Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, okulların eğitim verme biçimindeki yeterliliği tespit etmekte çıktı, yani öğrenci başarısı üzerinden ölçümlerin ‘sorunu tam göstermediğini’, öğretmenlerin de bu sebeple ‘kariyer sınavı’na sokulmasına karar verildiğini söyledi.
Özer daha önceki bir konuşmasında ”Türkiye, son 20 yılda tüm değerlendirmelerde yükselişte, Türkiye son 20 yılda eğitimde devrim yapmıştır” demişti.
Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlere verilen eğitim programının ardından 26 Eylül-3 Ekim arası yazılı sınavlar düzenleyecek. Sınav neticesinde ‘uzman öğretmen’, ‘başöğretmen’ gibi unvanlar kazanılacak.
Öğretmenler böyle bir sınava sokulmayı ‘onur kırıcı’ bulduklarını dile getirmiş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da iktidarı işbirliğine çağırıp “Gelin birlikte bu işi daha makul bir şekilde çözelim” demişti.
Çağrısı karşılık bulmayan CHP lideri, bu sefer öğretmenlere seslenip “Bu saygısızlığa katlanmak zorunda değilsiniz, bu sınava girmeyin. Sizleri incitmeyecek çözümü seçimden sonra birlikte (konuşarak) buluruz” diye konuşmuştu.
Konu gündemdeki tazeliğini korurken, Milli Eğitim Bakanı Özer, dün bu sınavı eleştirip “Bakanları da göreve başlamadan önce yeterlilik sınavına sokalım” diye ‘öneren’ Habertürk yazarı Fatih Altaylı’yı aradı.
Altaylı bakanla arasındaki konuşmayı bugünkü köşesine taşıdı.
‘Peki nasıl ölçecektik?’
Bakan özetle şunları kaydetti:
*Peki nasıl yapacaktık, öğretmenlere verdiğimiz ara eğitimlerin sonuçlarını nasıl ölçecektik, siz söyleyin?
*Eğer lisansüstü eğitiminiz, doktoranız varsa, bunlar branşla yüzde yüz alakalı değilse bile bu sizi sınavdan muaf tutuyor ve lisansüstü eğitimle uzman, doktorayla doğrudan başöğretmen oluyorsunuz. Ama ya gerisini ne yapacağız. Burada sayı yetersiz kalıyor.
*Bu sınav başından belli idi. Uzaktan eğitimle 180 saatlik eğitim ve bu eğitimin sonuçlarını ölçmek için bir sınav yapacaktık. Burada ne ayıp var?
‘Mülakatı kaldırdım’
*Mülakat da yapabilirdik. Ama mülakatlar ile ilgili Türkiye’de durumu siz de biliyorsunuz. Bitmek tükenmek bitmeyen spekülasyonlar olacaktı. Bu yüzden mülakat istemedim. Mülakatı kaldırdım.
*Anlamadığım, bir öğretmen nasıl olur da ölçme ve değerlendirmeye karşı çıkar.
‘Hep öğrenci üzerinden ölçtük’
*Bugüne kadar eğitim sistemimizin başarısını veya başarısızlığını ve kalitesini hep öğrenci üzerinden ölçtük. Yani çıktıya baktık. Bunca yıldır bu yöntemle eğitim kalitemizi artırdığımızı söyleyemeyiz. Demek ki, farklı bir bakış açısı gerekiyor.
*Eğitimdeki tüm bileşenleri ölçmek lazım. Öğretmenlerimiz ne kadar yeterli, öğretmenlerimiz gelişen bilgiye ne kadar adapte olabiliyor ve bizim de bakanlık olarak fiziki altyapısını, okulların eğitim verme biçimindeki yeterliliği ölçmemiz gerekiyor. Çıktı üzerinden yaptığımız ölçümler bize sorunu tam göstermedi.
Fatih Altaylı: Bakanlar da sınava girsin mi
Kılıçdaroğlu’ndan öğretmenlere: Kariyer sınavına girmeyin, çözümü birlikte buluruz
Kılıçdaroğlu: Öğretmenlerimizin sınava tabi tutulması onur kırıcı