SEÇİL TÜRESAY
secilturesay@diken.com.tr
Geçen aralık ayında Çin’de ortaya çıkan ve dünyaya yayılan yeni tip corona virüsünün şu anki ‘merkez üssü’ Avrupa.
Türkiye, tabloyu, ölü sayısının 2 bin 500’ü geçtiği İtalya, 500’e dayandığı İspanya’daki gibi ‘vahim’ duruma getirmeden virüsün neden olduğu hastalık COVID-19’la mücadele ederek durumu kontrol altına almak istiyor.
Sosyal buluşmaları en aza indirgemeye yönelik kısıtlamalar getirilip yurttaşlardan bireysel önlemi elden bırakmaması istenirken belki en ağır yükü sırtlanan kurumların başında, “Hastalığın belirtileri bende var” diye düşünenlerin akın ettiği acil servisler geliyor. Şüphelerinde haklı olan da olmayan da onların kapısını çalıyor.
Bu nedenle acil servislerin durumunu değerlendirmek, kimlerin başvurması gerektiğini sormak amacıyla Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Başar Cander’le konuştuk. Aynı zamanda Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği eğitim sorumlusu Cander, ‘virüsle mücadelede cephenin değiştiğini, acil servisler cephesinin çok önemli olduğunu’ vurguluyor ve ‘corona’ söz konusu olduğunda acil servise gitmeyi gerektirecek anahtar unsurun ‘nefes darlığı’ olduğunun altını çiziyor…

Türkiye’de kaç acil servis ve acil tıp alanında görev yapan kaç hekim var?
750-800 civarında acil servis var. Hastanelerin tümüne yakınında olsa da bazı istisnai durumlarda -örneğin göz hastaneleri- yok. Acil servislerde görev yapan hekim sayısı ise 15-20 bin civarında.
Mevcut tabloyu göz önüne aldığımızda yeterli mi acil servisler, talebi karşılayabiliyorlar mı?
Şu an yeterli ölçütte hizmet verebiliyoruz. Avrupa’da acil servislerin vaka sayısına yetişemediği ülkeler var. Türkiye’de de öyle büyük ölçekli salgın olursa yetmeyebilir. Mesela Fransa örneğinde hastanelerin sadece acil servisleri hizmet veriyor.
Peki, umalım olmasın ama bizde de salgın büyür, vaka sayısı o Avrupa ülkeleri gibi artarsa takviye etmek nasıl mümkün olur, diğer tıp çalışanlarına acil tıp alanına kaydırmak doğru mu?
Acil servislerde illa acil tıp uzmanı çalışacak diye bir şart yok. Öyle bir durumda diğer birimlerden takviye alınabilir. Acil tıp uzmanı olmanın eğitimini vermek kısa sürede imkansız ama ertelenebilecek sağlık hizmetleri ertelenip poliklinikler kapatılıp dahiliye, cerrahi gibi birimlerden destek alınabilir. Ama şimdilik öyle bir durum yok.
Sizi ekranlarda birkaç kez gördüm. ‘Corona’ şüphesiyle acile gidenlerin çoğunun şüphelerinin yersiz olduğundan, çok sayıda basit nezle vakasının acilin kapısını çaldığından yakındınız. Durum hala aynı mı?
Neyse ki medya aracılığıyla yaptığımız çağrılar sayesinde gelenlerin sayısı azaldı. Halk bilinçlendi belirli ölçüde. Aşırı ve yersiz yüklenme acil servislerdeki sağlık çalışanlarının işini çok zorlaştırıyordu. Bir de gelenlerin kendilerini de düşünmesi lazım. Sonuçta nezle veya grip geçiriyorlarsa kendilerini riske atıyorlar.
Belirtilerin ‘ateş, öksürük ve nefes darlığı’ olduğu biliniyor ama hangi koşullarda ‘corona’ şüphesiyle hastaneye gitsinler? Mesela ateş belirli bir dereceye çıktığında mı?
Herkes kendi bünyesini, grip olduğunda nasıl geçirdiğini bilir. Ateş ve öksürük corona öncesindeki solunum yolları hastalıklarında da vardı. Burada anahtar kelime nefes darlığı. Ateş ve öksürüğe artı olarak nefes darlığı olanlar acil servise başvurabilir. Tabii tanı konulan birileriyle temas etmek veya hastalığın salgın boyutunda olduğu ülkelerden gelenlerle temas kurmak da ‘corona’ şüphesiyle başvurma nedeni. Ateş inatla düşmüyorsa, öksürük her zamankinden farklıysa da şüphelenmek için neden olabilir.
Elle tutulur şüphesi olanlarda süreç nasıl işliyor? Acil servislerde ‘corona’ya özel alan var mı?
Başvuran kişiden sürüntü alınıyor sonra laboratuvara yollanıyor. Özel bir ‘corona’ alanı yok ama izole alanlar ve izole klinikler var. Orada tutuluyorlar.
Sonuç pozitif çıkarsa hangi birim ilgileniyor?
Genellikle enfeksiyon hastalıkları birimleri ve acil servisler. Durumu ağır olanlarda devreye yoğun bakımlar da giriyor. Tabii hepsi izole edilmiş bölümlerde tutuluyorlar demin de dediğim gibi.
Test sonucu ne kadar zamanda alınıyor?
Aslında teknik olarak numune alındıktan sonra iki saat içinde çıkabilir. Ama bugüne kadar numuneler belirli laboratuvarlara yollandığı için iki güne yakın sürüyordu. Şimdi 12 ila 24 saat aralığına indi. Laboratuvar sayısının 16’ya çıkması sayesinde daha da çabuk sonuç alınacağını düşünüyorum.
Test kiti açısından durum nedir?
Vaka sayısı fazla olmadığı için sorun yok. ABD dahil birçok ülkede sorun yaşanıyor. Kendi kitimizi üretirsek sorun yaşamayız. Sağlık bakanı üretileceğini söyledi.
Acil tıp alanında çalışanlar nasıl önlem alıyor? Onlar da çok ciddi risk altında değil mi?
Hasta sayısı fazla olmadığı için kendi güvenlik önlemlerini alma konusunda sorun yaşamıyorlar. Hasta sayısı artarsa güvenlik önlemi konusunda zorlanabilirler. Biz hepsine kendilerini ihmal ederek hasta bakmamalarını telkin ediyoruz. Genellikle maske takıyorlar ellerinin dezenfekte edilmesine özen gösteriyorlar ve risk unsuru yüksek olduğu düşünülen vakalara bakarken önlük giyiyorlar. Tabii görevleri gereği, toplum içinde önerilen bir metre mesafe koyma kuralını uygulamaları imkansız. Ama hastaları korumak için önce kendilerini korumaları gerekiyor.
Görüntülerde sık sık rastladığımız baştan aşağı vücudu kapayan tulumları kim giyiyor?
Onları 112 çalışanları giyiyor. Hastanın durumunu net bilmedikleri için her tür ihtimale karşı tulum giyiyorlar.
Tıbbi malzeme eksikliği var mı?
Hayır şu an eksik yok. Ancak durum bir afete dönüşürse on binlerce vaka eklenirse -İngiltere’de otomotiv sektörünün solunum cihazı üretmesinin istendiğini duyduk- biz de de cihaz ve diğer malzemelerde sıkıntı yaşanabilir.
Kalp krizi, beyin kanaması gibi başka şikayetlerle başvuranlara yönelik hizmet aksıyor mu?
Kesinlikle hayır. Hiçbir acil serviste “Bu hastaya bakarız şuna bakamayız” gibi bir durum yok. Demin de bahsettiğim gibi tablo olumsuz yönde değişirse bazı Avrupa ülkelerinde sadece acil servisler hizmet veriyor o zaman poliklinik hizmetini durdurup yine her tür acil duruma müdahale edilir.
İçinde bulunduğumuz koşullarda yükü fiziken de psikolojik olarak da yükü ağır olan acil servis çalışanlarına destek vermek gibi bir düşünceniz var mı?
Tabii alışık olmadıkları bir deneyim yaşıyorlar. Tüm dünya gibi yeni bir şeyle karşı karşıyayız. Gerekirse psikolojik destek vermeyi düşünürüz.
Kamuoyuna vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Ben panik olmadan süreci yönetebileceğimizi düşünüyorum. Yani panik olmayalım ama vakaların yüksek olduğu ülkelerden gelenlerle buluşacak, görüşecek kadar da umursamaz, rahat olmayalım. Bu iki ucun dengesini bulalım. Bu işin ideolojisi yok. El birliğiyle süreci atlatmaya çalışalım.