NUR BANU KOCAASLAN
nurbanukocaaslan@diken.com.tr
PKK lideri Abdullah Öcalan, Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında okunan mektubunda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘olumlu bakmadığı’nı vurguladığı ‘İzleme Heyeti’yle parlamento üyelerinden oluşturulacak bir ‘Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu’ kurulması çağrısında bulundu.
Çözüm sürecinde yürütülen müzakerelere tarafsız bir gözlemci heyetinin iştiraki bir süredir gündemde olsa da, dünyanın birçok yerinde uygulamaları bulunan ‘hakikat ve yüzleşme komisyonu’ da bu mektupla artık yol haritasına eklenmiş durumda.
Peki hakikat ve yüzleşme komisyonları nedir, neyi amaçlar, nasıl çalışır?
İlk örnek Arjantin’den: CONADEP deneyimi

Arjantin’de kaybolanların fotoğraflarından bir seçki…
İlk kez Arjantin’de 1983 yılında kurulan Kayıplar Ulusal Koalisyonu (Comisión Nacional sobre la Desaparición de Personas, CONADEP) 1976 ile 1983 yılları arasında ülkede ‘Kirli Savaş’ olarak da bilinen askeri diktatörlük dönemindeki hak ihlallerine karşı hayata geçirildi.
Komisyonun amacı, yedi yıllık ‘kirli savaş’ sürecinde, zorla kaybettirilenlerin akıbetini araştırmak ve kimliklerini tespit edebilmekti. Bunun ardından sorumlularının yargılanması hedeflendi. Büyük çoğunluğunu entellektüellerin oluşturduğu komisyon, yaşanan insan hakları ihlallerini tespit etti ve 8 bin 960 kaybın izini sürdü.
CONADEP, cunta rejiminin ardından ülkede yeni bir rejimin kurulabilmesinin temelini oluşturdu. Komisyon çalışmasıyla hazırlanan rapor ve belgesel, Arjantin halkının ve yönetiminin o dönemle yüzleşebilmesini sağladı.
Arjantin’de dokuz aylık çalışmasıyla önemli bir rol oynayan CONADEP, bu yöndeki çalışmaların ilk örneği olsa da son olmadı.
Arjantin’in ardından Güney Amerika ülkeleri Şili, El Salvador, Guatemala, Peru ve Brezilya’da, cunta ve baskı rejimlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı hakikat ve yüzleşme komisyonları kuruldu. Her ülke, kendi özgün durumuna göre, bu komisyonları farklı biçimlerde işletti.
Güney Afrika örneği
Uzun yıllar ırk ayrımcılığına dayanan ‘Apartheid’ rejimi altında kalan Güney Afrika Cumhuriyeti’nde de 1960-1994 yılları arasındaki hak ihlallerinin ortaya çıkarılması için hakikat ve yüzleşme komisyonu kuruldu. Güney Afrika’daki ismi ‘Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’ olan bu örgüt, 2002 yılına kadar, binlerce kişinin tanıklığına ulaştı, sözlü tarih çalışması yaptı.
‘Apartheid’ rejimi altındaki uygulamaların sayısız kaydı oluşturuldu. Komisyonun çalışmasıyla, mağdur ailelere tazminat verilmesi, sorumluların tespit edilmesi sağlandı, bunun için komisyona belli süre içinde itirafta bulunanlar hakkında af yetkisi de verildi.
Güney Afrika’daki komisyon, hem en çok eleştirilen, hem de bu tarz komisyonların en çok bilinmesini sağlayan yapı oldu. Komisyonun uzun süreli çalışması, af yetkisinin olması, mağdur ailelere tazminatların geciktirilerek verilmesi gibi konular, sıklıkla yüzleşmenin tam olarak sağlanamadığı eleştirilerinin temelinde yer aldı.
Ocakta HDP’den kanun teklifi
Bugün Öcalan’ın mektubuyla bir kez daha gündeme getirilen hakikat ve yüzleşme komisyonu, çözüm sürecinin başından beri bir gün yol haritasına girmesi beklenilen adımlardan biri.
Geçtiğimiz Ocak ayında HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken’in verdiği kanun tasarısı teklifi buna bir örnek oluşturuyor.
HDP’nin ‘Tarihsel Hakikatler ve Yüzleşme Komisyonu’ kurulmasına ilişkin kanun teklifine göre, komisyonun üyeleri Meclis’te grubu bulunan her partiden ikişer üye ve iki bağımsız milletvekilinden oluşacak. Her siyasi partiden muhakkak bir kadın, bir erkek üye seçilecek.
Öte yandan, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de komisyonda yer alacak. Bu kuruluşlar, siyasi tarih ve insan hakları alanında çalışmalar yapmış örgütler arasından belirlenecek.
1980 darbesiyle yüzleşme de var, son 35 yılla da

Diyarbakır Cezaevi. Fotoğraf: DHA
Komisyonun amacı kanun teklifinde, “Toplumsal barış ve adaletin sağlanabilmesi için mağdur olan birey ve farklı kültürel kimliklere sahip topluluklara karşı ahlaki yükümlülüğü yerine getirmek, suçluları ortaya çıkarmak ve yargılamak, demokrasiyi yurttaşların ve kimliklerin resmi kurumları denetleyerek, yönetimsel kararlara aktif katılama yoluyla güçlendirmek” olarak özetlenmişti.
Bu yüzleşmenin kapsamı ise şöyle tarif edilmişti: ‘Öncesi de dâhil edilebilmek üzere; 1980 askeri darbesine giden zemini de kapsayacak şekilde, Türkiye’nin ayırt edici ve minyatür siyasi tarihi olan son otuz beş yılda yaşanan gelişmelerle ilgili hakikatlerin açığa çıkarılması ve tarihsel bir yüzleşmenin yapılması.’
Öcalan’ın çağrısını yaptığı Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu önerisinin hayata geçip geçmeyeceği henüz bilinmiyor.
Ancak bu komisyonlar, dünyada değişen siyasi rejimler ya da son bulan çatışma dönemlerinin ardından toplumlarda yargı sürecinin desteklenmesi, mağdurların tespiti, mağdur ailelerinin haklarının iadesi ve yeniden uzlaşma ortamının sağlanabilmesinde hayati rolleriyle biliniyor.