Haşim Bey konuşmasını henüz yapmamış ama belli ki bütün zevat konuşmanın içeriğinden haberdar; konuşma metni zaten basılmış durumda. Ağızları bıçak açmıyor. Bu, günlük siyasetin gerekleri için yargıyla oynamanın nasıl geri teptiğinin fotoğrafıdır.
Dönüyoruz, 12 Eylül 2010 halkoylamasına. Maddelerden birisi Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı tanınması. Amaçlardan birisi, Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda karar aşamasına gelinmeden, vatandaşların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gitmesi önüne AYM engelini çıkarmak. CHP ve MHP uyarmış. Demişler ki bu yolla Yargıtay ve Danıştay işlevsizleştiriliyor, AYM’ye temyiz mahkemesi görevi veriliyor, yanlış yapılıyor. Halkımız yüzde 58’le evet demiş. Bugüne geliyoruz. Hükümetin 17 ve 25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmalarına bir tepkisi HSYK yasasını ve soruşturmalara katılan hâkim ve savcıları değiştirmek oldu. Soruşturmalarla birlikte sosyal medya üzerinden yayılan bantlara bir tepkisiyse Twitter ve YouTube erişimini yasaklamak.
İşte AYM, doğru, iç hukuk yolları tüketilmeden, Twitter konusundaki bireysel başvuruyu kabul etti. Kılıç, özgürlükler söz konusu gerekçesiyle kararın arkasında durdu. Dün, yargıç ve hâkimlerin kanıt sunulmadan yasadışı örgütlenme suçlamasıyla yerlerinden edilmesine tepki gösterdi; ‘Vicdan yolsuzluğu’ siyasi edebiyatımıza ağır bir katkı oldu. Ama ipleri tam kopartan, sanırım Erdoğan’ın Twitter kararını ‘gayri milli’ bulmasını ‘sığlık’ olarak nitelemesidir.
Erdoğan’ın şu aşamada anayasa değişikliği olmaksızın yapacak bir şeyi yok. Bozdağ, Kılıç’ın 10 ay sonra emekli olacağına vurgu yaptı. Eğer Başbakan ağustosta kendisini cumhurbaşkanı seçtirebilirse Anayasa Mahkemesi’nde boşalan koltuklara atamayı bizzat yapacak. O fırsata kadar dişlerini sıkıp sabredecek, başka çare yok.