemli. Işık azlığı erkeklerin cinsel olarak uyarılmamasına neden olabilir. Az ışıklı, loş bir ortam her iki tarafa da daha erotik gelebilir. Yatak odasını uyku ve seks dışında kullanılmaması da önemli. Buranın ambiyansını da ona göre ayarlamak gerekir. Herkesin kolayca girip çıktığı, amacı dışında kullanılan yatak odalarında seks açısından da uyku açısından da sorunlar yaşanır.

2. bölüm: Kadınları cinsellikten uzaklaştıran 10 hata, çok bilinmeyen ‘seks sırları’, cinsellikte mahşerin dört atlısı, aşk oburları, Madonna fahişe sendromu, cinsel mitler…

Kimdir?

Cem Keçe 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü’nde ‘aile danışmanlığı’ eğitimi aldı. Konya Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘psikolojik danışma ve rehberlik’ üzerine yüksek lisans, Azerbaycan Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’nda psikiyatri ihtisası yaptı.

Prof. Dr. Vamık Volkan’dan psikanalitik psikoterapi eğitimi ve psikanalitik psikoterapi süpervizyonu, Prof. Dr. Cengiz Güleç’ten ‘Psikoterapi Eğitim Uygulama ve Psikoterapist Yeterlilik Sertifikası’, ‘Cinsel Terapi Uygulayıcı Sertifikası’ ve ‘Psikoterapi, Evlilik Terapisi ve Cinsel Terapi Eğitici Sertifikası’ aldı.

Prof. Dr. Cengiz Güleç, Prof. Dr. Gerald Weeks ve Prof. Dr. Jakob Pastoetter ile birlikte Uluslararası Entegratif Kognitif Psikoterapi Enstitiüsü’nü (International Integrative Cognitive Psychotherapy Institute-IICPI-iicpi.org) kurdu.

German Society for Social Scientific Sexuality Research tarafından cinsel sağlık bilimi ve cinsel reform konusunda hizmetlerde bulunanlara verilen ‘Magnus Hirschfeld Madalyası’ ile ödüllendirilen ilk Türk psikoterapist.

2000 yılında Türkiye’de cinsel terapi, evlilik terapisi ve psikoterapi mesleğinin ayrı bir meslek örgütü olarak kabul edilmesini sağlamak ve kişilere, ailelere ve organizasyonlara psikolojik ve kurumsal hizmetler vermek amacıyla Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) ve Psikoterapi ve Psikoterapistler Derneği’ni (PSİKODER) kurdu. Halen CİSED’in genel başkanlığını ve PSİKODER’in başkan yardımcılığı görevini yürütüyor.

Amerikan Psikiyatri Birliği, Amerika Psikoloji Derneği, Avrupa Psikiyatri Birliği, Alman Psikiyatri Psikoterapi ve Psikosomatik Sağlık Derneği ve Avrupa Cinsel Tıp Derneği’ne üye. İstanbul ve Ankara’da çalışıyor.

Kategori:Diken özel, Sağlık

SON HABERLER

Seria A'da şampiyon Napoli

İtalya Birinci Futbol Ligi’nde (Serie A) 2024-2025 sezonu şampiyonu Napoli oldu.

Fenerbahçe Beko'nun EuroLeague finalindeki rakibi Monaco

EuroLeague ‘Final Four’ yarı finalinde Olympiakos’u yenen Monaco, finalde Fenerbahçe Beko’nun rakibi oldu.

Atatürk'ün adı Malta'da bir caddeye verildi

Malta’nın Marsa kasabasında, tarihi Türk Şehitliği’ne yakın işlek bir caddeye Mustafa Kemal Atatürk’ün adı verildi.

Hamburg'da tren istasyonunda bıçaklı saldırı: 12 yaralı

Almanya’nın Hamburg kentindeki merkez tren istasyonunda düzenlenen bıçaklı saldırıda 12 kişi yaralandı.

Yargıç, Trump yönetiminin Harvard kararını durdurdu

ABD’de federal yargıç, Trump yönetiminin Harvard Üniversitesi’ne uluslararası öğrenci kabulünü engelleme kararını geçici olarak durdurdu.

Terleme hakkımızı söke söke nasıl aldık
Göz tansiyonunuza baktırdınız mı?

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 761 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Korkut Boratav: ABD emperyalizminin yeni yüzyılda saldırganlaşması, dolar hegemonyasını zayıflattı

Zafer Arapkirli: İlhan Şeşen'in dediği gibi iktidar açısından 'Benim Aklım Başımda Değil'e çok kolay bağlayacaksınız siz de…

Zeynep Aktaş: Enflasyonun üzerinde getiri sağlayanlar yatırımcıların dikkatini çekiyor

Erdal Sağlam: Var olan güvensizlik büyüyor

Burcu Aydın: Bu, temmuzda asgari ücret, memur ve emekli maaşlarında bir artış öngörülmediği anlamına geliyor

Kansu Yıldırım: CHP'li ve DEM Parti'li yerel yönetimlerin üzerinde tam denetim sağlamak hedefleniyor

Sefer Levent: 30 çalışandan biri artık motokurye

İbrahim Kahveci: O da ne? Köprü hala müteahhitte….

Deniz Zeyrek: Akılları fikirleri cinsellik

Esfender Korkmaz: Sorunların nedenlerinden biri de IMF ile gelen dalgalı kur politikası

Çiğdem Toker: Şimşek programının bir uluslararası toplantılarda görünen yüzü var, bir de kayda girmeyen yüzü

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×